"Acı-acıyor. Yenge. Can'ın yarasından tutma"

"Yanlışlık oldu işte." Diye mahcup bir şekilde gülümsüyordu ama daha çok Dora'ya söylüyor gibiydi.

Yengesi , yanık olan yere kremi sürerken Can elini defalarca yengesinin elinden kurtarmaya çalışıyordu, sürekli acıdığını  dile getiriyordu. Dora , o kremi yengesinin elinden alıp bileğinin kenarına  kendisi sürmek istiyordu  çünkü yengesinin hiçte hassasiyet göstermediğini kendi gozleriyle görebiliyordu...Ama ne yapabilir ki? Can , ona dokunmasına bile izin vermiyordu.

"Amma da sızlandın. 19 yaşındasın çocuk değilsin ya , bir düzelemedin." Yengesi son cümleyi fısıltı halinde söyledi.

"19 mu?" Cevher'in sesi oda da yankılandı. Dora'da en az onun kadar şaşkındı . Can,  ne kadar yetişkin olduğunu söylese de o aklında hala 15-17 yaşlarında biriydi.

"Hee 19. Siz kaç zanettiniz ?"

"Ben 15 falan sanıyordum."

"Beyim, beni affedin ama  sizde biraz  abarttmışsınız gibi ,he? ...ama sizde haklısınız hic yaşı gibi de davranmıyor ki" Şimdi bu kadın, Can'ı onlara şikayet mi ediyor?

"Davranışları için değil ben açıkçası dış görünüşünü kastetmiştim. Ayrıca Can , diğer yaşıtlarına göre gayet aklı başında biri"

Hazan hanım, Can'ın savunulmasına gücenmiş gibi suratını ekşitti, o olay olmasa siz görürdünüz seytanlığı ,demek istiyor ama eşinin hatrına susuyordu. Kremin kapağını kapatıp yerine koydu. Bu son hareketi insana bir isyanmış gibiydi.

"Ben hemen mutfağı toparlayayım sonra da gidelim . Size de rahatsızlık verdik beyim, kusurumuza bakma"

"Rahatsızlık verdiğiniz falan yok Hazan hanım , hata bizde. "

"Kusura bakmayın , diye atıldı Cevher  , benim hatam öyle girmemek lazımdı."

"Beyim simdi ben fazla oldum , affinıza sığınarak soruyorum da ,öyle girmek, derken neyi  kastettiniz ?"

"Yani işte, ben heyecandan silah elimde mutfağa daldım..." Yengesi elini ağzına kapatmış gözler kocaman bakarken Can kulaklarını tıkamıştı.

"Abovv...Beyim sen ne ettin?!"

"Yanlışlıkla oldu , abi valla." Cevher, Dora 'ya bakıp mahcup ve kendini kanıtlamak ister gibi konuştu .

" Tamam, kesin şu bu muhabbeti!" Dora Can'ın ne kadar etkilendiğini farketmişti. Bu silah muhabbetti bir an önce kesilmezse Can daha kötü olacaktı. 

İkisi de aynı anda konuşmayı bıraktılar . Hazan hanım, eczane poşetini koltuğun  köşesine koyup mutfağı temizlemeye gitti.

Bir yandan temizleyip bir yandan söyleniyordu "Silahla öyle salona dalınır mı?...Ya elinde patlasaydı...Tövbe Tövbe... Bu velette bit kendine gelemedi! "

"Hazan hanım, işiniz bitti mi?"

Hazan, Dora'nın sesini duymasıyla elindeki bezle  işini yarıda kesip , Dora'ya baktı. -İnşallah duymamıştır- diye geçirdi içinden.

"Bitmek üzere beyim , şu ocağı son bir kez sileyim tamamdır."

"Can, kötü görünüyor bir doktora mı göstermeyi düşünüyorum."

"Beyim hiç gerek yok, Onun şey....ııım...silahlara biraz şeyi varda... fabisi "

"Fobi" diyerek düzeltti onu Dora.

"Heh işte ondan. Geçer birazdan."

"İsterseniz iyi olunca gidin yolda bir şey olmasın."

"Yok beyim, çok sağol ama size daha fazla rahatsızlık vermeyelim "

MAHALLE ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now