"Olduğun Yerde Kal; Ve Git"

802 59 20
                                        

Dipper's POV

  Yine bok gibi ve diğerlerine göre biraz daha iyi olan bir sabah. Alarm neredeyse dakikalardır çalıyor ve ben de dakikalardır tavana bakıp duruyorum. Alarmı hiç kapatamam şu an, üşengeçliğim tuttu. Ayrıca bu gün araştırma günlerinden biri. Yani, kasabada olsaydım öyle olacaktı ama ne fark eder ki?

     Tamam yeter alarm sesinden beynim parlamak üzere.

    Olabildiğince yavaşça yataktan kalkıp. Masaya doğru yürüdüm ve telefonu alıp alarmı kapattım. Gözlerimi ovuşturup(?) şöyle bir odaya baktım. Hafif aralık perdeden içeriye güneş ışığı giriyor, Yatak desen, 3. Dünya savaşından farksız. Ve ben. Üstüme çok fazla olmayan mavi bir pijama, dağınık saçlarım ve hiç bir şey yapmak istemeyen bedenim, yıkılmak üzere. Ruhum yatakta mışıl mışıl uyurken benim gidip yüzümü yıkamam lazım.

 

     Hani adalet?

     Banyoya doğru yürümeye başlarken  ayağım merdivenlerden birine takıldı ve 15 merdiven yuvarlanıp amele sümüğü gibi yere yapıştım. Kaşımın yanını kanatmış, ve kolumu kırmış halde merdivene söverek geri banyoya gittim. Aynadan şöyle bir kendime baktım. Aynıyım gerçi pek bi değişiklik yok. Pamuk ve betamin'i* alıp yaraya sürmeye başladım. Biraz yakıyor ama olsun. İdare edicez onu da.

    Sonunda banyodan çıktıktan sonra mutfağa gittim. Dolabı açıp şöyle bir göz gezdirdim. Hiç bir şey hazırlayasım yok. Elmalardan birini alıp televizyonun karşına geçtim. Rastgele kanallardan birini açtım "Castle" başlamıştı. (Böyle bok gibi kitapta böyle kaliteli polisiye dizi mi? Çarpılacam lflrprpprğtğrlepgkeş) Elmamdan yerken boynumda sıcak bir nefes hissetmemle titremem bir oldu.

-Günaydın Çam Ağacım~

-Günaydın Bill..

-Bakıyorum da uykunu alamamışsın?~

-Eh...Biraz...

   Yanıma oturdu ve ellerini saçımda gezdirmeye başladı. Masaj gibi gelmişti. Tekrar uyuyabilirdim. Ayrıca elma bitmişti. Koltuktan kalkıp çöpünü çöp kutusuna attım ve Bill'in yanına geri döndüm. Kafamı göğsüne yasladım ve diziyi izlemeye devam ettim. Bill'de saçlarımı karıştırmaya devam etti.

      Bir iki saat öyle oturduk. En sonda kafama dank etti. Araştırma Gezisi yapmam gerekiyordu. Odama çıkıp çantamı kontrol ettim.

    Günlüğüm, bir kaç tane kalem, metre, su, biraz atıştırmalık, battaniye, tabanca.

     Her şey tamam.

   Sırtıma yeleğimi geçirdim ve çantamıda alıp aşağıya indim.

-Nereye gidiyorsun Pinetree?~

-Araştırma yapmaya

-Hadi ama~ Çok romantik bir anın ortasındaydık

-Üzgünüm ama gerçekten çıkmalıyım

Kapıyı açtım ve açtığım gibi geri kapattım.

-DIŞARIDA LAZER SAVAŞIMI VAR?!

-Evet.

-Eh,tamam şaşırmamak lazım aslında, sonuçta senin boyutundayız.

Çantamı koltuğun kenarına bırakıp Bill'in yanına oturdum. Kafamı göğsüne yasladım. Film hâlâ açıktı ama sesi neredeyse duyulmuyordu. Neden kendimi huzursuz hissediyorum? Güvende değil miyim? Sorun ne? Ya da,








~~~BİLLDİP~~~Where stories live. Discover now