Biz yemekhaneden çıkıp antrenman salonuna giderken Nathan, Zack ve Gardenia peşimize takılmıştı. Herkes kendisini yemekhaneye atmış olsa da kimse bir şey yememişti ve tekrar ısınırken kendilerini zorlamıyor, düzeyince bir antrenman yapıyorduk. Belki bu sefer -yine- Faith ve kardeşi katılırdı. Ayrıca kardeşinin hünerlerine de oldukça meraklı yaklaşıyordum. Bir efli Fatih'i çağırmak için yolladım. Uzun da sürmedi gelmeleri. Çünkü yerleşmek için eşyaları bile yoktu. Kardeşi kıyafetini değiştirmiş ve daha rahat şeyler giymişti.

Faith bana yaklaştığında "Bir antrenmana daha var mısınız?" dediğimde sırıttı ve kardeşine baktı. "Hazır mısın?" deyince kızın iri gözleri ablasına gitti. Kız başıyla onayladı. Faith insan kalabalığından uçarak uzaklaşıp ortadaki dövüş alanına çıktı.

Kısaca inleyen ve antrenman sahasına oldukça uzak olduğumuz için "Bende böyle bir yetenek istiyorum." dedi Zack arkamdan. Güldüm. Ona döndüm. Sarı düz saçları çenesine kadar uzanıyordu ancak bu sefer saçlarını toplamış ve minik saç uçları havaya dikiliyordu. Mavi gözlerini melek kardeşlere çevirmişti. İyi bir dosttu ve kaliteli kişiliği vardı. Bu yüzden Daly gibi bir kızın hak ettiği buydu. Ayrıca Zack'inde bir şeyler hissettiğini anlayabiliyordum. Çünkü onun yanında anında değişiyor ve savaşçıdan ultra centilmene dönüyordu. Bu halleri de beni aşırı eğlendiriyordu.

Omuz silktim. "Zor iş ama kız bir türlü rahat edemiyor." dedim yeniden yürümeye başlarken. Kanatları bazı yerlere sığmalarını engelliyordu. Aynı şekilde verdiğimiz kıyafetlerin sırtları özel dikim olmadığından onlar basitçe kesiyordu. Belki bu işin çaresine bakabilirdim ama şu an önceliğim değildi.

Kardeşler ortadaki alandan dışarı bakıyordu. Bard kalabalığın arasından sözleri kesti. "Elflere karşı melekler?" dedi ve herkesin bakışlarını çekti. Ben de gülümsedim ve başımla onayladım. Bard'ı onaylarken minik grubumuza baktım. Beş elf iki meleğe karşıydı. Harika bir kapışma olacaktı.

Herkes silahlarını ayarlarken iki kardeş konuşuyordu. Kız kolunu esnetirken kanatlarının hareketlendiğini oluşan havadan hissettim. O kanatları görmüyorken oldukça dezavantajdaydık. Kollarını göremesek daha iyiydi. Yani... Evet, abarttım.

Antrenman odasındayken bir anda doğruldum ve salondakilere baktım. "Neden ormana gitmiyoruz?" dedim ilerideki ormanı kast ederek. Bard ile koştuğumuz uzaktaki bir mesafedeydi ama üssün ilerisinde bir orman vardı. Çok büyük sayılmazdı ama yeterliydi. Salondakiler onaylayıp da oraya geçerken Faith ve Gytha'nın da yürüdüğünü gördüm. Aralarında gülerlerken Faith'in üstündeki o aşırı gerginliğin biraz olsun hafiflediğini fark ettim. Haklıydı. Bir şekilde kendi birliğimle ters düşsem ve Farly ile Bard yanımda olmazsa korkunç hissederdim.

Ormanda yerimizi aldık. Ellerimizde siyah boyalar atan tabancalar vardı. Gerçek mermi kullanacak kadar aptal değildik. Kendimi bir ağacın arkasına attığımda da o silahı sıkıca kavramıştım. Faith ve Gytha'nın mermiye karşı nasıl hızlı davranacaklarını bilmiyorduk. Tek antrenmanımız bir ormana göre çok küçüktü. Faith burada çok özgürdü. Bizi istese on metreden bile atabilirdi.

Yan ağacın arkasına saklanmış Gardenia'ya baktım. Gizlice başını çıkardı ve başını onaylayıp öndeki ağacın arkasına saklandı. Başını hafifçe çıkarıp bakmaya başladı ve sonrasında yere çöktü. Eline aldığı boya tabancasını çıkardı. O sırada Bard kenardaki ağacın dibine atış yaptı. Ben ona bakarken eliyle gitmemizi işaret etti. Kalan dördümüz ayrılırken beni görenlere ellerimle dikkatli olmasını işaret ettim. Koşarken ayaklarımdan ses çıkmaması için dikkat ediyordum. Ağaçların arası sessiz ve hemen yankı yapabilecek bir türdendi. Pozitif yan, rüzgârın bize doğru esmesiydi.

Bir hareketlilik fark ettim ve tabancamı o yöne çevirdim. Bir baş arkaya saklanınca gülümsedim ve haber verdim. Kenardaki çalılığa doğru kaçarken dikkatim oradaydı. Ta ki yukarıdan bir saldırı gelince... Tabancamı ona çevirdim ve atış yaptım. Biri tam sağ göğsüne gelirken diğeri kenarından geçti. Yere indi ve gülümsedi. "Beni hakladın. Yani en azından belli bir süre boyunca." dedi ve elini kaldırarak yere oturdu. Bir an şaşırdığımda elini sallayıp devam etmemi işaret etti.

Zaten öyle yapmak zorunda kaldım çünkü arkadan saldırı geleceğini bilerek döndüğümde kızdan eser yoktu. Hafifçe küfrettim ve Faith'in yanından uzaklaşarak dolandım. Soluğu Bard'ın yanında aldığımda bana soru sorar gibi bakıyordu. Ona olanı izah ettikten sonra küçük kızın peşine düşmek için ikimizde birlikte olduğumuz yerden çıktık. Bir sopa tam önümden geçti ve yere düşüp parçalara ayrıldı. Kaşlarım çatılı önüme dönüp tabancamı tam kaldıracaktım ki avına yaklaşan bir şahin gibi üstüme çullandı ve beni yere serdi. Kolunu bana yönelteceği sırada Bard ona tekme atıp yere düşürdü. Ardından da birbirlerine saldırılarda bulunmaya başladılar. Boğuşuyorlardı ve bu boğuşma esnasında birbirilerine en az zararı vermeye özen gösteriyorlardı. Özellikle kız...

Bir an Faith'in kardeşini uyardığını duydum. Kız çevik hareketlerde bulunurken Gardenia geldi ve elindeki silahıyla kızı sardı. Yere serdikten sonra ben de tabancamı ona yönelttim. Zaferle gülerken bir hava esintisi üstümüzden geçti. Ayağım yerden kesildi ve şok halinde havalandığımı fark ettim. Etrafıma bakındım. Herkes havadaydı ve kız kurtulmuştu. Arkama bakınca Faith'in havada olduğu ve bir elini kaldırdığını gördüm. Elinin etrafında kırmızı dumanlar dönüyordu. Yerden üç metre kadar havalandığımızda kardeşi zaferle çığlık attı. "Yediler!" dedi. Ben şaşkınlıkla bakarken Faith yere indi ve hepimizi bıraktı.

O sırada fark ettim. Zack yoktu.

---

Bölümün heyecanı nasıldı?

Beğenip yorum yapmayı unutmayın :)

IG: ki.vara / varaninkaleminden

°Vara

faith -düzenlemede-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin