32.Bölüm

255K 11.1K 17.8K
                                    

oy ve yorumlarınızı bekliyoruum.

keyifli okumalar, çokça seviliyorsunuz<3

--

Küçükken sabahın erken saatleri uyanır, henüz uykudan gözümü açamazken üzerime yorganımı alır ve ses çıkartmamaya özen göstererek ki bunu ne kadar becerebiliyordum bilmezdim, o halde televizyonun başına giderdim. Düğmeye basıp açılmasını beklerken dahi heyecandan kıpır kıpır hisseder, sonrasında elimdeki kumandayla Bugs Bunny'nin yayınlandığı kanalı aramaya başlardım. Herkes uyanana kadar o çizgi filmi izler, sonra da annemin azarları ile televizyonun kapatıldığını hatırlardım.

Kimisi mayonezi ketçaptan daha çok sevdiğini fark ettiğinde büyüdüğünü anlardı, kimisi sade sodanın tek şişesini bitirmeyi başarabildiğinde anlardı, kimisi de aldığı bayramlık elbiseleri giyinirken eskisi gibi neşeli hissetmediğinde anlardı. Ben büyüdüğümü artık uykunun, o çizgi filmden daha güzel geldiğini fark ettiğimde anlamıştım.

Ancak şimdi fark ettiğim bir başka şey daha vardı. Alışkanlıklar değişmezdi. Küçükken sabahın erken saati, uykumdan vazgeçip izlediğim çizgi filmlerim gitmişti belki ama şu an gözümün önündeki manzaram o çizgi filmlerin hissettirdiği heyecanı kat be kat fazlasıyla bana yeniden hissettiriyordu. Nasıl küçükken o yatağımdan çıkıp televizyonun başına gidiyorsam, şimdi de uykudan dolayı kapanan gözlerime inat hemen önümdeki uyuyan sevgilimi izliyordum.

Acaba bende uyurken bu kadar güzel görünüyor muydum? Utandım. Onunla uyurken hiç bunu düşünmemiştim, bir ara bunun provasını almalıydım. Uyuyor olsam dahi güzel görünmek zorundaydım. Özellikle bunu Dinçer'le birlikte yapıyorsam böyle olmalıydı. Bu konu önemliydi.

Bir kolumu dirseğimden büküp yanağımın altına yaslamış, diğer elimi de Dinçer'in yüzüne atmış yanağını seviyordum. Gerçi uyandığımdan beri yüzünün her karışını elimden geldiğince okşamıştım, sadece yanaklarıyla kısıtlı değildim. Onun iki kolu da beni mengene altına almış bir halde sarılmıştı. Sanki yeni aldığı oyuncağından uyurken dahi vazgeçememiş de anne ve babasının, uyurken onu kollarının arasından almalarından korkan küçük bir çocuk gibiydi. Kendimi tam olarak bu konumda o kadar huzurlu ve değerli hissediyordum ki beni bir ömür kolları arasında yaşatma şansı olsa bunu asla reddetmemesini sağlamaya çalışırdım.

Başparmağım pürüzsüz yanağı üzerinde dolaştı. Yüzü traşlıydı, onu hiç sakallı görmemiştim. Bazen kafası eserse kirli sakal bıraktığı halini çok nadir olarak İnstagram hesabına post olarak atardı gerçi bunu hatırlıyordum. Gözlerim kısıldı. Bir insan her haliyle yakışıklı olabilir miydi? Dudaklarım büküldü. Ben kâhkül kestirsem bana yakışmazdı ama beyefendi kirli sakal bıraksa dahi yüzünde şahane duruyordu. Bir ara ondan bu kadar mükemmel olmasının tarifini almalıydım.

Parmaklarım şakaklarına dayandı. Huzurlu bir uyku çekiyor olmalıydı, yüz kasları gergin değildi. Aldığı nefesler seyrek ve derindi. Acaba rüyasında ne görüyordu şu an? Mesela beni mi görüyordu? Nasıldım, üzerimde gelinliğim başımda duvağımla mıydım yoksa daha başka âlemlerde miydik? Bir nikâh masasında evet diye bağırıyor muydum? Ben kesin yedi düvele duyurmak istercesine bağırırdım, bu rüya da bile olsa çizgimi bozacağımı düşünmüyordum.

Onun bu kadar güzel olmasına karşılık, içimde bir yerlerde durduk yere sevgimin Dinçer'i yıpratıyor olup olmadığı tarttım. O zaten yoğun bir hayata sahipti, bunu bana her ne kadar yansıtmıyor olsa da böyleydi. Biliyordum. Bir de bunların üzerine onu suçlamış olmam yük dolu olan omuzlarını iyice ağırlaştırmış, bir de benim yüklerimi üstlenmesine sebep olmuştu. Dün her ne kadar çözüme kavuşturmuş olduğumuzu düşünmemi isteyip, bir sorun yok imajı çizmeye çalışsa da kafasına taktığını ve durup durup söylediklerimi düşündüğünü biliyordum.

Dövmeci +18 | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin