24. Gizem(Tuval)

Börja om från början
                                    

"Bunu becerecek kadar yetenekli olduğumdan emin değilim." Ağzımdan bir soluk vererek zihnimi yokladım. "Passaje mi passar, komte fi el sombar."

Değnekte herhangi bir büyü geçişi hissetmedim. Geçit de kapalı kalmayı sürdürdü.

"Bunun doğru olduğuna emin misin," dedi Lovena elini savururken.

"Amcam hep bunu kullanırdı," dedim ve kafamı kaşıdım. "Belki bu geçitlerde işe yaramıyordur." Umutsuzca değneğimi indirdim. "Keşke Ateşatar burada olsaydı," dedim. "Bizi kolayca bulvara götürebilirdi."

"Keşke," diye mırıldandı Lovena. İç çekti.

Burada bulunmamız bile riskliyken, geçitleri kullanmaya çalışıyor olmamız başımıza büyük belalar açabilirdi. Uzaklaştırılabilirdik. Belki temelli okuldan kovulurduk. Bu yüzden şansımızı daha fazla zorlamadan gitmemiz gerektiğini Lovena'ya söylemeyi düşündüm. Tam o esnada derin bir homurtu sesi başımı hızla Lovena'ya çevirmeme neden oldu.

"Gündüzleri hep bataklık trolü gibi homurdanır mısın?"

"Ne?" diye ciyakladı. "Neden? Gece horladım mı yoksa? Geniz etim biraz büyük," dedi ve elini boğazına götürdü.

Sonra kalın homurdanma sesini tekrardan duydum. Bu sefer daha yakından. Değneğimi çıkardım ve hızla arkama döndüm. Ama görünürde hiçbir şey yoktu.

Değneğimi önüme doğru tutarak ilerledim Sesin kaynağı her adımda biraz daha yaklaştı. Nefes alış veriş sesleri duyduğumda, kaşlarımı çattım. Değneğimi indirdim ve elimi öne uzattım. Nemli ve gözenekli bir yapıya değdiğimde, muhattabım kendini görünür kıldı.

"Sen buraya nasıl geldin?" dedim Ateşatar'ın devasa burnunu bir köpeği severcesine okşarken. Başını elimin hizasına gelecek şekilde öne eğdi. Kocaman gözlerini kısarak, mutlu olduğunu belirtircesine mırıldadı.

"Ay, halüsinasyonların bana da bulaştı," dedi Lovena başını tutarak. "Ateşatar'ı görmeye başladım."

Gözlerimi devirdim. Ateşatar'ın burnunu bir kez daha sıvazladıktan sonra, elimi boynunun üzerinde gezdirerek sırtına doğru ilerledim.

"Atla," dedim Lovena'ya. Becerikli bir hamleyle kendimi Ateşatar'ın sırtına attım.

"Yok canım daha neler!" dedi. "Seni seviyor olabilir ama bana ateş atmayacağı ne malum. Adı üstünde."

Ellerini beline dayayarak kuşkulu bakışlarla Ateşatar'ı süzdü. Aklındaki senaryonun gerçek olma ihtimalini ölçüp tartıyor gibiydi. Dudaklarını büzdü ve ağzını buruşturarak temkinli adımlarla Ateşatar'ın devasa gövdesine yaklaştı. Ateşatar'ın iri gözleri ona yaklaşmakta olan Lovena'ya sabitlendi. Hiçbir tepki vermedi.

Lovena Ateşatar'a yaklaştığında, benim gibi burnuna elini uzattı. Bu hareketi Ateşatar'ın birden başını dikleştirmesine neden oldu. Lovena ağzından küçük bir çığlık kaçırdı ve geriye sıçradı.

"Hey, hey, hey," dedim Ateşatar'ın boynunu sıvazlayarak. Korkudan geriye uçmuş olan Lovena'ya döndüm. "Onu korkuttun!"

"Ben mi!" dedi kollarını iki yana açarak. "Ben mi onu korkuttum! Farkında mısın bilmiyorum ama o yavru bir poodle değil. Bir ejderha! Ateş üflemesiyle ünlü bir ejderha!"

Ateşatar'ın boynunu bir süre daha sıvazladım. Yatışması uzun sürmedi. Tekrar Lovena'ya döndüm.

"Hadi, gel. Bu sefer arkadan dolaş."

Lovena bana acıklı bir bakış attı. Gözleri bahçede dolaştı. Geçitleri süzerek iç geçirdi. Başka bir seçeneğimiz olmadığını anlamış olacaktı ki, tekrardan bana döndü. Parmak uçlarında yürüyerek başını tekrar toprağın üzerine koymuş usulca soluyan Ateşatar'ın olabildiğince uzağından dolanarak benim yanıma geldi. Elimi uzattım ve Ateşatar'ın üstüne tırmanmasına yardımcı oldum.

"GÖLGE" - Magic Serisi I ∞Där berättelser lever. Upptäck nu