Mardin'e Tutsak 6

En başından başla
                                    

"Şey ben Zerya..."

Bakışlarını ona bakan aile fertlerinde dolaștırıp kafasını eğdi ve sessizce "Hoş buldum."

Herkesin onları dinlediğinin farkındaydı. Elleri ile eteği ile oynuyordu. Böyle bir duruma nasıl düştüğünü ne yapması gerektiğini hiç bilmiyordu. Büyük bir nefes alıp "Ben Mirşahlardanım. Bekir Mirşah'ın kızıyım efendim" dedi.

Bahoz ağa memnun bir şekilde kafasını salladı.

Azad ise sadece babasına bakıyordu. Her şeyden bu kadar habersiz oluşu sinirlerini bozuyordu.

"Havin Bekir Mirşahın oğlu Mirhan Mirşah ile kaçtı!" bakışlarını Pervin Hanıma çevirip hüküm belirten bir tınıyla "Ben de Havin'in yerine Zerya'yı aldım, yani berdel." kuruyan dudaklarını ıslatıp "Bugün dini nikahımız kıyıldı. En kısa zamanda resmi nikah ve düğün. O artık bir Mirşah değil Saruhan."

Havin'in annesi duydukları ile küçük bir çığlık atıp hıçkırarak ağlamaya başladı. Kızı nasıl böyle bir şey yapardı. Yaptığı tüm planlar ters tepmişti. Azad'ın bu kadar akıllı olmasından nefret ediyordu. Üstünde yaptığı planın yenilgiye uğramamanın hazimeti vardı. Azad'a bakıp sahte göz yaşları için de" Havin yapmaz" diye bağırdı.

Azad dişlerini sıkıp "yaptı" diye bağırdı. "Bizi hiç düşünmeden" diye ekledi. Ona göre anası neydiki kızı olsun durumu vardı.

Zerya duyduklarının için de ben de yerine Zerya'yı aldım cümlesin de kalmıştı. Onun ağzından çıkan her kelimede kendisini değersiz görüyor ve özlüyordu. Haklıydı adam gerçekten onu bir mal gibi hiç düşünmeden almıştı. Sırf bu yüzden ömrü boyunca ondan nefret edecekti.

Mehmet Saruhan'ın " bunu bize şimdimi söylüyorsun" diyen sesi terasta duyuldu.

"Bilseydin Mehmet bey bilseydin! Haberin olmalıydı. Benim mi gelip söylemem gerekiyordu. Bak dedem ben söylemeden öğrenmiş. Sende öğrenseydin." diye resmen kükredi Azad. Bakışları karısını bulduğunda onu daha fazla korkutmak istemediği için ses tonunu düşürüp "Kaç saattir kızım nerede diye hiç düşündün mü?"

Mehmet bey sinirle " seninle beraber biliyordum. Abisinin yanın da güven de diye düşündüm. Böyle bir şeyi nerden tahmin edebilirdim."

"Bilecektiniz ben Havin'in kaçtığını farkede biliyorsam. Siz de kızınızın konakta olmadığını bilecektiniz." bu adama karşı bitmeyen bir öfkesi vardı. Ona göre babalık sıfatına asla layık biri değildi.

"Neyse Mehmet bey, olan oldu şimdi sizinle bu konuyu tartışmak istemiyorum." sesi ve hitap şekli mesafeliydi.

Pervin hanım ağlayarak sahte göz yaşlarını döküyor ve mağduru oynuyordu "kızım şimdi nasıl. Ona bir şey yapmadınız değil mi?"

Azad duydukları ile sabır dileyip "Kızın iyi şimdi sevdiği adamın kolların da mutlu mesut uyuyordur" deyip sinirle soludu.

Ailesi olsa bile sinirlerini bozuyorlardı.

"Yaptığın yanlış değil mi Azad! Aşiretin toplanıp karar vermesi gerekmiyormuydu. Niye tek başına karar verdin. Belki başka bir çıkar yolu vardı."

Azad babasının söylediklerini kafasını olumsuz anlamda sallayarak " Mehmet bey bakıyorum aşiret kararlarına merak sarmışsınız , ikimizde çıkacak kararları biliyoruz. Ya ölüm ya da berdel!" ellerini beline koyup "Ben berdel kararını verdim. Unutmayın ağa benimse hüküm benim! Mirhan Mirşah kız kardeşimle kaçarken benim şerefimi onurumu düşünmedi. Ben de ona gereken cevabı kız kardeşini hiç düşünmeden alarak verdim."

Mardin'e Tutsak. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin