1

1.2K 64 34
                                    

Bu benim wattpadde yazdığım ilk hikaye olacak. O kadar heyecanlıyım ki. Benim gibi outer banks hayranları için böyle bir şey yapmak cidden çok heyecan verici. Yorum yapmanızı ve düşüncelerinizi belirtmenizi çok isterim. Eksiklerim varsa ona göre diğer bölümlerde daha dikkatli olurum. Beğendiyseniz onu da belirtin ki bende mutlu olayım dndjdjdjs  İyi okumalar.
.
.
Outer Banks, dünya üzerindeki cennet. Doğru aslında, burayı gelip gören kimse kötü bir yer diyemez. Tek sorunu ikiye ayrılmış olması. Zenginler ve yoksullar. Dünyanın her yerinde bu ayrım yapılıyor ama eminim ki kimse bu ayrımı bu kadar göze sokmuyordur.
Zengin bölgesi yani sekiz basamak. Liman tarafında denizi görmeniz için uçmanız lazım çünkü her ailenin en az bir yatı vardır. Diğer mal varlıklarını söylememe gerek yok. Açıkçası pek ilgilenmiyorum.
Yoksul bölgesi. Oraya da kesik derler. Geçim kaynağı çoğunlukla balıkçılık olan, kendi halinde takılan insanlar, bizim tayfa hariç.
Zenginler yoksul bölgesine ayak basmaz, yoksullar ise zengin bölgesine sadece işçi olarak girebilir. Ama bu kurallara aramızda uymayanlar tabi ki var.  Sarah Cameron ve ben. Sarah'nın kurallara uymaması aşktan, benim ki ise... Neyse boşverin.

Yatakta boş boş yatarken, açık penceremden gelen kuşların ve denizin sesini dinliyordum. Tabi bu kadar sıcak olmasa huzuru daha çok hissederdim.  Komodinin üzerindeki telefonun titremesiyle birazcık sövmüş olabilirim çünkü bu sıcakta hareket etmek bile istemiyordum. Mesajı gördüğümde sövdüğüm için pişmanlık hissettim. Yüzümdeki sırıtma ile telefona bakıyordum.

 Yüzümdeki sırıtma ile telefona bakıyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ekipmanlar hazır. Tek eksik sensin.

Bu fikre asla hayır diyemezdim ya da JJ'e asla hayır diyemezdim. Karışık.
Mesajına cevap vermeden telefonu yatağa fırlattım ve giyinmeye başladım.
Aşağıya indiğimde Topper ve Rafe koltuğa yayılmış ve parti hakkında konuşuyorlardı.
"Geleli 2 saat oldu ama prenses hazretlerini daha yeni görüyorum. Güzel yüzünü esirgeme bizden." Rafe, her zamanki gibi flörtöz. "Merhaba Rafe. Hoşçakal Rafe." 
"Amelia, yine nereye?" Topper ve her zamanki sorgulayıcı halleri. Aşağı bölgeye gittiğimi öğrenmemesi için her gün yüz takla atıyordum. Umursadığımdan değil. Eğer öğrenilirse, Sarah gitti senin de oturup gitmeni bekleyemeyiz derler ve olay çıkartırlar. Özellikle Rafe tetikte bekliyordu. Ufacık bir kıvılcım onları mahvetmek için bahane olmaya yeter de artardı. "Eğer bir gün bana nereye gittiğimi sormazsan, o gün dişimi kırıcam sana söz veriyorum." Topper'ın arkasındaki Rafe kıkırdadı ve göz kırptı. Rafe... Sarımsı saçları ve güzel bakışlarıyla cidden insanın başını döndürürdü. Tabi bu kadar burnu havada olmasaydı. Evden çıkarken Topper'ın arkamdan bağırdığını duydum ama cevap vermeden kapıyı kapattım. "Akşam parti var! Orada ol!" Aman ne eğlenceli.
Mavi bisikletimin önündeki sepete sırt çantamı attım ve bizimkilerin toplandığı yere yani John B'nin evine doğru sürmeye başladım.
Yalnız kaldığım her an beynimi kurcalayan o kadar fazla düşünce vardı ki. Ya böyle olursa, ya şöyle olursa... Güçlü biri gibi gözükmeye çalışsam da etrafımda kimse olmadığında beynim her seferinde beni kandırıyor ve gardımı indirmeme neden oluyordu. Bomboş yolda bisikleti hızlı sürmem ile oluşan rüzgar, kıvırcık saçlarımı savururken bu sefer aklımdan geçen tek bir düşünce vardı. Bunu fazla düşünmemem lazımdı yoksa her şey mahvolurdu. Bir tek bu konuda korkaklık yapıyordum sanırım.
John B'nin evine geldiğimde düşüncelerimden kendimi çekip kurtardım. Bahçedeki büyük ağacın altına bisikleti bıraktım ve bu garip sessizlikte bizimkileri aramaya başladım. Etrafta kimse gözükmüyordu. "JJ!" Neredeydi bunlar? Her zaman burada buluşurduk. Evin içine adımladığım anda soğuk bir şeyin vücuduma değmesi ve beni ıslatması saniyelik olaydı. JJ elinde su tabancası kapının girişinde pusu kurmuş ve beni bekliyormuş. "Sen tam bir hainsin Maybank!" Islandığı için üzerime yapışan tişörtü çekiştirip duruyordum. Bu JJ'in pek de umurunda değildi gerçi. "Bu sıcakta iyi gider diye düşünmüştüm. Yanlış mıyım?" Gözüme masanın üzerinde duran başka bir su silahı iliştiğinde sırıtmaya başladım. İşte şimdi intikam vakti. 2 koca adımda ulaştığım masanın üzerinden silahı aldım ve JJ'i kovalamaya başladım. Arkasından sıktığım sular ona ulaşamadan yere düşüyordu. Sonunda silahın içinde su kalmadığında koşmayı bıraktım. Şuan durum daha kötüydü. Bu sefer sirenler benim için çalıyordu çünkü tam tersi şuan JJ beni kovalıyordu. Sırtıma çarpıp aşağılara inen sular gıdıklanmama neden oluyordu. Daha fazla koşamayacağımı anladığımda yavaşladım. Arkamdan gelen JJ belimden kavradı ve beni havada döndürmeye başladı. Kahkahalarımız birbirine karışıyordu ve bahçede yankılanıyordu. Şuan dışarıdan biri fotoğrafımızı çekse eminim sergilik bir resim olurdu. En sonunda beni bıraktı ve kendine çevirdi. Elimle sarı saçlarını karıştırırken yumuşaklığı beni benden alıyordu. "Hiçbir zaman saçlarım seninki kadar yumuşak olmayacak. Hiçbir bakım yapmamana rağmen nasıl böyle olabiliyor anlamıyorum. Çok parlak ve yumuşak." Parmaklarımın arasında dolanan saçlarına hayran hayran bakarken ne kadar yakınında olduğumun farkında değildim. "Saçlarımla aşk yaşamayı tahminen ne zaman bırakırsın Mia?" Dikkatimi dağıtan sözleriyle iki adım geriye gittim. Bu garip tavırları acilen bırakmam gerekiyordu. Bana olmaması gereken şeyler oluyordu ve bu çok rahatsız ediciydi. Tamam Mia, hiçbir sorun yok. Kafanı dağıt, konu aç. "Diğerleri nerede?"
Aferim kızım. "John B, Sarah ile gitti. Neredeler hiçbir fikrim yok. Kiara'yı annesi çağırdı. Biliyorsun son zamanlarda araları bozuk." Evet, zengin taraftan olan sadece Sarah ve ben değildik. Kiara'da var ama o çok uzun zamandır çocuklarla takılıyor. Ailesi de bunu sorun yapıyor. Sanırım annesi gençken yaptığı hatalar yüzünden kızını korumak istiyormuş. Klasik korumacı aile. "Pope babasına yardım ediyor. Akşam parti varmış sizin orada. Ona hazırlık yapıyorlar. Akşama bende oradayım. Özel garsonun olmaktan şeref duyucam." Ne garsonu ya? Parti değil miydi bu? Kapıyı çekip çıkmadan ve Topper'ı dinlesem iyi olacaktı sanırım. "Ne tür bir parti bu?" İçimde çok kötü bir his vardı. Bu parti hiç iyi bitmeyecekti. "Garson olduğuma göre ne tür bir parti olabilir Mia. Sarah'nın ailesi veriyor partiyi. Bilmem ne yıl dönümü bir şeyler zırvaladılar işte. Ben paraya odaklandığım için fazla dinlemedim." Ward ve Rose'un evlilik yıl dönümü. Sarah söylemişti ama tamamen aklımdan çıkmış. "Yüzün düştü. Noldu?"
"Bir delilik yapma JJ. Dertli başımıza az daha dert eklemeyelim." JJ, sırıtışıyla başını belaya sokacağını söylüyordu zaten. Şuan yapmaması gerekenler hakkında roman okusam bile o sırıtış değişmeyecekti. "Topper ve Rafe hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranamayız. Benim şuan burada olduğumu biliyorlar ama susuyorlar. Ne yapmaya çalıştıklarını anlamıyorum ama onlar susarken göze batmamız doğru mu sence?" JJ'in sırıtışı yüzünden saniye saniye silinmişti ve ciddileşmişti. Ani durum değişikliği bazen sersemlememe neden oluyordu. Bu halini nadir görmem ise endişelenmemi daha da arttırıyordu. "Rafe'i bırak da Sarah düşünsün. Mantıktan bahseden sen, bunu da mantıklı bulursun sanırım." O kadar ciddi konuşmuştu ki mantıklı olmasa bile tavrıyla insanı mantıklı olmaya zorlardı. "Mantıklı." diyebildim sadece. Ondan sonra ne o konuştu ne de ben. Yaptığım tek şey bisikletime binip oradan uzaklaşmak oldu. Yol boyu yine yalnız kalan ben, düşünmek için bir neden daha bulmuştu.
.
.
.
.
Herkese selammm. Outer Banks aşkı ile yanıp tutuşanlara özel yazmaya başladığım bu hikayede bana destek verirseniz çok sevinirim. Diğer bölümde görüşmek üzere.

When Love's Around II Outer BanksWhere stories live. Discover now