1. BÖLÜM : "KARŞILAŞMA"

7.5K 225 267
                                    

                        -DİKKAT-   
Bu kitapta cinayet, işkence, psikolojik şiddet, Madde kullanımı, argo içerikler bulunmaktadır.. Bünyesi zayıf ve etkilenecek olanların okuması için uygun değildir..

Yıldızlara geceği şikayet ettim. Oysa yıldızların geceye bir ömür boyu tutsak bir zavalliymış."

                         1. BÖLÜM:

                      "KARŞILAŞMA"

Gökyüzü güneşe nispet karaları bağlamıştı. Bulutlardan düşen damlalar her biri sert bir kaya gibi toprağa çarpıp can veriyordu. Yaz ayının bir kaç gündür kışı anımsatan dondurucu soğuğu camdan içeri sızarken yüzümü buz kütlesine çevirmişti. Esen Rüzgar saçlarımı savurken bir tutamı yanağıma düşmüştü. gözlerimi sıkıca kapattım.. Araladığım dudaklarımdan içeri sızan soğuk rüzgar ciğerlerime ulaşmıyordu. Ulaşsada bana yetmiyordu. yüreğimde yaşatığım saf temiz kız çocuğu kapılarını kapatmış, kilit vurmuştu.

Şuna çok emindim artık. Bana benden başkası acımıyordu. Beni benden başkası düşünmüyordu. Beni benden başkası sevmiyordu.

İnce bir ipin üzerinde düşmeden yürümeye çalışıyordum. Düşersem yanacaktım. Ruhuma vurdukları zincir kırılmaz bir demir yığınıydı. Göz yumuştum bana açılan cehenneme girmeye. Senin büyük hayallerin bir kaç ucuz kelime ile yok olurken sessiz kalmak acizliğin en büyüğüydü.

Ediz Kaan Aksoy..

Bu isim hayatıma karanlık ışığını tuttuğunda henüz 16 yaşında bir çocuktum. Bedenim önemli değildi, asıl benden sokup almak istediği ruhumdu. Asıl acı çeken oydu. Asıl yok ettiği şey ruhumdu.

Bu isim kalbime on bir sene önce yazılmıştı. Kendi ellerimle ilmek ilmek kazınmıştım. Başıma gelecekleri bilseydim yine yaparmıydım? Yine her şeye rağmen cansız bir bedene kendimi harcarmıydım bilmiyorum.

Tâkatım beni benle bırakalı çok olmuştu. Zamanla kafayı yemiş, benliğimi kaybetmiştim.

Sabrım son damlasını bıraktığında bardaktan taşan su beni boğmuştu. Kendime geldiğimde yattığım soğuk yataktan kafamı kaldırıp sırtımı yatak başlığına yaslayıp dizlerimi karnıma çekerek kollarımı bacaklarıma doladım.. Ağlamaktan kuruyan gözlerim yorgundu.

Hiç kimsem yoktu.

Her şeye rağmen dik tutmaya çalıştığım omuzum, koyulan onca yükü tartamaz olmuştu. Önümde puslu bir yol vardı. Neyle karşılaşacağımı bilmeden yürüyordum. Ama o yolun sahibini iyi biliyordum.

Düşüncelerimi dağıtan şey, telefonumun sert melodisi olmuştu. Gözlerim donuk bir ifadeyle pencerenin önünde uçuşan kuşlara sabitlenmişti. Bir türlü susmak bilmeyen telefon sanki her çalmasında sesi artıyordu. İnatla susmak bilmeyen telefon iyice huzurmu kaçırmıştı. Beni merak edip arayacak kimsem yoktu. Beni seven kimsem yoktu. Aslında benim, beni sevmeyen annemden başka kimsem yoktu. Öyleyse beni arayan kimdi. Senelerdir son aranan listesi bom boş beyaz bir sayfa olarak kalmıştı. Taki üç hafta öncesine kadar.. İşte sıradan hayatımın dönüm noktalarından biri de o zaman gerçekleşmişti. Yatağın üzerine gelişi güzel attığım telefonumu parmaklarımın arasına aldığımda arayan numaraya takıldı gözlerim.

Artık aşinası olduğum numara yutkunmama sebep olurken, boğazımda düğümlenen nefesim beni boğmaya başlamıştı. Parmaklarımın arasındaki telefonu sıkarken beyazlayan parmak uçlarım kana susamıştı. Gözümü kırpmadan baktığım Telefonun sonunda yenilgiye uğrayıp susmuştu. Bir nebzede içimi rahatlatmıştı. Çok değil, sadece bir kaç saniye sonra tekrar çalan telefon ve ekranda beliren numara ile ruhum yanmaya başlamıştı. Pes etmiyordu, ruhumu, kalbimi sokup almakta kararlıydı. Kurumuş dudaklarımı aralayıp soğuk rüzgarın girmesine müsade ettim.

YABANCI HİSWhere stories live. Discover now