17.BÖLÜM 🐺BENİ ONA GÖTÜR🐺

20.9K 1.5K 647
                                    

Keyifli okumalar kurtlarım

🐺🐺🐺

************************

17.BÖLÜM "BENİ ONA GÖTÜR"

Telaşla ayağa kalkıp içimde amansızca büyüyen korku ile hızla arka bahçeye doğru koştum. 

Ela.

Lütfen sana bir şey olmasın.

Kalbim göğsümü delercesine atıyor, bacaklarımın titremesi yüzünden koşamıyordum.

Arkamdan gelen ayak sesleri ile Milena'nın da benim gibi koştuğunu anladım. Saniyeler sonra arka bahçeye varmışken gördüğüm görüntü ile bacaklarım takatini yitirmiş ve yere düşmeme neden olmuştu.

Cesur...

Seni öldürmemem için bana büyük bir neden vermelisin. 

Ela, tek dizini yere yaslamış adamın bacakları arasına girmiş iki yana sallana sallana elindeki pembe taşı ona göstererek konuşuyordu. 

O taşı atacaktım. 

Zar zor yutkunup ağlamamak için kendini tutan gözlerimi sıkıca yumup birkaç saniye sonra açıp ayaklanarak öylece onları izlemeye başladım. 

Ela sırf bu adamı gördü diye mi çığlık atmıştı? 

Ah! O an korkudan fark etmesemde bu tamamen bir sevinç çığlığıydı.

Ne yani kendini hemen bir adamın kollarına mı atmıştı? 

Minicik bebek için düşündüklerime karşın utanıp bakışlarımı onlardan kaçırıp tekrar onlara çevirdim. 

Cesur koca ellerini Ela'nın sırtının iki tarafına koymuş ancak dokunmaktan kaçınırcasına birkaç santim uzağında tutuyor, sanki düşse hemen tutmak ister gibi bir hali vardı. 

Peki o gözlerindeki bakışa ne demeli? 

O şefkatli bakışı kimsede görmemiştim.

Başımı başka bir yana çevirip dudaklarımı yalayıp kendime gelmeye çalıştım. 

Kader.

Öylesine tuhaf bir şekilde işliyordu ki, yetişemiyordunuz.

Ellerim yumruk haline geldiğinde yumruklarımı sıkıp tekrar dudaklarımı yaladım. 

Allah'ım. Ağlamak istiyordum. O kadar korkmuştum ki, şuan istediğim tek şey oturup ağlamaktı.

Ve tek bir şey anlamıştım. 

Cesur, bu kurtlar sofrasında Ela'mı koruyabilecek tek kişiydi. 

Dakikalar sonra beni fark eden adam Ela'ya bakarken ki oluşan gülümsemesini silip yavaşça ayaklanıp bana doğru geldi.

"Efken kendine gelene kadar sizi ben koruyacağım." 

"Ben zaten onları korumak için bizzat Efken tarafından görevlendirildim Cesur." 

Milena arkamdan iğneleyici ses tonu ile konuştuğunda Cesur hiç ona bakmadan bakışlarındaki soğukluğu koruyarak bana bakarak onu cevapladı. 

"Mühürlümü korumak yalnızca benim görevimken sende kimsin?" 

Milena'dan yalnızca bir 'hah' sesi yükselirken  Cesur'un yüzünde alaylı bir sırıtış olmuş ardından ise arkasına dönerek hala elindeki taş ile uğraşan kardeşime ilerlemişti. 

O taşı kesinlikle atacaktım. 

"Gel." 

Ela ona uzatılan ele hevesle atılıp sıkıca tutarken Cesur'un göğsünün fark edilir bir oranda yükselip indiğini gördüm. 

İkisinin eline kayan gözlerim gördükleri ile artık anlamıştı. Bu adam hiçbir şekilde farklı bir duygu ile kardeşime yaklaşmıyordu, zira Ela onun eline sıkıca tutunmuşken onun parmakları açık bir şekilde titriyordu.

****

Saatler geçmiş Ela Cesur'dan iki saniye bile ayrılmak istemez gibi onun yanında oturarak başı Cesur'un omzuna yaslı bir biçimde uyuyor, Cesur ise gözlerini ondan almayarak düşünceler içinde onu izliyordu.

Ben ise başımı koltuğa yaslamış tavanı izleyerek Efken'i düşünüyordum. 

Kızgınlık denilen şey onu uzak tutacak kadar güçlü olmalıydı. 

Neden tuhaf hissediyordum. 

Ailemi alıkoymuştu. 

Beni alıkoymuştu.

Kardeşimi alıkoymuştu. 

Ve ben buna rağmen onun yanında kalıyor, onun için endişeleniyor ve en önemlisi ise onu sevmeye çalışıyordum.

Daha fazla dayanamayarak ayaklanarak camın önünde öylece durmuş dışarıyı izleyen Milena'nın yanına adımladım.

Sessiz ortamda yalnızca ayak seslerim duyulurken Milena başını omzundan itibaren çevirip bana bakmıştı.

Hafif kalın kaşları çatık bir şekilde yanına varana kadar yüzümden ayrılmamıştı.

Sonunda yanında durduğumda aynı şekilde kollarımı göğüs hizamda bağlayıp öylece camdan dışarı bakınmaya başladım.

Ancak ne kadar baksamda hiçbir şey görmüyor aklımda tek bir düşünce onu düşünüyordum. 

Yan profilimde onun bakışlarını hissederken sakince başımı çevirip bakışlarımızı birleştirdim. 

"Beni ona götür." 

Sanki saatlerdir bunu dememi bekliyormuş gibi dudağının kenarı hafifçe havalanmış, bunu durdurmak için dudaklarını ısırıp tekrar pencereye doğru dönüp keyifli ses tonuyla mırıldandı. 

"Peki." 




******************************

BÖLÜM SONU...

Arada böyle yazarım sanırım, aksi halde yazmazsam delireceğim. Ben yoruluyorum beynim yorulmuyor. 

🐺🐺🐺

MÜHÜRLÜM (Mühür Serisi 1)Where stories live. Discover now