F/ Yirmi Altı

1K 322 8
                                    

İyi Bölümler. Yorumlarda buluşalım :)

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

°Vara

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

---

Evet, hep birlikte, derken gerçekten de on iki melek birlikte idman sahasına geçiyorduk. Yürüyorduk ve soğuk kasım havasını iyice içimize çekiyorduk. Şöyle, arkaya baktığımda küslük belirtisinin doksan oranında azalmış olması içime su serpiyordu. Kimse birbirine laf atmıyor, kimsenin yüzü sirke satmıyor, herkes oldukça normal ve enerjik. Ne güzel, keşke daha da devam etse.

İçeri girdiğimizde birkaç elf oradaydı. Beş kişilerdi. Hepsi dün idman yaptığımız kişilerdi ama üçü bugün Laurita tekrar yaralanınca orada olanlardı. Bize döndüler ve tek kaş havada karşıladılar. Harika bir karşılama ama!

Gardenia olarak hatırladığım kız bana yaklaştı ve hafifçe göz gezdirdi. "Tekrar mı?" dedi. Umduğumu ima ettiğini düşünerek başımı salladım. Kız gülümsedi ve arkasına dönüp elini kalırdı. "Bir ağır idmana ne dersiniz?" dedi. Nathan ve Zack ellerini kaldırıp onaylayan bir işaret yaptı.

Kısa sürede gruplara ayrıldık. On iki meleği yarıya bölüp bir kısmını Cehennem Melekleri rolüne soktuk. Diğerleri de elflerle birlikte savaşacaktı. Ama kural, diğer yarı kanatlarını kullanmayacaktı. Cehennem Melekleri'nin kanatları yoktu.

Herkes yerlerini alınca, pazarı pazartesine bağlayan karanlık gecede, ormanlık alanda Gytha ile ayrıldık. O kenara geçti ve elini açtı. Yeşil bir ışık süzüldü. Ben de aynısını yaptım. Ellerim arasında dolanan kan kırmızısı ışığa baktım. Parmaklarımın şeklini değiştirdikçe parmak aralarımdan süzülen bir tür duman gibiydi. Ancak kırmızıydı. Sanki buharlaşan kan gibi... Ellerimi döndürürken bir süre sonra da beni ifşalayan büyük bir ışık huzmesi patladı. Gözlerim kendisine geldiğinde etrafım melekle çevrilmişti ama arkamı yasladığım ağaç çok uzaklardaydı. Elfler bıçaklarını, silahlarını çıkarmış bekliyordu. İrileşen gözlerini benim üzerimde gezdiren bir sürü kişiden ilgimi Gytha'ya çevirdim. O da bana diğerleri gibi bakıyordu. Derin bir nefes aldım ve bana saldırmak için harekete geçmiş olan altı meleğe doğru elimi kaldırdım. Avucumdaki ısı artışına aldırmadan odaklanmaya devam ettim. Bir kıvılcım çıktı ve kolumu sarmaya başladı. Taa ki bütün kolum alevler arasında kalana kadar. Kısa bir çığlığımla kendime geldim ve elimi inceledim. Kıyafetimin kolu alevlerle parçalandı ancak geri kalanı tutuşmayınca dikkatim koluma kaydı. Elimi sarmal bir hizadan ayrılan ateş daha az belirgin bir şekilde bütün kolumu kaplamıştı. Sanki kolumu sarmal bir şekilde yarmışım ve içinden ateş çıkarıyormuşum gibi görünüyordu. Kaynağı ise... Yoktu.

Karanlık ormanı aydınlatan ateşi görüp şaşıran meleklerin açığını yakalayarak koşmaya başladım ve yere dokunmamla ilerleyen ateşin onlara saldırması bir oldu. Kanatlarını kullanmayacağını söyleyen melekler kurala uyup koşarak oradan uzaklaştı. Elimdeki alev gitmişti lakin yerdeki alevi kontrol edebiliyordum. Alev zihnimi okuyabiliyormuş gibiydi, nereye düşünsem oraya doğru hamle yapıyordu. Ayrıca istediğim kısımlarını da söndürebiliyordum. Sönen kısımların arkasından ince bir duman çıkıyor, kısa bir tıslama geliyordu. Bu harikaydı!

faith -düzenlemede-Where stories live. Discover now