#2 Everything Has Changed

Start from the beginning
                                    

Anneme uzaylıymış gibi bakıyordum. Aklımdaki sorular uçmuştu ve şu an farklı sorulara cevap arıyordum.

-Jim kimdi?

Büyük ihtimalle içerideki adam. Kim olduğunu bilmiyordum fakat Jim olmak için fazla bir 'Jim' gibi duruyordu. Evet saçmaydı, ama öyle gibiydi işte.

-Ne tür sorumluluklarım vardı?

Kedi gezdiricisi falan olmalıydım. Büyük ihtimalle klonlanıp bir video oyununa gönderilmiştim ve asıl Harry, Niall'la birlikte bu oyunu oynuyordu. Şu an içinde bulunduğum durumun en mantıklı açıklamasının bile bu olabileceğini düşününce ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

-Çocuklar kimdi?

Belki de kedilerime çocuklar diyordum ve o nazik bedenleri üşümesin diye Chanel'ın olmayan bir kedi mağazasına alışverişe gidecektik(?)

-Gemma benim kedilerimi neden sakinleştiriyordu? 

Bu soruya mart ayını dahil etmek istemiyordum ve sorularımın çok saçma olduğunun farkındaydım. Tamam, bir bok çukurunda debeleniyordum fakat o kadar dipte olamazdım. 

Bu yüzden tüm sorularımı anneme sormaya karar verdim. 

"Saçma olacağını biliyorum fakat gerçekten cevaplara ihtiyacım var. Jim kim anne? Robin nerede? Mutlu olduğunuzu sanıyordum! Ah ayrıca kedi gezdiricisi miyim? Sorumluluklarım kediler mi? Grubuma ne oldu? Uçakta olmalıydım, ve çoktan ilk konseri kaçırdım anne! Ayrıca çocuklar kim? Gemma nerede? Tanrım, gerçekten ilk konseri kaçırdım! Telefonum nere-"

Annem bir elini omzuma koydu. Ne kadar süredir nefessiz konuştuğumu bilmiyordum fakat yüzümün kızardığına emindim. Gözlerim yanıyordu. Cevapları almadan ağlamayacağıma söz verdim. 

"Harry iyi misin?" 

İyi değildim. İyilik kavramından oldukça uzaktaydım ve kötü düşünceler tarafından boğuluyordum. Bilmek istediğim cevaplar vardı ve sorularımın cevapları olduğunu umut ediyordum.

"Anne lütfen bana sadece cevap ver. Yalvarıyorum." 

Sesim giderek inceliyordu. Ne kadar süre daha gözyaşlarımı tutabileceğimi bilmiyordum. Gerçekten kötüydüm ve biraz olsun iyi şeyler bilmek istiyordum. 

Şu anki durumumda bir şeyler bilmek bile yeterdi.

Annem gözünde şaşkınlık ve korkuyla bir nefes aldı. 

"Jim benim dört yıllık eşim, Harry. Babanla ayrılmamızın üstünden uzun zaman geçtiğini biliyorsun. Sorun olmayacağını söylemiştin ve biz de evlenmiştik. Sağdıcım olmuştun Harry, nasıl unutursun?" 

Ağzım aralanınca şaşkınlık içerisinde bir nefes almaya çalıştım fakat tek elde ettiğim boğazımı yakan hava olmuştu. 

Anlayamıyordum. 

Annem devam etti. "Robin'in kim olduğunu bilmiyorum fakat seninle Robin denen adam haricinde Louis denen adamın da kim olduğunu konuşmamız da gerekecek. Ve rica ediyorum saçmalama Harry. Kedi gezdiricisi falan değilsin. Harry'nin Çörekleri adında popüler bir dükkanın var. 2 yıl önce açtın, bunu nasıl hatırlamazsın? O kadar sarhoş olduğuna inanamıyorum. Ve ne grubundan bahsediyorsun anlamıyorum. Kafam gerçekten çok karışık Harry. Hangi konse-" 

Annem lafını bitmeden kesmem gerekiyordu. Devamını kaldırabileceğimden emin değildim. Hızla "Gemma nerede? Onu bulmam lazım!" dedim. Bana pek de güvenilir olmayan bakışlar atıyordu. "Hala biraz sersemlemiş gibi duruyorsun. Gemma'nın evine giderken sana eşlik edeceğim. Arabanın anahtarları ve telefonun oturma odasında. Sen arabanı hazırla, bende on dakika içerisinde döneceğim. Bir yerlere kaybolmak yok Harry, anlaştık mı?"

Başımı hızla salladım. Telefonumu ve anahtarlarımı (?) alıp evin önüne çıktım. Daha önce hiç siyah bir Mercedes ML 320 aldığımı hatırlamıyordum fakat bu 'Acilen Cevap Alınması Gereken Sorular' listeme ilk elliden bile girmiyordu. Arabanın içine girdim ve telefonumu kurcalamaya başladım. İlk olarak rehberime girmek istiyordum. Harry'nin Çörekleri adında bir dükkan açtığım için işlerin daha da garip olması sorun olmaz diye düşünmüştüm. Her şeye hazır hissediyordum.

Rehberimde kayıtlı 320 kişi olduğunu görünce başlamadan pes ettim ve direk önemli kişilerin adını arattım. 

'Gün Işığım.'

Sonuç bulunamadı.

'WeyHey İrlandalı!'

Sonuç bulunamadı. 

'LeeYuum!!!' 

Sonuç bulunamadı.

'Zen;)' 

Sonuç bulunamadı. 

Louis'nin ve çocukların adını böyle kaydettiğimden adım gibi emindim. Farklı şekillerde aratmayı denedim fakat olmuyordu. Bir türlü bulamıyordum. 

Aklıma gelen düşünceyle parmaklarım titreyerek telefonumda birkaç defa gezindi. Gözlerimi kapatmıştım ve açmaya korkuyordum. 

Bir süre sonra derin bir nefes aldım ve yavaşça ekrana baktım.

Ekrana sabitlenen gözlerim donmuştu. Hareket edemiyordum. Zamanın durma noktasında gibiydim, ben hariç her şey hareket ediyor gibiydi. 

Hayatınızda bazı anlar olurdu. Gözleriniz bir noktaya sabitlenir, hayat sizin etrafınızdan akardı. Saksıda duran bitkinin bile sizden daha hareketli olduğunu düşünür, yorgunlukla o noktaya bakmaya devam ederdiniz. 

O nokta benim telefon ekranımdaki cümlelerdi. 

Aradığınız - One Direction - ile ilgili hiçbir arama sonucu mevcut değil. 

Öneriler:

 • Tüm kelimeleri doğru yazdığınızdan emin olun.

 • Başka anahtar kelime deneyin.

 • Daha genel anahtar kelimeleri deneyin. 

O an fiziksel olmasa da ruhsal bir enkazdım ve kurtulan bir parçam dahi yoktu. En kötüsü de yapabildiğim tek şey ekrana bakmaktı.

Ağlayamıyordum.

Hareket edemiyordum.

Hissedemiyordum.

Beynimde uçuşan bir sürü şey vardı. Dışarıdaki kuşların cıvıltıları bile beynime çığlık olarak giriyordu. Duyamadığım sesler bile bağırıyordu. Hepsinin bağırdığı şey aynıydı.

Sadece ben kendime itiraf edemiyordum. Sessiz çığlıklarım artık bunu içimde tutamıyordu. Düşüncesi bile tüylerimi ürpertiyordu ancak aksini iddia edemiyordum. 

Her şey değişmişti. 

Awake/l.s.Where stories live. Discover now