15.BÖLÜM "SARMAŞIK"

312 57 37
                                    


Merhaba öncelikle.

Sınır koymacağım çünkü zorlamayla olmuyor onu fark ettim. En azından sadece okuduğunuzu belli edin lütfen.

🥃🥃🥃🥃🥃🌹🌹🌹🥃🥃🥃🥃🥃

BÖLÜM SÖZÜ: SUSKUNLUĞUN EN ÇARESİZ HALİNİ TAŞIYORDUM BENLİĞİMDE. İŞTE O SUSKUNLUĞUM KİMSESİZDİ...

Siyahın tonları vardı, ama günah hangi tonu karşılıyordu emin değildim.
Can almanın günahı, hırsızlığın günahı.
Binlerce olan günah çeşitleri, tek fark var hepsinin sonu cehennem. Masum olmadığına inandığım her insan, cehennemin derin kuyularında yanmaya mahkum bırakılacaktı. Ben Eva Kumru Soykan, asla masum değildim. Katildim, geçmişimin, geleceğimin en önemlisi de sayısını hatırlamadığım insanların katiliydim. Sahi en son kaç olmuştu. 104'ten sonrasını hatırlamıyordum.
  Her şeyden önce günahkardım ben ama benden daha günahlar birini sorsalar ilk okul sıralarında ki çocuklar gibi ısrarla parmağımı kaldırıp Cesur'u gösterirdim.

Katil olmayı, cehennem de benim kadar yanmayı iliklerine kadar hak ediyordu.
Hak etmemesini istemiştim, içten içe masum olmasını, benimle o cehennem de yanmamasını istemiştim... Ama karşımda duran görüntü, zihnimi dolduran düşünceleri reddeder nitelikteydi. Bir adım geri gittim, yerin yedi kat dibine battığımı hissettim. Bu duygu bana cehennem yanıklarımı hissettirdi. Yutkundum, gözümden bir dam yaş firar etti, karşı gelemedim ya da savaşmaya çalışmadım. Yenileceğimi biliyordum, harabeye döneceğimi en önemlisi de ruhsuz birine döneceğimi biliyordum.

Cesur önce elinde ki kadehi masaya bıraktı, ardından kendinden emin adımlarla yanıma geldi. Gelmesini istemiyordum. Kanlı elleriyle bana dokunmasını istemiyorum. Yutkunup bir adım daha geri gittim. Önümde kanlı vahşet vardı, bunları istemiyordum. Ben artık  kan, ölüm istemiyordum. Adımları hızlandı önce ardından nefes alışverişleri. Neden böyleydi diye sorguladım, neden bu kadar kötüydü. Bir satranç oyununda şah mat yapacak kadar akıllıdıydı. Sorguladım kendimi, nasıl onu tanıyamadım diye?

Önce kapı ile olan mesefeme baktım, uzaktım haddinden fazla, ondan kaçamayacak kadar uzaktım kapıya. Sonra sağ tarafa baktım, mesafe daha kısaydı, yönümü o tarafa çevirdim. Adımlarımı kontrol altın da tutamıyordum. Bundan nefret ettim, hızlı koşmamın etkisiyle lanet ettiğim topuklu yüzünden ayağım burkulmuştu.

"Lanet olsun Eva koş, geliyor."

Dönüp arkama baktım. Aramızda ki mesafe iyice azalmıştı, ağrıya aldanmadan topuklu ayakkabıları gerimde bırakıp kapıya ulaştım. Nereye gidiyordum bir fikrim yoktu... Ama buradan kurtulmam gerekiyordu. Akıl sağlığıma zarardı Cesur. Arkamda bir vahşet vardı ve tek sorumlusu beni takip eden adamdı.

Nefes alışverişlerim düzensiz, adımlarım sarsak, görüşüm allak bullaktı saçmalamıştım buraya gelmek benim en büyük saçmalıklarım arasında yer alıyordu. Buraya en başından itibaren gelmemem gerekiyordu. Kapısını açtığım odaya girdim ya da ben oda sanıyordum. Upuzun bir koridor vardı karşımda ayağımın acısını umursamadan koştum nereye gittiğimin önemi yoktu. Sadece buradan kurtulmam gerekiyordu. Önüme çıkan merdivenlerden aşağı indim. Yukarısı ne kadar aydınlık ise şu an burası da o kadar karanlıktı. Aynı Cesur gibiydi. Lanet ettim neden buradayım ben? Tek temennim arkamdan gelmiyor olmasıydı yoksa buradan asla çıkmışım olamazdı.

Düşmemeye özen gösterdiğim merdivenlerden aşağı indim, biraz daha aydınlık geceye hakim olmuştu. Bu geceden iliklerime kadar nefret etmiştim. Hislerimin bu denli kuvvetli olması canımı sıkmıştı. Ben yürüdükçe yukarıda sönük olan lambalar yanmaya başlamıştı. Umursamadım tek temennim buradan defolup gitmekti. Merdivenler son buldu, büyük siyah demir kapı karşılamıştı beni. Bugün çok fazla aksilik olmuştu birine daha tahammülüm yoktu. Kapıyı sertçe ittim, açılan kapıdan bedenimin süzülmesine izin verdim. Aydınlık bir oda beni karşılamıştı. Yutkunup geriye çekildim, yağmurdan kaçarken doluya değil ama  fırtınaya tutulmuştum.

GÖLGE "KARANLIK ZİHİNLER" (+18)Where stories live. Discover now