Öyle bakma...

1.3K 97 117
                                    

Yayından kaldırdığım One Shotlarımı tekrar yayınlama kararı aldım. Tabi ki hepsini düzenlediğim gibi bunu da düzenledim.

Bu seferde böyle bir aşk denedim. Umarım severek okursunuz lütfen müzikle birlikte okuyun... ^^

Eğik yazılar geçmiş, düz olanlar şimdi ki zaman.

İyi okumalar ♥

"Dün neredeydin? Neden mesajlarıma cevap vermiyorsun artık?" diye sordu sinirli bir şekilde Minah, Jong In'in onu beklemekte olduğu masaya otururken.

"Ayrılalım." dedi Jong In yüz ifadesini hiç bozmadan.

Minah'ın duyduğu şey yüzünden gözleri dolmaya başlamıştı "Ne?" dedi. Duymuştu ama emin olmak istiyordu, Jong In ona böyle bir şey söylemiş olamazdı değil mi? Olmamalıydı.

"Üzgünüm ama artık böyle devam edebileceğimi sanmıyorum." ayağa kalkıp kızın neredeyse göz yaşları akmak üzere olan gözlerine son bir kez baktı ve "Ayrılalım." dedi ve gitti. Minah onun kapıdan çıkışını izlerken öylece kalakalmıştı bir süre daha oturduktan sonra yavaşça kalkıp yürümeye başladı. Kafeden çıkmıştı ama doğru düzgün yürüyemiyordu düşmemek için bir direğe tutundu ama dayanamıyordu bir süre sonra olduğu yere çöktü ve içinde birikmiş olan göz yaşlarına engel olmak yerine onları serbest bıraktı...

Sebebi ne? Onu bile öğrenememişti.

-

Jong In elindeki kaşığa yemek doldurup karşısındaki güzel kıza uzattı "Aaa de" Minah ise kendisine uzatılan kaşığa bakıp suratını buruşturduktan sonra "Yaa, ben bebek miyim?" diye söylendi. Jong In sevgi dolu gözlerle ona bakıp "Tabi ki sen benim biricik bebeğimsin." dedi. Onun bu lafı Minah'ın hoşuna gitmişti kıkırdadı ve ağzını açıp Jong In'in hala ona uzatmakta olduğu kaşıktaki yemeği yedi.

-

Ayrılmalarının üzerinden biraz zaman geçmiş olmasına rağmen anılar Minah'ı hiç rahat bırakmadıkları için psikolojisi alt üst olmuş bir şekilde yaşamaya çalışıyordu. Jong In'in onu orada yalnız bırakıp gitmesinden sonra ne bir mesaj atabilmişti ne de arayıp nedenini sorabilmişti. Elinin tersi ile önündeki tabağı yere hışımla itip bağırdı. "Senden nefret ediyorum Jong In!" Tabağın içindeki bütün yemek yere saçıldıktan sonra tabağın kırılması ile her yer iyice batmıştı. Tabağın az önce bulunduğu yere dirseklerini koyup, yüzünü avuçları arasına alıp bağırarak ağlamaya başladı.

"Hayatımı neden böyle berbat bir şekle sokup gittin ki sanki?"

Akşama doğru sakinleşmişti sadece yatak odasında yerde oturmuş anlamsız bir boşluğa bakıyordu ve göz yaşları yanaklarını ıslatarak yavaş yavaş süzülüp yere damlamaya devam ediyordu.

-

"Hayır dur! Hareket edersen eğer jilet seni keser." dikkatle Jong In'in yüzünü traş etmeye çalışırken Jong In yaramaz bir çocuk gibi hiç yerinde durmuyordu, parmağını yüzüne götürdü ve yüzüne Minah'ın sürdüğü traş köpüğünden parmaklayıp karşısında onu dikkatle traş eden kızın burnuna sürdü.

Minah'ın sabrı taşmıştı ve "Yah! yerinde dur!" diye bağırdı ama Jong In o haldeyken çoktan koşmaya başlamıştı bile. Minah ise onu kovalamaya başladı, yatak odasına geldiklerinde Jong In yastıklardan birini alıp onu yakalamasın diye Minah'a attı ama bu hareketi kızı yıldırmamıştı, eline bir tane yastık geçirip Jong In'i kovalamaya devam etti. İkisi de kahkahalarla gülüyor ve boğuşmaya devam ediyordu en sonunda Jong In yorgun düştü ve kendini yatağa attı Minah bunu fırsat bilip elindeki yastıkla var gücü ile Jong In'e vuruyordu ama bir süre sonra o da yorgun düştü ve yüzü Jong In'in yüzüne yakın gelecek şekilde yatağa uzandı. Jong In ise yanında nefes nefese kalmış kıza döndü ve güzel dişlerini gösterip gülümseyerek, kızın güzel ve onun avuçlarına göre küçük olan yüzünü iki eli arasına aldı. Kızın karşı koymasına izin bile vermeden onu tutku ile öpmeye başladı. Jong In'in yüzündeki köpük Minah'ın yüzüne de bulaşmıştı.

Love is... || Kai | ONE SHOT ✓Where stories live. Discover now