"geç olmadan"

88 15 12
                                    

Daha yorum yapın yazmayacağım isteyen yapsın akdkskjd
Kafa dağıtmak için şimdilik bu kurguya devam edeceğim

İyi okumalar ✨

Şarkı : Attack on titan - So its es immer

4. Bölüm : "geç olmadan"

                                ~✿~

Kütüphane kapanana kadar test çözmüştüm ve sonuç olarak baya yorulmuştum.

Derslerim ne iyi ne kötüydü, biraz daha çabalarsam istediğim bölümü bu sefer tutturabilirdim.

Astronomi ve Uzay bilimleri bölümünü istiyordum. Hayatım boyunca ilgi duyduğum tek meslek astronomluktu. Yıldızları gözlemlemek, yeni galaksiler keşfetmek istiyordum.

Şansıma üst komşumuzun terasında çok iyi bir teleskop vardı. İzin verdiği geceler çıkar gökyüzünü incelerdim. Bugün de izin alabilmiştim.

Evde birkaç birşey atıştırıp, telefonumu karıştırırken güneş çoktan batmıştı.

Evin sahibi Şeyma Abla'ya geleceğimi haber veren mesajı attıktan sonra çıkıp kapıyı kitledim ve ayaklarıma terliklerimi geçirdim.

Geldiğimde elime çay ve bisküvi tutuşturdu hemen. Teşekkür edip terasa çıktım.

Kenarlarda boydan boya dizili olan saksılardaki bitkileri tek tek inceledim tekrar. Kenardaki renkli klimi altıma serdim ve oturdum. Bir yandan çayımı yudumlarken bir yandan da sevgi ne demek hala onu düşünüyordum.

Kerem kendi içimden gelen sözlerle cevap vermemi söylemişti. İnternette tanımı araştırırken düşündüğüm tek şey arkadaşlarımın gitmelerinden korkmamdı.

Belki de bunu söylemeliydim?

Kafamda binbir çeşit düşünce dolanırken ayağa kalktım ve sol gözümü kırpıp yıldızlara bakmaya başladım.

Her zamanki gibi çok güzellerdi. Özgürlerdi. En azından dertleri yoktu.

Kilime boylu boyunca uzanıp bu sefer çıplak gözle gökyüzünü inceledim.

Keşke ben de kendi halinde parıldayan bir yıldız olsaydım.

                               ~✿~

Sabah olduğunda yine sevgi ne demek açıklamak için dilenci teyzenin karşısındaydım.

"Şey ben arkadaşlarım gittiği gün korkmuştum. Yani şey... Kaybetmekten. Yani ee bu sevgi olmalı değil mi?"

Pek hayalimdeki gibi düzgünce açıklayamamıştım ama olsundu.

Kendi kendine gülmeye başladı.

"Dünden daha iyiydi."

Anlamsız bir şekilde gülümsedim ama aklıma takılan şeyler vardı.

"Dün verdiğim cevap daha düzgün olmasına rağmen neden bugünkü iki kelimeyi bir araya getirmeden yaptığım açıklamayı daha çok beğendiniz?" diye sordum.

"Çünkü bugün konuşan sendin."

Kerem haklıymış diye geçirdim içimden.

"Yarın yine gel." dedi önündeki peçeteleri düzeltirken. Peçete sattığını yeni farkediyordum.

"Olmadı mı yine?"

Cevap vermedi, gülümsedi ve yine göz kenarları kırıştı.

"Peki yarın görüşürüz." diyerek veda ettikten sonra durağa doğru yürüdüm.

Kerem yine ordaydı. Telefonda biriyle konuşuyordu. Hala beni farketmemişken her zamanki gibi yanına oturdum.

"Tamam, alırım merak etme. Hadi görüşürüz." dedi ve telefonu kapattıktan sonra beni farketti.

"Günaydın."

"Günaydın." dedi o da.

Yine direk söze daldım umursamadan.

"Dediğini yaptım ama yarın yine gelmemi söyledi."

Hafifçe gülümsedi.

"Ama önceki günden daha iyi olduğunu söylemiştir değil mi?"

"Evet öyle dedi."

"Sen de mi önce İnternete bakmıştın?" diye sordum kafamı yana eğerek.

"Hayır ben senin kadar salak değildim."

Kaşlarımı çatıp arkama yaslandım.

"Hazır cevabı kabul etmeyeceğini kim olsa anlar yani."

"Hıı." dedim çantamın kulpuyla oynarken.

Ne için onun da teyzeden ödev aldığını, neden onun da benim gibi bu kelimeyi uzun zaman tanımlayamadığını merak ediyordum.

Bir an deli cesaretiyle elimi uzattım.

"Düzgünce tanışsak olmaz mı? Konuşacak birine ihtiyacım var."

"Anlattığına göre çok da iyi biri değilsin?" dedi tek kaşını kaldırırken.

Yüzüm düştü.

"Pek de dürüstmüşsün. Basbaya rahatlamak, konuşup kafa dağıtmak için seni kullanabilir miyim diyorsun."

Kullanmak.

Bilmiyordu ki bu beni tanımlayan kelimelerden birisiydi.

Kurtulmak istediğim üstüme yapışan kara bir leke...

Havada olan elimi indirip tekrar arkama yaslandım.

77 otobüsü gelince Kerem de ayağa kalktı.

"O kelimeyi en iyi şekilde tanımlaman için deneyimlemen gerekir. O da bunu bekliyor." dedi elini kabanının cebine atarken.

"Sen deneyimledin o zaman yanlış mıyım?"

"Evet." dedi iç çekip. "Ama geç kaldım."

Ne?

Dediğinden birşey anlamamıştım.

"Sen benim gibi olma, o kelimenin anlamını bul, geç olmadan."

Geç olmadan?

"Şu kütüphane nerde?"

"Ney?" diye sordum.

"Yarın gideceğim de."

"Neden?"

Ben de niye soruyorsam.

"Tanışmayacak mıydık?"

Dediğiyle ben 32 diş gülümserken o bir tepki vermeden otobüse bindi.

Yarını merakla bekliyor olacaktım.

                               ~✿~

Nasıl buldunuz?

Bakalım ne olacak, Allah a emanet olun sizi seviyore

rose stationOnde histórias criam vida. Descubra agora