yola çıkıyorsan kendini yak

Start bij het begin
                                    

"Chanyeol keşke baban meydandan geçse de gözlerine baka baka çat diye yaksak koca binayı ya." dedi nefes nefese. Chanyeol kendini onun heyecanlı ve ışıltılı gözlerinde kaybetmemek için aceleyle dudaklarına bir öpücük kondurdu. "Hadi, yapalım şu işi."

Az önce aralık buldukları havalandırmaya geldiklerinde Baekhyun bu sefer kundağı çıkarıp havada salladı. "El emeği bu, ben yaptım."

"Ne kadar yararlı şeyler yapıyorsun öyle sen." dedi ve elinden aldı. "Çakmak." Diğer elini de ona uzattı. Baekhyun cebinden çakmağını çıkarırken içi kıpır kıpırdı, tüm dünyayı yaksa şu an yine de durulmazdı. "Buyur sevgilim." dedi çakmağı ona uzatırken.

Chanyeol kundağın içindeki kavı yaktı, hemen zıpladı ve tam açık kısımdan girecek şekilde kundağı bıraktı. Baekhyun çam tahtasını daha hızlı yanması için yağa daldırmamıştı bu yüzden alevler belli olana kadar biraz daha vakitleri olduğunu biliyordu. Chanyeol bir tanesini daha aynı şekilde içeri yollarken sabırsızca bekledi. Diğer tarafı da içten yakabilseler harika olurdu ama görebildikleri tek boşluk üçüncü kattaydı ve tırmanacak bir yer bulana kadar zaman kaybetmeyi göze alamadılar.

"Bu sefer ben." diyerek çakmağı ondan aldı ve bir adım geri gitmeden önce Chanyeol'un elini tuttu.

"Söz verdiğim gibi." dedi. "Elini tutuyorum." Kendinden emin gülümserken ve içi içine sığmazken çakmağı ateşleyip, çoktan bir kısmı buharlaşıp havaya karışmış benzin izlerinin üzerine atıverdi. Alev yerle temas eder etmez kıvrak bir yılan gibi izlerin üzerinden süzüle süzüle gitti ve giriş kapısına ulaşmadan önce Chanyeol sırt çantasını ve Baekhyun'un elini sıkıca tutarak arka sokaklardan birine doğru koşmaya başladı. Onlar gözden kaybolur kaybolmaz da birinci kattaki perdeler tutuştu ve hala koşarlarken, sessiz meydanda çınlayan yangın alarmı durup birbirlerine bakmaya, göz göze gelince de nefesler içinde kahkaha atmaya başlamalarına neden oldu.

"Bu bizim ilk yangınımız." diye bağırdı Baekhyun hala gülerken ve duyulma kaygısı taşımadan çünkü yangın alarmı tiz bir sesle söylediklerini bastırıyordu.

"Baekhyun, ateşten korkuyordun?"

Omega kıkırdadı. "Korkmuyordum da, alışkanlık olur diye hiç yakmamıştım. Chanyeol, bayıldım buna."

"Büyüleyici." Baekhyun karanlığı yaran turuncuya hayran hayran baktı, avuçları kaşınıyordu, tam şu an gidip cumhurbaşkanının evini bile yakabilirdi, kıpır kıpırları azalmak yerine çoğalmıştı. Şimdi gerçekten suçlu olmuşlardı, bunun bu kadar coşkulu ve iyi hissettirmesi garipti.

Bir süre daha orada öylece durup itfaiye araçlarının ve polislerin toplanmasını izlediler, dumanlar havaya karışıyordu, bahçedeki ve sokaktaki ağaçların da tutuşmasıyla yangın biraz daha büyüdü. "Gidelim." dedi Chanyeol tekrar onun elini kavradığında. Yasağa sadece on dakika kalmıştı ve az sonra meydana yakın sokaklarda onları aramaya başlarlardı. "Tüm polisler buraya geliyor, askerler şehrin kalanına yayılabilir."

Baekhyun kalıp izlemek istedi, tüm şehrin yanıp küle dönmesini görmek istedi ama Chanyeol haklıydı, ilk askeri araç yanlarından geçerken alfanın onu karanlığa sürüklemesine izin verdi.

Jongin ve Jongdae'yle karşılaşmaları bundan beş dakika sonra oldu. Dikkat çekmemeye çalışarak koşmadan hızlı hızlı yürüyorlardı ve Chanyeol'un evine biraz daha vardı. Onları ilk gören Jongdae oldu ve etrafa bakınan Jongin'in tişörtünü çekiştirdi.

"Aman tanrım, iyi misiniz?" diye boyunlarına atladı Jongin. "Kyungsoo tutuklanmış, çok korktuk. Sehun, Chanyeol'un babasıyla görüşmeye gidip dönmediğinizi söyleyince size de bir şey yaptılar sandık. Yarım saattir sizi arıyoruz, Baekhyun belediye binasını yakmışlar."

22 | chanbaekWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu