Kızın öfke saçan gözleri onun için dünyanın en huzurlu gözlerine dönüşmüştü. Kendi haline şaşırdı. Ne olmuştu ona böyle?

"Sen beni sinir etmekten başka bir şey yapmıyorsun."diye devam etti beklemeyi keserek.

Bilge,"Anlamıyor musunuz?"diye yalvarmaya başladı.

Şansını deniyordu. "Evlenmek istemiyorum, hele ki anlamadan, dinlemeden bir kadına vuran bir erkekle asla."

Ellerini çenesi altında kenetleyerek diz çöktü. "Lütfen Lordum,"dedi başını öne eğerek.

"Yalvarırım bana acıyın, bu isteğinizden vaz geçin."

Andrew kızın bu hareketiyle sinirlendi.

Cesaretiyle, asil duruşuyla ve her şeyden önce yüreğiyle ilgisini çekmiş bu kadınının böyle bir şey yapması onu hayal kırıklığına uğrattı ve öfkeyle bağırdı.

"Ayağa kalk ve bana yalvarmayı kes!"

Öfkesini Daisy'den uzak tutmak istedi.

Ellerini yumruk yapmış tüm kaslarını kendisine hakim olmak adına sıkmıştı.

Bilge kafasını kaldırıp adama bakınca ay ışığı altında sinirden daha bir heybetlenmiş çıplak bedenle korkmuş mahçupça denileni yapmıştı.

"Benimle inatlaşmaya son ver Daisy!"dedi Andrew bağırarak.

İnsanların uyanıp uyanmamasını umursamadan kükrüyordu.

Kıza öfkeyle bir adım daha yaklaşıp, "Evleneceğiz. En kısa zamanda, ayarladığım ilk anda hatta. Sende bu fikre alışsan iyi edersin. Yeri geldiğinde Kraldan daha güçlü olan bir adam ile evlenecek olduğun için ağlamak yerine Tanrıya dua etmelisin."

Bilge ona yaklaşan adamla ne geri adım attı ne de gözleri doldu.

Çenesini dikleştirip adamın diyeceklerini bitirmesini bekledi.

Andrew sanki az önce öfkeden deliye dönen o değilmiş gibi gülümsedi.

"Odana çık ve rahat bir uyku çekmeye çalış, eğer bir daha kaçmak gibi bir hataya düşersen seni odamda gözümün önünde tutar sabaha kadar sinir ederim."

Kızın şişen yanağına elini koyup okşadı. "Özür dilerim."dedi tekrar hüzünle. Sonra hızla elini uzaklaştırdı ve,"Yatağına."diyip önünden geçmesi için çekildi.

Yanından geçen hüzünlü kızın o güzel kokusunu içine çektiğinde tüyleri tekrardan havaya kalkmış, sıcak basmıştı.

O nefret ettiği koku, ruhunu, aşkını özgür bırakınca birden en sevdiği kokuya dönüşmüş; bağımlısı olmuştu. Kendisine inanamıyor olsa da farklı bir huzurun içindeydi.

Bu kızın kendisinden etkilendiğinin farkındaydı, ona vurmuş olması büyük bir hataydı.

Bilge artık Andrew'i seveceği varsa da sevmeyecekti, belliydi.

Ama Andrew çabalayacak Bilge'yi kendisine aşık edecekti.

Andrew, yirmi dokuz yıllık hayal kırıklığı olan hayatında yaşayamadığı mutluluğu bulmuştu.

İçi kıpır kıpırdı.

**
Bilge, sabah gün ışıkları odasını doldurduğunda ilk iş olarak Natalie'nin odasına gitmiş, ona bir sorun olmadığını ve çok iyi olduğunu göstermişti.

Yanağındaki şişlik ancak dikkatli bakıldığında görünebilirdi.

Kızı iyi olduğuna ikna ettikten sonra Natalie ile tekrar oyunlar oynamış ve onu çok mutlu etmişti.

Taş yürekWhere stories live. Discover now