PİŞMANLIK

788 58 33
                                    

Göz kapaklarımın içine sızan güneş ışığıyla yavaşça uyandım. Vücudumu ağır ağır kaldırdım ve esnettim. Kocaman bir gecede iki büklüm yatmam kemiklerimin kasılmasına sebep olmuştu. Gözlerimi ovuşturdum Ardından yanımda duran telefonu aldım, Dün akşam telefonumu kapatmıştım.kapatma tuşuna uzunca bastıktan sonra ekran açıldı. Bildirimler kısmında

Bilinmeyen numara +99

Yazıyordu "Yuh ama ya! Bu kim ki?" Diye söylenmeye başladığım anda ekranın altında başka bir bildirim daha farkettim

1 Mesajınız var

"Bakalım kimdenmiş" Mesaja iki kez tıkladım. Ekranda beliren mesajlarla yerimde kaskatı kesildim.

Zoé, benim kageyama neredesin?

Annene bana geleceğini söyleyip kandırmışsın.

Zoé neredesin?

Başına birşey gelmeden beni ararmısın?

Telefonun neden kapalı

Açarmısın?

Zoé, telefonlarıma cevap ver neredesin?
....

Ve bunun gibi daha fazlası. Derin bir iç çektim ardından

Şarjım bitmiş, üzgünüm

Diye cevap verdim. Bir anda mesajıma görüldü attı. Ardından telefonum titreşmeye başladı

Kageyama arıyor...

Yanıtladım.

Alo?

Alo, zoé senmisin?. Sesindeki endişeden onu korkuttuğumu anlamıştım. Kalkıp zafer dansı yapabilirdim. Bunun yerine soğukkanlılığımı korudum ve konuşmaya başladım.

Duyduğun gibi, evet. Neden aradın?

Derin bir iç çekme sesi duydum. Sanırım sesimi duymak onu rahatlatmıştı.

Neredesin? Ve neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?

Sanane? Sana hesap vermek zorunda değilim, değilmi?

Derin bir iç çekiş daha, ancak bu seferki rahatladığı için değil, sinirlendiği içindi. Sessizce küfretti. Bir saniye, daha demin bana küfürmü etti?

Neredesin?

Üzerine kapattım. Bir anda kahkaha atmaya başladım. Onun bir suçu yoktu evet ama onunla tanıştığım ilk gün bileğimi ısrarla tutup, canımı yakmasının bedelini ödetiyordum.

Kageyama arıyor...

Aramayı reddettim.

Kageyama arıyor...

Aramayı reddettim.

Kageyama arıyor...

Hadi ama! Aramayı reddettim.

Bir daha aramasına izin vermeden telefonumu tekrardan kapattım. Bana küfür etmesinin bedelinide ödetecektim.

Çok geçmeden Aşağıya indim ve tuvalette elimi yüzümü yıkadım. Ardından tekrardan yukarı çıktım

depomdan kahvaltı yapmak için birşeyler çıkaracaktım. Küçük kapıyı açtım ancak Yiyeceklerin çoğu küflenmiş içeceklerde sıcacık olmuştu. Birkaç lanet yağdırdıktan sonra dolaptan su ve kek aldım Yakında buraya bir soğutma sistemi kurabilirdim. Bu işlerden anlıyordum.

Yiyeceklerimi bitirdim ancak karnım hâlâ doymamıştı. Yiyecek başka birşeyde yoktu. Küçük bir Sızlanıştan sonra telefonumuda alıp aşağıya indim. Derslerin başlamasına neredeyse 2 saat vardı bu yüzden okul birkaç kişi dışında boştu. Kahve makinesine gittim ve sıcak çikolata aldım. Dün akşam soğuktan donmuş bir vaziyette parkelerin üzerinde uyumuştum bu yüzden karnım ağrıyordu.

Paramda bitiyordu. 1.30 tl em kalmıştı. Bugün öğlen aç kalacaktım. Asıl sorun aynı zamanda suyumunda olmayışıydı. Bir elimle alnıma sertçe vurdum. Trip atacağım derken bildiğin kendi zararıma iş yapmış oldum.

Derslerin başlamasına az kalmıştı bense acil çıkışlarda dolaşıyor kageyama ile karşılaşmamaya çalışıyordum. Koridorda yürürken birinin kolumu tutup beni kendisine doğru çekmesiyle afalladım. Tam bağıracaktım ki Karşımda öfkeden gözleri dönmüş, burnundan ateş soluyan kageyamayı görünce yerimde taş kesildim. Delici bakışları üzerimde dolaşıyor, benden bir cevap bekliyordu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Şuanda tek bildiğim canımı acıttığıydı. Kolumu çekmeye çalıştığımda daha da sert tuttu. "Ya bırak! Acıtıyorsun" dediğimde kahkaha Attı. Gözlerinin içi kızarmış, altları morarmış ve saçları dağılmıştı. Bu hali onu bir şeytandan farksız kılıyordu. "Tüm gün boyunca neredeydin?" cevap vermedim ve gözlerinin içine dik dik bakmaya başladım. "Tüm gün boyunca neredeydin dedim!!" diye gürleyince sıçradım. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. "Kolumu bırak dedim!" dedim. Bu sefer Bileğimi daha sert kavradı ve beni kendine doğru hızla çekti ardından belimi soğuk duvara yasladı. Yüzü yüzüme çok yakındı. Öfkeden hızla soluduğu nefesini tenimde hissedebiliyordum. Sinirleneceğini bilsemde boş gözlerle ona bakmaya devam ettim "Beni delirtmeye mi çalışıyorsun!?" adeta kükrüyordu. gözlerimin dolmaması için dudağımı sertçe ısırdım. Arkadan bir ses "Kageyama sakin ol" dedi. Ancak o çoktan sinirine karşı yenilmişti. Ona trip atmak eğlenceli olur diye düşünmüştüm, sanırım yanılmıştım. Gözyaşlarıma hakim olamadım. Bir kaç damla yanaklarımda süzülünce bileklerimi tutan elleri gevşedi. Gözündeki öfke sönmeye başladı. Şuanda sinirden ve korkudan ağlıyordum. Etraftaki herkes bizi izliyordu. Onu sertçe ittirdim, geriye sendelediğinde Ellerimle gözlerimi kapattım ve merdivenlerden hızla koştum. Hıçkırıklarım artarken kageyama peşimden koşuyor beni durdurmaya çalışıyordu. En sonunda bana yetişti ve bileğimi tuttu. "Bırak!" diye gürleyince elini çekti. Parmaklarıyla çenemi tutup bakışlarını gözlerime sabitledi. "Üzgünüm, ben sadece dün seni çok merak ettim. Telefonlarıma cevap vermeyince-" bağırarak sözünü kestim ve "Bunun ne anlamı var Ha? Bağırınca ne oldu? Söylesene ne oldu Ha?" ellerimle göğsüne vurup benden uzaklaşmasını sağladım ancak o benim boyuma ulaşabilmek için biraz eğildi ve bana bir adım daha yaklaştı "Ben öz-" "Özür falan dileme. Çünkü hiçbir şey değişmeyecek. Sadece özür dilemiş olacaksın. Kalp kırıklığım dinmiş olmayacak, Sadece üzerine bir maske takıp mutluyum diyeceğim. Ama içim hâlâ yanacak. Beni insanların önünde rezil ettiğinin farkında mısın?" tek nefesle söylediğim bu cümleyi gözlerinin içine bakmayarak söylemiştim. Sözlerim yüzüne tokat gibi çarpmış olmasına rağmen bir kez de ben yüzüne tokat çarpmak istedim. Elimi arkama doğru götürdüm ve sertçe yanağına vurdum. Ses odada yankılanırken arkamı döndüm ve kapıdan dışarı çıktım, aşağıya doğru ineceğim sırada bileğimi sertçe tuttu "Özür dilerim" arkamı döndüm ve ellerimi hızla çektim. Gözleri dolmuştu ama umurumda değildi. Hayat buydu kendi gözyaşlarının akmaması için diğerinin gözyaşını akıtmalıydın "Sen hâlâ akıllanmadın değilmi?" bileğimi tutması sinirlerimi iyice bozuyordu. Ona iyi bir ceza vermeden durmayacaktı. "Zoé, bak ben-" cümlesini tamamlamasına izin vermeden bacak arasına sert bir tekme geçirdim. Ayaklarının arasına ellerini gömüp sertçe yere yığıldı "Siktir!" diye tıslarken okulu koşarak terkettim.






Kageyama Tobio × readerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin