"İşin içine öfkeni karıştırıyorsun." dedi Chris dişlerinin arasından. "Ve sen de biliyorsun ki sen işin içine öfkeni soktuğunda mantığın devre dışı kalıyor."

Lina sinirli bir nida fırlatarak adamın bacaklarının arasına bir tekme geçirip kolundan kurtuldu ve tuttuğu kolu çevirip adamın önünde dizlerinin üstüne çökmesine neden oldu.

"Öfkemi mi karıştırıyorum? Benim her zaman öfkemi işin içine kattığımı senden başka kimse daha iyi bilemez. Ben sadece diyorum ki bu insanlar bizim yüzümüzden bu işin içine girdiler. Jones benimle bir alakaları olmasını geçtim sırf canı istedi diye bile onları öldürebilecekken sence de etraftaki güvenlik çemberinin bir önemi kalıyor mu?"

"Onlar zaten işin içindelerdi Rose! Biz olmasak da bir yerde yolları Martin Jones'a yine çıkacaktı. Bizim meselelerimiz kişisel olabilir ama onlarınki değil. Kendine gel sen de ve bunları düşünmeyi bırak. Senin yüzünden kimse ölmeyecek!"

Chris kızın elinden kurtulmaya çalışsa da Lina henüz onu bırakmış değildi ve Chris yarasının hala iyileşmemiş olmasından dolayı kızı çok fazla zorlamak da istemiyordu.

"Öyle mi?" diye sordu Lina öfkeyle. "Peki ya Esra Kuzgun? Serin ve Uraz Harzemşah'ın bir bebeği daha olacak ve Esra sence de hiçbir şey yapmadan mı duracak? Esra'nın daha biz küçükken bize anlattığı o tüm nefret dolu hikayeleri sen unutmuş olabilirsin ama ben unutmadım! Hiçbir detayını! İstersen sana da hatırlatayım-"

Chris öfkeli bir nefes verip kızı sertçe geriye doğru ittirdi ve yere düşmesine neden oldu.

"Hani öfkemizi işin içine karıştırmıyorduk? Oysa sen şu an fazlasıyla öfkeli duruyorsun." diye sordu Lina alayla. Sırt üstü yerde yatıyordu ve Chris'in öfkeyle solumasını izliyordu. Kafasını iki yana salladı. "Ben bu günahı taşımayacağım Chris. Günahkâr biri olabilirim ama bu benim için bile çok fazla."

Uraz Harzemşah yerinde öylece kalakalmıştı. Dün yaşadığı tüm o sevinç, mutluluk yerini korkunç bir endişeye bırakmıştı. Lina doğru söylüyordu Esra asla bu işin peşini bırakmazdı.

"Ne yapalım Roselyn? Biz olsak da olmasak da bütün bunların yaşanma ihtimali var zaten. Söyle bana ne yapalım?"

Lina yerinde doğruldu ve oturur pozisyona geçti. Yüzünde kendinden emin bir ifade vardı.

"Kaçalım. Buradan uzakta olan herhangi bir yere."

"Sonra?" diye sordu Chris aynı onun gibi alayla. "Diyelim ki Lucas da bunu kabul edecek ve biz kaçacağız peki sonra? Geri kalanlar ne olacak? İkisi de sağ çıkamaz. İkisini de sağ bırakmazlar! Peki sen bunun günahını taşıyabilir misin?"

Uraz, bahsedilen o malum iki kişinin kim olduğunu anlamamıştı ama anlaşılan onlar için önemli kişilerdi.

"Ayrıca senin kaçalım derken neyden bahsettiğini anlamayacak kadar aptal değilim." derken elini kıza uzatmıştı ayağa kalkması için. "O parmağını kırmam pahasına da olsa o yüzüğü senden alırım Roselyn, beni sinirlendirme. Sen daha kendini öldürmeyi düşünmeden gelir ben senin kafana sıkarım. Şimdi o sikik düşüncelerini çıkar aklından. Madem bizim yüzümüzden bir şeyler olacak diyorsun o zaman korkaklık yapıp kaçmak yerine kal ve savaş."

Uraz sadece yerinde donmuştu. Gözlerini kırpamiyor, elini hareket ettiremiyor, dizlerini hissetmiyordu. Yüzük de bu cümlelerin içinde ne anlama geliyordu onu da anlamamıştı ama intihar? Uraz Harzemşah hiç olmadığı kadar kötü hissediyordu. Yutkunmayı deneyip boğazındaki bu hissin geçmesi için çabaladı.

"Sarmaşığı büyütürken bu sözlerinin hepsini sana hatırlatacağım." derken sol kolundaki dövmeyi işaret etmişti kız.

Uraz kızının sesini duyduğunda olduğu yere çökmemeyi başarabilmişti. Derin bir nefes alıp son kez onlara baktı. Kızın bahsettiği sarmaşık kolundaki dövmeydi. Sol elinin işaret parmağındaki yüzüğün içinden filizlenip bileğinin içinden tüm kolunu sarıyormuş gibi görünen sarmaşık kızın omuzunun üstüne yakın bir yerde durmuştu. Anlaşılan sarmaşık bir şeyden dolayı büyüyordu ama bu da Uraz'ın anlam veremediği, aklında soru işareti olarak kalan başka bir şeydi.

NapervaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin