Bölüm 10 'Hayal Kırıklığı'

47.1K 2.7K 507
                                    

Hey! Ne bu acele, önce şu minicik yıldızı aydınlat 🖤

Gecenin koynunda uyuyan yırtıcı bir canavar vardı ve ben bu canavarı yavaş yavaş uyandırdığımın farkında değildim.

Her şeyi idrak ettiğim zaman gök kubbe ikiye ayrılacaktı.

Kıyamet kopacak ve üzerimize kara bulutlar toplanacaktı.

Aşığı olduğum adam, benimle yıldız saymak istemişti...

Aşığı olduğum adam, intihar eden her bir yıldızı yaşatmak istemişti.

"Ya sıkılırsan, yarıda bırakıp gidersen?"

Zira yıldız saymak göründüğü kadar kolay değildi.
Ölen her bir ruhu jiletle hafızana kazımak zor zanaattı.

"Baş koyduğum bir işi bitirmeden gitmek lügatıma ters."

Serseri serbest stiline gülümsemeden edemedim. Görünüşü oldukça sersericeydi fakat hareketleri onun serseri olmayacak kadar olgun bir insan olduğunun en büyük ispatıydı.

Baş koyduğum bir iş.
Bu adam ne ima ediyor bize Beria.

Ellerim kendiliğinden boynuma astığı ay kolyesine gittiğinde onun da bakışları boynuma düşmüş fakat çok oyalanmadan tekrar gözlerime bakmıştı.

Bu sefer farklı bir soru yöneltmiştim zira bunu duymaya ihtiyacım vardı.

"Ay her gece yıldızları sayan kadını gizlice öper mi gerçekten?"

Meftunu olduğum lacivert gözleri parlemente kaydığında, derince yutkundu. Bunu oynayan adem elmasından anlamıştım.

"Öper ama sadece karanlıkta..." Kısa bir an duraksadı ve devam etti. "Zira yıldızlar, aydan her zaman kaçar."

Güneş açığa çıktığında yıldızların ortadan kaybolmasına vurgu yapıyordu.

Konuşma ihtiyacıyla dolup taşıtığımda dudaklarımın arasından sözcükler, denizin dalgası gibi köpürdü.

"Yıldızların kaçmasını sağlayan ay ise peki... Ayın görüntüsü yıldızları korkutuyorsa?"

Dudakları hafifçe yana doğru kıvrıldı ve baş parmağı ile kıvrılan yeri kaşıdı.
Mavi gözlerim, günaha teşvik eden dudaklarına kayarken o konuşmuştu.

"Korkularının üzerine gitsin, ay ona ışığını yansıtıp, kollarının arasına er ya da geç alır."

Hiç düşünmeden dikenli bir yolda yürümeye başlamıştım.
Gerçi ben onu gördüğüm ilk andan beri o yolda ilerliyordum fakat acısı çok fazlaydı. Ayağıma batan her diken parçası, tinimi boğuyordu.

"Yıldızlar..." Birkaç saniye susstum ve ona küçük bir adım yaklaştım, bu hareketim bakışlarını kaçırmasına sebep olmuştu. Oysa korkularının üzerine gitsin diyen oydu.
"Işığı gördüğü zaman kaybolurlar."

Başını yere eğip, muhtemelen her söylediği söze hazır bir cevap vermeme sessizce güldü.
Bu hareketi benimde yüzümde küçük bir tebessümün oluşmasını sağlamıştı.

"O zaman vazgeçsin. Kendinden geçeceğine aydan vazgeçsin. Ona zarar veren hiçbir şeyi etrafında tutmasın."

Bana zarar vereceksin Cihangir ama senden geçemiyorum.
Bize kan kusmak müstehak Beria...

Fabrikatörün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin