HAYAL Mİ GERÇEK Mİ?

29 1 1
                                    

Rüyamda renk renk çiçeklerin olduğu muhteşem bir çalılıktaydım. Sanırım mevsimlerden bahardı. Papatyaları ve adını bilmediğim muhteşem güzellikteki çiçekleri görüyor ve kokusunu duyabiliyordum. Birden bana doğru yaklaşan siyah bir takım elbise içinde beyaz tenli muhteşem güzellikteki bir oğlanı gördüm. Harika bir şekilde gülümsüyordu. Bu benim hayalimde canlandırdığım Edwardtı. Karşıma geçti ve beni izlemeye başladı. O sırada benim yaşlarımda bana benzer bir kız ona seslendi: Heyyy beni bekle lütfen. Kız oğlana doğru yürüdü ve yanına geldi. El ele tutuşup bana gülümsemeye başladılar. O sırada birden etraf karardı ve yağmur yağmaya başladı. Gökyüzünde kırmızı renkte bir şimşek belirdi. Daha sonra oğlan bana seslendi: Bella. Ona bakmamla şoka girmem bir oldu. Kız yanından gitmişti ve kendimi onunla el ele tutuşurken gördüm. Oğlan birden bana sivri dişlerini göstermeye başladı.

Kan ter içinde yataktan kalktım. Ne biçim bir rüyaydı bu. Daha doğrusu nasıl bir kabustu. Son kısmı olmasa hayalimdeki Edwardı görmüştüm. Ne güzel gülümsüyordu... Saate baktım dersin başlamasına bir saatim vardı. Hızla yataktan doğruldum ve banyoya girdim. İyi ki saçlarımı geceden balık sırtı örmüştüm. Saçlarımı açınca dalga dalga oldu. Saçımı şekillendirmek için bir şeyler yapmam gerekmiyordu. Hızla giyinip hafif bir makyaj yaptım. Dolaptan bir bardak süt alıp içtim. Uzun bir kahvaltı yapmayacaktım. Babam erkenden çıkmıştı evden iş için. Heyecanla yeni arabama koştum ve motoru çalıştırdım. Ahh baba arabanın aynısını istiyorum derken bu şekilde yüksek gürültülü çalışanını kastetmemiştim. Tebessümle okula doğru yol aldım. Yağmur yağmaya başlamıştı. İyi ki yanıma şemsiyemi almıştım. Sonuçta ne kadar arabam olsa da okulun içine de arabayla giremezdim ya. Okula vardım. Hızla binaya girip öğrenci işlerine vardım. Okula yeni kaydolduğumu ve ders programımı almak için geldiğimi söyledim. İsmimi söylememe gerek kalmadan bana ders programımı verdiler ve derslerimde başarılar dilediler. İlk dersim matematikdi. Sınıfı kolayca buldum. Boş sıralardan birine oturdum. Dersin başlamasına daha 20 dakika vardı. Kantin yakındı ve ben aç olduğum için kantine gitmeye karar verdim. Kantinde soğuk sandiviç ve vişneli meyve suyu aldım. Beş dakikada bitirdim. Tam sınıfa doğru yol alırken bir çocuk seslendi: merhaba, sen yeni kız isabella olmalısın sınıfını mı bulamadın? merhaba, sadece bella adını tercih ediyorum. Dedim ve anında buna pişman oldum. Eski okulumda filmden sonra bu adı kullanmayı tercih edince pek hoş karşılanmamıştım. Özenti olarak görülmüştüm ama bu çocuk hiçbir şekilde bana bir özentiymişim gibi davranmadı. Ah tamam Bellla derim bundan sonra. Dedi. Sınıfımın yerini biliyorum sadece su almaya gelmiştim kantine. dedim elimdeki su şişesini göstererek. Yemek yediğimi söylemedim ilk tanıştığım kişi ilk günden beni obur biri olarak görmesin diye. Ah bu arada adımı söylemeyi unuttum ben Eric. Dedi. Adını duyunca çok şaşırdım. Belki de o da Alacakaranlık hayranıydı ve beni bozmak istememişti. Memnun oldum Eric. Dedim. İlk dersin ne? diye sordu. Matematik Ah benim de matematik ders başlamak üzere hadi gidelim dedi. Hızla sınıfa doğru yol aldık. Derste matematik öğretmenim ve diğer arkadaşlarım ile tanıştım. Anna, Micheal, Jessica, May.. Konu karmaşık sayılardı. Bu benim en sevdiğim konuydu ve önceki okulumda bu konuyu görmüştüm. Bu yüzden bilmişlik yapmadım desem yalan olur. Ders çok eğlenceli geçti. Amerikan tarihi ve resim dersinden sonra öğle tatili zamanı geldi. Jessica ve bir grup arkadaşlarla kantine gittik. Dersten önce küçük bir sandiviç yememe rağmen kendimi aç hissediyordum. Tostumu sipariş ettim ve gazozumu alıp Jessica ve bir grup arkadaşlarla birlikte bir masaya oturduk. Müziklerden ve yeni çıkan filmlerden bahsettik. Jessica ve benim tostum olmuştu. İkimiz kalkıp tostlarımızı almaya doğru giderken sandalyemin yanında donakaldım. O karşımdaydı. Bana bakıyordu. O, bugün rüyamda gördüğüm ve hayal ettiğim Edwarddı.

ALACAKARANLIK İÇİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin