𝐁𝐮𝐭 𝐲𝐨𝐮 𝐝𝐢𝐝𝐧'𝐭 𝐥𝐢𝐬𝐭𝐞𝐧 𝐭𝐨 𝐦𝐞

4.1K 160 88
                                    

𝑪𝒂𝒖𝒔𝒆 𝒚𝒐𝒖 𝒐𝒏𝒍𝒚 𝒍𝒊𝒔𝒕𝒆𝒏 𝒕𝒐 𝒚𝒐𝒖𝒓 𝒇𝒖𝒄𝒌𝒊𝒏𝒈 𝒇𝒓𝒊𝒆𝒏𝒅𝒔
𝑰 𝒅𝒐𝒏'𝒕 𝒓𝒆𝒍𝒂𝒕𝒆 𝒕𝒐 𝒚𝒐𝒖
𝑰 𝒅𝒐𝒏'𝒕 𝒓𝒆𝒍𝒂𝒕𝒆 𝒕𝒐 𝒚𝒐𝒖, 𝒏𝒐
'𝑪𝒂𝒖𝒔𝒆 𝑰'𝒅 𝒏𝒆𝒗𝒆𝒓 𝒕𝒓𝒆𝒂𝒕 𝒎𝒆 𝒕𝒉𝒊𝒔 𝒔𝒉𝒊𝒕𝒕𝒚
𝒀𝒐𝒖 𝒎𝒂𝒌𝒆 𝒎𝒆 𝒉𝒂𝒕𝒆 𝒕𝒉𝒊𝒔 𝒄𝒊𝒕𝒚

---𝐑𝐞𝐦𝐮𝐬 𝐋𝐮𝐩𝐢𝐧

"O işareti er ya da geç alacaksın, bunu biliyorsun ve başka seçeneğin yok Y/N." Annen sinirle söylenmeye devam ediyordu, sense onu dolu ve kızarmış gözlerinle öylece dinliyordun. Annenin gerçekleri söylüyor oluşu canını yakıyordu.

Erkek arkadaşın Remus, o kesinlikle aydınlık taraftaydı. Ama senin başka seçeneğin yoktu. Ailenin aptal safkan takıntısı yüzünden her gece krizler geçiriyor, kendini olmadığın biri gibi hissediyordun.

18. Yaşına girmene çok az bir süre vardı ancak annenin 17 yaşında aldığı işareti, senin için neden 18'ine kadar beklesinlerdi ki?

Üstelik erkek kardeşin annene, aydınlık tarafta safkan olmayan bir sevgilin olduğunu, bu sevgilinin de ailesinden kaçan Sirius Black'in arkadaşı olduğunu söylemişti.

Annen bağırmayı kestiğinde, erkek kardeşin gülerek içeri girdi. Sana iğrenerek baktı ve anneni alarak muftağa girdi, sen duyabil diye bağırarak konuşuyordu.

"Sevgili anne, sana çok mühim ve sevindirici bir haberim var! Biricik- ah yani eski biricik kızının aksine, ben kendime safkan ve Ölüm yiyen inançlarını benimsemiş birini buldum. Eğer izniniz olursa, biz evlenmek istiyoruz." Erkek kardeşin yüzünde sırıtarak bir ifadeyle bitirmişti sözünü, kapının tam oradaydı. Yüzü sana dönük olduğundan görebiliyordun.

Annen sevinç nidaları gönderdi, en sevdiği çocuğu olduğunu belirten birkaç şey mırıldandı ve erkek kardeşine sarıldı. "Benim sevgili meleğim, okul bittikten sonra, en yakın zamanda size muhteşem ve gösterişli bir düğün yapacağım!"

Az önceki bağıran kadından eser yoktu, bu kadın şu anda etrafına ışıklar ve gülücükler saçıyordu. Baban oturma odasına cisimlendi, ona bakmaya başladığında ise karşılık olarak tek bir kelime çıktı kuru dudaklarından. "Defol."

Onun dediğini yaptın, kendini odana kilitledin. Cisimlenmek istiyordun ama asana el konulduğu için bunu yapamıyordun.

Akşama misafirleriniz gelmişti, tüm gün odadan çıkmamış, işareti alacak olduğun bileğine bakıp durmuştun. Aklına sevgilin geldikçe göğüs kafesin sıkışıyor, nefes alamıyordun. Kendinden tiksiniyordun, onu kırmaktan çok korkan biriydin ve eğer senin bir ölüm yiyen olacağını öğrenirse çok üzülürdü.

Tüm gece bekledin, uyumak istemiyordun. Saat gece bire doğru gelirken, odanın kapısı çok sert bir şekilde açıldı. Korkarak geriye sendeledin, kalbin depar atıyormuş gibi çarpıyordu.

Karşında ise anneni ve uzaktan yeğeni olan kuzeni Bellatrix Black'i görünce korkuyla yutkundun.
Bellatrix senden birkaç yaş büyüktü, ancak hiçbir akıl sahibi olan insan ona yaklaşmazdı.

Kafasını Karanlık Lord ile bozmuş, kendini ölüm yiyen olmak için atamıştı. Ancak Karanlık Lord'u, yani Tom Marvolo Riddle'ın ona hiç karşılık verdiğini duymamıştın.

Sana gülerek bakıyordu, "Merhaba minik, bebek, Y/N!"

"Ne istiyorsun, Black?" Annene bakarken, soruyu ona yönelttin.
Bellatrix sırıtırken, annen gülümsemeye başladı. "Bugün büyük gün, sevgili kızım. Artık seninle sadece gurur duyabilirim, işaretini alacaksın."

𝐭𝐡𝐞 𝐦𝐚𝐫𝐚𝐮𝐝𝐞𝐫𝐬 ; 𝐢𝐦𝐚𝐠𝐢𝐧𝐞𝐬 Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon