Sadece Biz - 4 -

65 9 1
                                    

Tam bir haftadır Amerika'dayım. Hala kendime bir arkadaş bulamadım. Okula başlayalı bir kaç hafta oluyordu. Ve bingo! Beni o gün kurtaran ve arabasıyla otele bırakan çocukla yani Pete ile aynı okuldayım.

Sabah alarmın iğrenç sesiyle uyandım. Kalktım elimi yüzümü yıkadım ve dolabın karşısına geçtim. Okulumuz özel bir lise olduğu için forması yoktu. Bende siyah bir dar kot pantolon ve bir sweatshirt giydim. Dışarıda yağmur yağıyordu. Okulun otele çok uzak olmamasına şükrettim. Otelde ki çalışanlara bir taksi çağırmalarını rica ettim ve beklemeye başladım bu yağmurda yürüyerek gidemezdim. Taksinin geldiğini söylediler ve bende dışarı çıktım. Okulun adresini verdim ve kulaklıklarımı taktım.

I may cry, ruining my make-up

Ağlayabilirim, makyajımı mahvediyorum

Wash away all things you've taken

Alıp gittiğin her şeyi yıkarım

I don't care ıf ı don't look pretty

Güzel görünmüyorsam umursamam

Big gırls cry when their hearts are breaking

Güçlü kızlar kalpleri kırıldığında ağlar

Big gırls cry when their hearts are breaking

Güçlü kızlar kalpleri kırıldığında ağlar

Big gırls cry when their hearts are breaking

Güçlü kızlar kalpleri kırıldığında ağlar

Sia. Bu kadının sesine aşığım. Şarkı desen beni anlatıyor. Her şeye çabucak ağlayan bir kız değilim ama bir şeye üzülürsem gerçekten çok kötü olurum. Çok çabuk da sinirlenmem ama sinirlendiğim zaman tam sinirlenirim. Her zaman sevdiğim insanların kalbini kırmamak için onları üzmemeye çalıştım. Ama onlar benim iyi niyetimi her zaman kötü olarak kullandılar. Ben onlara iyi davrandıkça onlar bana kötü davrandılar. Ben hep sakin davranan taraf oldum. Ama artık kendimi ezdirmeyeceğim.

★★★

Okulun önüne geldiğimizi farkettiğimde taksiciye parayı verdim ve indim. Bu lise kendisini oldukça belli ediyordu. Kocamandı eminim ki içi de dışı kadar gösterişlidir. Zaman kaybetmeden okuldan içeriye girdim ve müdürün odasını aramaya başladım. Amerika'da ki özel bir Türk lisesiydi burası. Bir kıza müdürün odasını sordum ve bozuk bir Türkçe aksanıyla yolu tarif etti. Müdürün odasını buldum ve kapıyı çalıp içeri girdim.
"Merhaba sen Alina olmalısın. Ben bu okulun müdürü Ahmet Vural. Geç otur."
"Merhaba. Ben sınıfımı öğrenmek için gelmiştim."
"Bu ders programın ve sınıfın 11-F birazdan zil çalacak sınıfına gidebilirsin." dedi ve elime bir kaç tane kağıt tutuşturdu. Teşekkür ederek odadan çıktım ve sınıfımı aramaya başladım. Koridorun sonunda ki son sınıf. Zil çoktan çalmıştı. Kapıyı çaldım ve içeri girdim. Öğretmen ders anlatıyordu. Bütün herkes bana bakmaya başladı.
"Ah merhaba canım sen Alina olmalısın?"
"Evet ben Alina."
"Bize biraz kendinden bahseder misin Alinacığım." Alinacıklar yesin seni bi da ağzını yaya yaya konuşuyor.
"Adımı zaten biliyorsunuz. Türkiyeden geliyorum."
"Peki canım boş bir yere oturabilirsin." Sınıfa bir göz gezdirdim ve tek boş yer Pete'nin yanıydı. Ne Pete mi! Pete'yle aynı sınıfta mıydım!?
★★★

Okuduğunuz için teşekkür ederim en kısa zamanda yeni bölüm gelicek.

Sadece BizWhere stories live. Discover now