#2 Everything Has Changed

1.1K 111 19
                                    

Sarsılan omuzlarım kemiklerimi kırabilecek boyuta ulaştığında biraz da olsa kendime gelebilmiştim ve bu annemin rahat bir nefes almasını sağlamıştı. Çöktüğü yerden kalktı ve düşmemle yere savrulan havluyu alıp bana tekrar fırlattı. "Dün gece ve bu sabah hakkında uzun bir konuşma yapmamız gerekiyor, Styles. Yüzünü yıka ve yanıma gel."

Annem odadan çıktıktan sonra bir süre daha etrafıma bakındım ve gerçekten bunun nasıl mümkün olabileceğini sorguladım. Hala mümkün gibi durmuyordu.

Sersem adımlarla odamdaki küçük banyoya gittim. Yüzüme dakikalarca su çarptım. Uyanmak istiyordum. Bir yerlerden kamera çıkmasını istiyordum. Louis'nin gelip bunların hepsinin kocaman bir şaka olduğunu söylemesini, beni kendine sıkıca çekmesini istiyordum.

İstiyordum fakat olmuyordu. 

Kazırcasına yüzümü yıkama işlemim bittikten sonra küçük aynaya eğilip kendime baktım. Her şeyim aynıydı. Üstümdekiler bile uçağa binmeden önce giydiğim şeylerdi. 

Farklı olan bir şeyler vardı. Ama ne olduğunu bilmiyordum.

Merdivenlerden inerken içimdeki gariplik hissi giderek büyüyordu. En son Holmes Chapel'a gelmemin üzerinden sadece birkaç ay geçmişti ve duvarlarda grubumun resimleri asılıydı.

Ama şu an hiçbiri yoktu. Birkaç aile resmimiz ve Gemma'yla olan çocukluk resimlerim vardı. Bir yerlerde One Direction'ın çerçeveli resmi olmalıydı. Hızlanarak inmeye devam ettim. Adımlarımın artan hızına kalbim de hızlanarak eşlik ediyordu. 

Merdivenlerin sonuna geldiğimde ani bir hüzün tüm vücudumu kapladı.

Hiçbir resmimiz yoktu. 

Belki de annem oturma odasına falan koymuştu? İç sesimin doğru olması için dua ettim. 

Fakat mutfağa gittiğimde tek sorunun fotoğraftan ibaret olmadığını anlamam çok da uzun sürmemişti. Annem buradaydı, ben buradaydım ve yabancı bir adam buradaydı. Fakat Robin neredeydi? Annem çay içerken gazete okuyan adamın yanağına bir öpücük bıraktı ve arka bahçeye ilerlemeden önce bana keskin bir bakış attı. Ben hala gözlerimi adama dikmiştim. Bu da kimdi ki? 

Sonunda adam gazeteden gözlerini kaldırıp bana bakabildi. Yorgun mavi gözlerinin içi aydınlandı. "Harry! Görüşmeyeli uzun zaman oldu, nerelerdeydin?" 

Bende bunu merak ediyordum işte. Nerelerdeydim ve buraya nasıl geldim?

Başarısız sonuçlanan birkaç boğaz temizleme denememden sonra boğuk bir sesle cevap verebildim. "Siz kimsiniz bayım?" 

Adam bu sefer evde yankılanan içten bir kahkaha attı. Elini karnına koyup gülmeye devam ederken kaşlarım çatıldı. 

"Harry sadece içtiğini ve geceden kalma olduğunu sanıyordum! Kokaine mi başladın yoksa?" dedi ve gülmeye devam etti. 

Adamın neşesi şu anki ruh halimi boğacak derecede fazlaydı ve kaldırabileceğimi sanmıyordum. Bu yüzden bahçeye yöneldim.

Annem bahçedeki koltuklardan birine oturmuş çayını yudumluyordu. Beni görünce oturuşunu dikleştirdi ve çayını sehpaya koydu. Eliyle yanındaki boşluğu işaret edince yanına ilerledim ve oturdum.

Sorularım beynimde çalkalanıyordu ve nereden başlayacağımı bilmiyordum. 

Annem benden hızlı bir giriş yapınca sorularımla birlikte kalp atışlarımın da yok olup gittiğini hissetmiştim. 

"Jim dün seni bahçede sızmış bir şekilde bulduğunda çok endişelendim Harry. İçtiğini bilmiyordum. Sorumluluklarının fazla olduğunu biliyorum fakat içki bir çözüm değil. Bugün çocukları şehre götürecektin fakat Gemma senden haber alamayınca onları sakinleştirmek için çok çabaladı. Zor zamanlar geçiriyor olabilirsin Harry, fakat benimle paylaşabileceğini de bilmeni isterim." 

Awake/l.s.حيث تعيش القصص. اكتشف الآن