❉ Yabani| Bölüm 13 ❉

En başından başla
                                    

Büyük bir sabırla işini bitirmesini beklemeye karar verdim. Etrafımı incelemeye başlamıştım.

Yüzümde ise belli belirsiz bir gülümseme vardı. Eğer üzerimde sarı mont ve çizme olsaydı, Karan ise gerçekten bir vampir olsaydı kendimi bir Alacakaranlık filminin bir karesinde gibi hissediyor olabilirdim.

Orman gerçekten o izlediğim Alacakaranlık efsanesinin bir karesinden fırlamış gibiydi. Ve gerçektende güzeldi.

Edward Cullen bence çoğu genç kız için büyük bir yaraydı. Büyüdüğünüzde vampirlerin var olmadığını, birilerinin hayal ürünü olduğunu anlıyordunuz. Ve bu sizi kandırılmış hissetmenize yol açıyordu. En azından kendi adıma söyleyeyim, ben çok üzülmüştüm.

Saçma gelebilirdi kimine göre ama kitap ya da filmlerin hayal ürünü karakterleriyle evlenememek canımı sıkıyordu.

Gözlerimi tekrar o kalabalığa diktiğimde orada olmadığını farkettim.

İçimde garip bir endişe tohumu serpildi. Karan'ın nerede olduğunu anlamak için daha çok gezdirdim bakışlarımı. Ama görünmüyordu.

Ayaklarımın benden bağımsız hareket ettiğini gördüm.

Bu canımın acımasına neden olmuştu. O an birkez daha ayaklarımı kullanamayacak olmama kızmıştım.

Kendimi sakinleştirmeye çabaladım. Sakin olmalıydım. Benim burada olduğumu unutmazdı değil mi?

Ne belliydi? Kendime işkence yaptığımı farketmiştim.

Benim için değilse bile arabası için gelirdi. Eve yalın ayak gidecek değildi ya.

Dudaklarımı ısırırken kulağıma cızırtılı bir melodi takıldı. Öyle dalmış olmalıydım ki kulaklarım duymamıştı sanırım hala çalmakta olan müziği.

Radyoya uzanıp müziğin kulağıma dolmasına izin verdim. Tahmin ettiğim gibi kürtçe bir şarkıydı.

Sözlerinin anlamını bilmesem de beni derin bir düşünceye daldırdı.

Sonra oradan oraya savruldu düşüncelerim.

Ve birden kalbimi burkan bir anının slow motion halinin içerisine çekilirken buldum kendimi. Gözlerimin buğulandığını hissettim.

Kaç gündür buradayım ve onun siületi birkez bile zihnime düşmemişti.

Şimdi düşmesi büyük bir ateş çemberinin içerisinde hissiyatı veriyor, yönünü arayan akrebe benzetiyordum kendimi tabiri caizse.

Onu zihnimin en ücra köşelerine atıp, üzerine milyonlarca kilit vurmuştum.

Çünkü artık benim için silik bir anıdan ibaretti.

Hayatım boyunca korkak insanlardan nefret etmiştim. Zaten kendimden nefret etme sabeplerimden biri de buydu ya.

Bir kadın yaşadığı insan topluluğu yüzünden korkak yetiştiriliyor olabilirdi ama bir erkek o kadar özgürlüğe rağmen hâlâ korkaksa bu benim için iğreltilik belirtisiydi.

Kendini yetiştirememe özelliğiydi.

Bir erkek güçlü olmalıydı, güçlüden kastım, fiziksel güç değildi tabi ki.

YABANİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin