kasaba

49 3 76
                                    

Güneşin kendini göstermek üzere gökyüzünü pembeye boyadığı saatlerde Jungkook, yeni uyanmanın sersemliğiyle birlikte neden bu kadar erken uyandığını anlayamasa da erkenden gözlerini açtı. Yavaş yavaş bugünün neden özel bir gün olduğunu hatırlamaya başladığında ise ani bir heyecanla fırladı yatağından. Yine de bu heyecanı da pek uzun sürmedi ki kendisi yeni hayatına adımlarını atmak üzere heyecanlanırken annesini de yalnızlığına terk edeceği aklına gelince içine bir suçluluk hissi çöktü. Halbuki bu kararı vermesinin üzerinde 1 aydan fazla zaman geçmişti ancak o hala yaptığının yanlışlığını sorgulamaya devam ediyordu.

Ne olursa olsun, içindeki çocuk heyecanını tutamayarak koşar adımlarla annesini uyandırmaya gitti. Bunu yaparken iyi kötü her türlü anısına sahiplik eden evinin merdivenlerini bile unutmamak için son kez incelemeye de dikkat ediyordu. Aşağı kata indiğinde annesinin hafif hafif kulağına çalınan horultularını duymak tavşan dişlerini ortaya çıkararak gülümsemesine sebep oldu. Jungkook, annesinin bu hallerini özleyecekti, eğer işe gitmek için her sabah evden erken ayrılan annesinin bu horultularını her gün duyabilseydi. 

Yavaşça kapıyı açtı. "Anne, uyanman gerek hadi!"

Bayan Jeon, homurdanarak kalktı yerinden. Çocuğunun her halinden belli olan neşesi onun yüzünde de buruk bir gülümseme bıraktı. "Tamam oğlum, geliyorum. Sen önce bi' yüzünü yıka." dedi. 

Aceleden yüzünü yıkamayı unuttuğunu yeni fark eden Jungkook, seke seke adımlarla lavaboya gitti. Soğuk su yüzüne vurduğunda önce hafifçe irkildi. Bu sene uzatmaya karar verdiği kahverengi kıvırcık saçları, ıslaklıkla birlikte yüzüne yapışmıştı. Saçlarının bu halini görünce aynaya çapkın bir bakış attı Jungkook. Kendini bir hayli yakışıklı buluyordu. Okuldakiler ona pek pas vermese de bu konuda yalnız olmadığını da biliyordu. Taehyung... 

Çocukluk arkadaşı, her sabah buluştuklarında ona iltifat etmeyi çok severdi. Gözünde sanki dünmüş gibi canlanan bu sevimli anılar, onu bir yandan hüzünlendirdi bir yandan ise yarın Taehyung ile tekrar buluşacak olmanın mutluluğuyla gülümseyerek mutfağa doğru yolunu aldı.

Ancak yakışıklılığının gözünü boyamasıyla ihtiyacını karşılamayı unuttuğunu fark edip geri döndü. Bir süre sonra annesinin "Nerede kaldın Jungkook?!" diye bağırmasıyla birlikte hızlı hareketlerle mutfağa girdi.

Annesinin yemekleri muhteşem kokuyordu. Her sabah ona böyle yemek yapsa ne de güzel olurdu. Karnının gurultusuna hakim olamayan Jungkook, dilini dudakları üzerinde iştahla gezindirerek masaya doğru yaklaştı. Masanın tam ortasındaki fuşya saksıda bütün ilgisizliklerine rağmen onları hala seviyormuş gibi yıllardır solmayan beyaz zambakları vardı. Kendisine benzetiyordu Jungkook bu beyaz zambakları. Çiçeklerin etrafında ise tabak tabak pankekler diziliydi. Çikolatalısından ballısına, krem peynirlisinden sadesine kadar her çeşit pankeği annesi ne ara hazırlamıştı anlayamadı Jungkook. Daha sonra bu özel günde en sevdiği yemeği yapabilmek adına önceden yapılıp bir yerlere saklandığı tahmin etti. 

"Yoongi için de yaptım oğlum, ara da kahvaltı için buraya gelsin." dedi Bayan Jeon.

Jungkook'un o daha liseye yeni başlamışken son senesinde olan Yoongi hyung'uyla ilginç bir şekilde çok yakın bir ilişkisi olmuştu. Yıllar içinde de annesinden ayrı yeni bir hayata başlarken güvenebileceği tek insan haline gelmişti. 

Telefonunu almak üzere odasına gitmesine gerek kalmaksızın zil çaldı. Yoongi hyung'u gelmişti. 

"Günaydın Jungoo. Annemleri uyandıramadım da bir iki fazladan kahvaltılığınız vardır herhalde." diyerek içeri girdi.

Jungkook, Yoongi'nin kıyafetlerine her zaman hayran kalırdı. Aslında Yoongi kıyafetleri için pek de özen göstermese de askılı, dar bir tişörtün üzerine geçirdiği sarı kırmızı, bol ve telleri üzerinden bembeyaz tenini ortaya çıkaran kazağı ve simsiyah pantolonunun altına giydiği fosforlu sarı ipleri olan botu Jungkook'un içinden "Vay be, ne de seksi kankim var..." diye geçirmesi için yeterliydi. Mutfağa yaklaştıkça nefis fırın kokusunu içine çeken Yoongi de dilini dudaklarının üzerinden geçirdi. İçeride büyük bir ziyafetin döndüğünü anlamıştı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 30, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

l'effet de les distancesWhere stories live. Discover now