2. Bölüm

1.2K 163 474
                                    

"Çözelim artık şunu, nereye giderse gitsin. 2 saattir ağızını bile açmıyor!" diye isyan etti Malfoy. Hemen sonra yüzünü Janie'e yaklaştırdı. "Keçileri kaçıracağım artık! Konuşsana!" dedi parmağı ile 1-2 kere kızın kafasına vurarak.

Janie bu muameleden hoşlanmamıştı. Dediklerini anlamıyor olsa da şu an da aşağılandığı barizce belliydi. Parmağını geriye doğru çekmekte olan Malfoy'un parmağını bütün gücüyle ısırdığında, genç oğlan acıyla haykırmaya başladı. Kanamakta olan parmağını kurtardı ve "Psikopat!" diye bağırdı.

O sırada Lestrange, Janie'in bileğine takmış olduğu yeşil bileziğe dikiyordu gözlerini. Daha yakından bakmak için kıza yaklaşsa da, Janie dişlerini gösterip 'eğer yaklaşırsan ısırırım' imajı vermişti.

"Bırakalım kızı. Seherbazlara ihbar edersek kendimizi de yakarız." dedi Tom. İpleri çözmek için genç kıza yaklaşsa da ısırılmak üzere olduğu için geri çekildi. Büyü ile ipleri keser kesmez ayaklandı kız. Yumruklarını tekrar karşısındaki üç oğlana doğrulttu ve keskin bakışlarını onlardan ayırmayarak mutfağa doğru ilerledi.

"Kapı orada değil," dedi Tom. Hemen sonra parmağı ile kapıyı gösterdi. "Orada." dedi. Janie'in onu umursamadığını fark ettiğinde havada duran parmağını indirerek yumruğunu sıktı. "Defol git!" diye bağırdı bu sefer.

Fakat Janie onu yine umursamıyor ve mutfağı karıştırıyordu. Artık sabrının sonuna gelen Tom, genç kızın sertçe kolunu kavrayarak kapıya doğru iteledi. Hemen sonra kapıyı sertçe kapatarak nihayetinde kurtulduğu için şükretmişti içten içe.

Yavaşça yerden kalktı deniz kızı. Gözünü bir süre evde gezdirerek düşünmeye başladı. 'İnsanlar kabaymış.' dedi. Deniz kızları gibi olabileceğini düşünüyordu insanların. Yalan denen kavramın ne olduğunu bile bilmiyordu. Çünkü deniz kızları düşünceleriyle konuştuğu için isteseler de yalan söyleyemezlerdi. Bu yüzden yalan denen şeyin bahsi bile geçmezdi okyanusta.

Aslında insanlar yeryüzündeki en tehlikeli varlıklardı ne yazık ki. Deniz kızının karada öğrenmesi gereken bir sürü şey vardı anlaşılan. Tek sorun bu değildi tabi, büyücülük dünyasındaydı fakat büyünün varlığından bile haberi yoktu.

Yavaş adımlarla oradan uzaklaşarak insanların arasına karıştı. 'Bir süre gezip sonra da okyanusa dönerim.' dedi içten içe. Tekrar bacaklarına bakarak gülümsedi ve zıplayarak yürümeye başladı. Şu anda onu gören insanlar, onun bir kaçık olduğunu düşünse de Janie bir kaçık değildi. İlk defa bacakları çıkmış, heyecanlı ve meraklı bir deniz kızıydı.

Sihirli bir restoranın önünde durduğunda camdan içeriye baktı. Bir çaydanlık kimsenin yardımı olmadan havada uçuyor ve müşterilerin çayını dolduruyordu. Büyünün varlığından haberdar olmayan deniz kızı, çaydanlığın birer canlı olduğunu düşünmeden edemedi.

Gözlerini oradan ayırır ayırmaz bir akvaryum gördü. İçi balıklarla dolu bir akvaryumdu. Karnının guruldadığını hisseden deniz kızı balıklara doğru yaklaştı ve dişlerini gösterdi. Hırlarcasına bir ses çıkardığında balıklar panikle akvaryumun içinde dört dönüyordu.

'Hah, korkmayın. Yemeyeceğim sizi.' dedi deniz kızı düşünceleriyle konuşarak. Balıklar yavaşça sakinleşmeye başladığında Janie dudağının kenarını sinsice kıvırdı. 'Ne kadar safsınız? Akvaryum suyu size yaramamış anlaşılan.'

Akvaryumu açmak için kapağına doğru yaklaşıyorken, restoranın sahibi dışarıya çıkarak kaşları çatık bir ifadeyle karşısındaki kıza baktı. "Ne yapıyorsun sen!" diye bağırdı aniden. Kızın kıyafetlerinde göz gezdirdiğinde ayakkabısının olmadığını fark ederek daha da sinirlendi. 

Reenkarnasyon (Tom Riddle) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin