39. ATEŞLE BARUT

En başından başla
                                    

Locada bir konuşma başladığında içki servisi yapıldı. "Ne konuştuklarını duyabilsem keşke çok merak ediyorum." dedim.
"Karan anlatmaz mı ?" dedi Elif bana dönerek. Bende ona döndüm. Omuz silkerek "ne zaman anlattı ki." dedim. "Hiç bahsetmiyor. Üzerine gittiğimde konu büyüyüp de kavgaya dönerse anca o zaman üstü kapalı bir şeylerden bahsediyor ama onun dışında hiç bana anlatmıyor, paylaşmıyor." dedim. Acaba evlendiğimizde de bu durum böyle mi olacak ? Eşim bir yerlere gidecek bazı görüşmeler yapacak. Bazen tehlikede olacak ama ben üstü kapalı öğrendiğim bilgilerle evde gecenin bir yarısı uyumak için onu mu bekleyeceğim...

Elif elimin üstüne elini atarak sıkıca tuttu. "Elbet böyle sürüp gidecek değil. Sen dik dur." dedi.

Arda bir kenarda durduğundan sanırım Elif camın önünden çekilerek siyah deri koltuğa oturdu. Sehpanın üzerinde ki çerezler ve içeceklerle oyalanmaya başladı. Bulunduğumuz yer boydan boya camdan olduğu için oturduğu yerden de Ardayı kontrol edebilirdi zaten. Ama oturduktan sonra pek o tarafa dönmedi.

Bende benim arkamda ki siyah deri koltuğun kenarına oturup alnımı cama yasladım. Bir terslik çıkmadan şu adam giderdi umarım. Sonrada Ateş Soykan.

🦋

"HAZNEDAROĞLU gerçekten panterin mi geleceğini düşündün. Ne yazık sana. Sanırım seni biraz gözümüzde büyütmüşüz. Bahsedildiği kadarda zeki ve kurnaz bir adam değilmişsin."

Karan yüzünde tehlikeli bir gülümsemeyle adamı dinledi. Arkasına yaslanarak bir ayağını diğerinin üzerine attı. Aynı rahat oturuş Ateş Soykanda da vardı.
Karan "Doğru." dedi adamın dediklerini kabul ederek. "Ben bahsedildiği kadar zeki ve kurnaz bir adam değilim. Sizin aklınızın hayalinizin alamayacağı kadar zeki ve kurnazım. Zira buraya gelmeye onun.." dedi tükürürcesine "cesareti olmayacağını biliyordum. Öyle olsa meydanda olur. Karanlıkta saklanmazdı. Senin gibi bir köpeğini göndereceğini zaten biliyordum. Ki bu benim için yeterli." dedi.

Karan konuştukça adamın keyfi kaçmış yüzünde ki gülümsemesi kaybolmuştu. Yerini bir sinir harbi alarak "ne demek istiyorsun sen ?" dedi.

"Ne demek istediğimi yakında görürsün." dedi.

Adam sinirini üstünden atamayarak "mekanda uyuşturucu sattığın hemde panterin uyuşturucusunu sattığın doğru değildir herhalde." dedi.

Karan kollarını iki yana açarak "Şu sıfatların çirkinliğine bir bak." dedi. Az önce mekana giriş yapmalarına izin verdiği adamları göstererek. "Sizin maldan aldıkları belli olmuyor mu." dedi alayla.

Karşısında ki adamın damarına basıyordu. "Sen girmezdin bu işlere. Kaç tır yaktın sırf ülkeye girmesin diye. Şimdi ne değiştide mekanına sokar oldun ?" dedi adam.

Karan yine alayla "çok para var diyorlar bu işte." dedi. Fakat karşısında ki adam dalga mi geçiyor yoksa ciddi mi karar veremiyordu. Karan HAZNEDAROĞLUNU analiz edebilecek seviyede bir adam değildi.

"Sen ve para..." dedi adam gülerek. "Paraya ihtiyacın olduğunu söyleme bana Karan asıl amacın ne ?"

Bu sırada Ateş Soykan, Karan'a dönerek güldü. Karan'ın yüzünde de serseri bir gülüş hakim oldu.

Adamın arkasında kapıya yakın bir noktada Tahsin belirdi. Karanla göz göze geldiğinde başıyla bir işaret verdi.

Yamanla Uygar birbirlerine baktıklarında yukarıda Hale de olanı biteni anlamaya çalışıyordu. Hale elbet yukarıdan Tahsinin Karana verdiği işareti görmüştü ama bunun ne demek olduğunu anlamamıştı.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin