17| Bir damla kan, binbir endişe.

Start from the beginning
                                    

"Patlamadan ne kadar uzaktaydınız?" Diye soran doktor önündeki yaralı adamın kendisine cevap veremeyeceğinden emin olunca açık kapıdan kendisine bakan gençlere kısa bir bakış attı.

Korumalardan oluşan grubun lideri ufak bir düşünce süresinden sonra, "İki, belki de üç furlong uzaktaydık. "Diye cevap verdiğinde gri saçlarını sakince geriye çeken hekim aynı renkteki sakallarını karıştırdı.

(Furlong 201 metre uzunluğa eş olan bir uzaklık birimidir. Bir milin 8'de birine denk gelmektedir. İmparatorluk birimleri sisteminde 1825'te tanımlanması yapılmıştır ve neredeyse 100 yıla yakın bir süre bu birimler sistemi amerika ve ingiltere'de kullanılmıştır.)

Dikkatini yeniden Yibo'nun kanaması duran kulağına çevirdiğinde onun yanında soluksuz bir şekilde yaptıklarına bakan Kont merak içinde sormuştu.

"Bu mesafeden kulağının kanaması normal mi?"

Yaşlı hekimin duruşu bozulmasa da, Kont'un sorusuyla bakışları yukarı çevrilmişti. Ne düşündüğünü anlamak zordu ve o an kendine zorlukla mukayyet olan kont haklı olarak onu anlayamıyordu.

"Ben bilmem." Diye cevapladı hekim onu. Aksanındaki tuhaflık Zhan'ın bildiği üzere adamın İskandinav ülkelerinden birinden oluşu yüzündendi. Düzeltmeye uğraşmadığı bu garip aksanla devam ettiğin Zhan  nefesini seslice dışarı vermişti.
"Ömrümde hiç patlama görmedim. "

Zhan kaşlarını çatarak ona baktığında adam çantasından çıkardığı şırınga kutusunu açmaya koyulmuştu. Merakla ve korkuyla çalkalanan yüzünde arada bir durgunluk hakim oluyor, sonra yeniden onu seyreden Zhan'a bakarken adamın elleri titriyordu.

"Hastaneye çağırılmadınız mı hekim Isolf?"

Kont bir şekilde bu garip tavırların ardındaki nedeni öğrenmek için sorduğunda garip ifadeli adam gülümsemişti. "Ben evimde hasta bakarım. Kıyamet kopsa da gitmem o delilerin olduğu yere."

Zhan hemen kapının önünde duran  Zhuocheng'e bakarak ondan doktora dair olumlu bir işaret bekledi.

Hekim Magnor Isolf norveçliydi ve ülkeye geldiğinden beri türlü hastanelerde çalışmıştı. Ama son bir yıldır da evinden hasta bakan bakmaktaydı ve genelde kimseyle ahbaplık yapmayan birisiydi.

Zhuocheng ona ulaşmaya çalıştığı sırada nasıl birisi olduğunu araştırsa da, kısıtlı zamanda elde ettiği tek bilgi yaşadığı apartmanının giriş katında oturan kadına aitti.

Kadın, Zhuocheng'e üst kat komşusu olan hekim hakkında genel olarak olumlu şeyler söylese de konuşmasının sonuna eklediği sözler yüzünden zhuocheng tereddüte düşmüştü ve buna rağmen mecburen doktoru alıp Zhan'a getirmişti.

Onu tereddüde düşüren cümleler doktor Isolf'un ruh bilimi adına bazı terapi yöntemleri üzerinde çalışması ve bu çalışmaları yüzünden çalıştığı hastaneden kovulmasıydı. Zhoucheng bilmiyordu. Yaşadıkları çağda kimse ruh bilimine merak duymaz ve onun gibi hiçbir şey bilmezdi.

Kim, niçin deliler ile uğraşırdı ki?

Zhuocheng kendisine bunları sorsa bile yolundan geri dönmeden, yüksek bir para teklif ederek evinden alıp getirdiği bu hekimin Kont'da şüphe uyandırmasını anlayabiliyordu. Ancak içinde bulundukları vaziyet gereği katlanmaları gereken bazı şeyler vardı ve buna, Magnor Isolf'un rahatsızlık veren bakışları ve garip aksanıyla dile getirdiği cümleler de dahildi.

Hekim kendisini izleyen herkese sırayla bakarken, "Kulaklarından hastalanan birkaç kişi daha gördüm yolda. Ama o kişiler patlama yüzünden başka ciddi yaralara da sahipti." Diye konuştu ve ağrı kesici enjekte etmek için çantasından bir cam şişe çıkardı. "Görüyorum ki lordunuzun herhangi bir yarası yok. "

Lord, don't move that, [Yizhan]Where stories live. Discover now