♡☆::2

41 7 4
                                    


Gözüme çarpan ışık ile homurdanarak arkamı döndüm. Birinin beni dürtmesiyle oflayarak şunları söyledim.

"Yine ne var annee? Bugün programımda önemli bir şey yok bırakta uyuyayım!"

"Ah şey, efendim. Evde değil hastanedesiniz. Ve uyandığınıza göre sizi kontrol etmeliyim lütfen izin verin."

Gözlerimi açıp doğruldum ve etrafıma göz gezdirdim.

"Ne zaman buraya geldim? Annemlerde burada mı?"

Hemşire kadın başını sallayıp dışarı çıktı. Ondan sonrada annemler içeri girdi. Bende yatakta doğrulup babamdan yatağı dikleştirmesini istedim ve geriye doğru yaslandım. Annem bana sıkıca sarıldı.

"Ah kızım, tanrıya şükür hayattasın. O kadar korktuk ki sana bir şey olacak diye!"

"A-anne ölmedim ama b-boğuyorsun!"

Yaptığının farkına vardığında geri çekilip mendiliyle gözünü sildi. Babamda omuzumu patpatlayıp gülümsedi. O sırada içeri doktor girdi,

"Geçmiş olsun Ibuki. Şansın varmış ki vurulduktan sonra genç bir kız seni hastaneye getirdi. Onun sayesinde kurtuldun diyebiliriz."

Şaşkınlıkla doktora baktım. "O şimdi nerede? Burada mı?"

Gülümseyerek konuşmaya devam etti. "Aslında o eskiden burada çalışan bir hemşireydi-"

"Bana onun adını ve görünüşünü söyler misiniz?! Ona teşekkür etmem lazım!"

Bunu söylediğimde doktorun yüzüne hüzünlü bir ifade yayıldı.

"Üzgünüm, özellikle size söylememizi istedi-"

Doktorun lafını ikinci kez bölen şey içeri giren bir kadın oldu. Çok hızlı girdiği için büyük bir gürültü koptu.

"Mikan'nın geldiği doğru mu?!" diye bağırdı.

Mikan mı? Bu onun adı mıydı? Ne kadar tatlı...

Doktor sinirle gelen kıza döndü ve hastanede sessiz olmasıyla ilgili biraz konuşma yaptı. Sonra bana geçmiş olsun diyerek kızıda alıp çıktı fakat annemden onu çağırmasını istedim. Daha deminki halinden eser yokmuş gibi sakince yanıma geldi ve gülümsedi.

"Beni çağırmışsınız. Bir sorun mu var?"

"Aslında... şu Mikan hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorum. Sonuçta hayatımı borçluyum ona."

Mikan'dan bahsettiğimde ilgisini çekmiş olacağım ki sandalye çekip yanıma oturdu.

"Söylememeliyim fakat onu görmeyi çok istiyorum. O yüzden hakkında bildiklerimi sana anlatacağım."

"Tam ismini söyleyebilir misin? Ve arkadaşın sanırım değil mi?"

Böyle dediğimde yüzü asıldı, ağlayacak gibi oldu ama yinede konuşmaya başladı.

"Tam adı Mikan Tsumiki. Bundan birkaç sene önce burada stajyerlik yapıyordu. Birlikte kurduğumuz küçük bir takımımız vardı. Özgüvenli, işinde başarlı biriydi. Ama sonra aniden kayboldu. Hiçbirimiz ona ulaşamadık. Belki sokakta karşılaşırız birgün dedik ama karşılaşmadık bile. Ama dün, dün buradaymış. Fakat ben değildim... keşke erken gelseydim.. onu bir kere daha görmek için nelerimi vermezdim..."

Pür dikkat onu dinliyordum. Söylediklerinden sonra parlayan gözlerle ona bakmaya devam ettim.

"Ondan hoşlanıyor musun??" Sorduğum soruyla şaşkınlıkla yerinden kalktı, yanaklarıda kızarmıştı.

"S-saçmalama! Biz sadece yakın arkadaşız!"

Gülüp elimi havada salladım. "Tabii hep öyle olur. Neyse, söylediklerin için sağol."

Son söylediğimden sonra bozulup bir şey demeden odadan çıkacakken ona seslendim. "Senin adını öğrenmedim!"

Arkasını dönüp gülümsedi ve "Akane Owari!" dedi.

"Mikan'nın fotoğrafı var mı? Bu işime çok yarar."

Akane bir süre düşündükten sonra telefonunu karıştırdı. Sonra bana bir fotoğraf gösterdi.

[Fotoğraf medyada]

"Bu en sağdaki Mikan." Onu görünce yüzüme şaşkın bir ifade yayıldı.

"Whoa- çok güzelmiş!" Akane gülerek cevapladı.

"Evet, evet. Çok güzeldir. Neyse, bu fotoğrafı sana nasıl göndereyim?"

"Telefon numaramı kaydet!"

"Sen ünlü birisin, bunu yapmaya iznin var mı?"

"Aah yok ama kurallara pek uymam. Neyse söylüyorum-"

Numaramı kaydettikten sonra bana fotoğrafı attı ve bende onun numarasını kaydettim. Akane işi olduğunu söyleyip yanımdan ayrıldı. Bende ailemle Mikan hakkında kısa bir konuşma yapıp onu bulmalarını istedim. Onlarda kızlarının hayatını kurtaran kişiye teşekkür etmek istiyordu elbette. O yüzden hiç tartışmadan kabul ettiler. Tüm bunları yaptıktan sonra üstümde bir yorugunluk olduğunu fark ettim. Heyecanlıyken bunu hiç fark etmezdim.

Gitmeden önce babamdan yatağımı indirmesini istedim ve kendimi yumuşak hastane yatağının üstüne bıraktım.

~~~~~


Ouma-san'nın ölümü hakkında bu kadar heyecanlı olduğu bu kızı ben iyileştirmiştim. Bundan kimsenin haberi yoktu ama en kısa zamandı olurdu eminim. Ouma-san kesin beni öldürecek- hayır dur o değil Saihara-san yapacak! Masada başımı eğmiş öylece duruyordum. O kadar mutlu insanın arasında çok dikkat çekmiş olmalıyım ki Ouma-san bana seslendi.

"Heeey Tsumiki-chan! Ne oldu? Hasta mısın? Pek bir üzgün gibisin?"

Sesini duyduğum gibi endişeyle başımı kaldırdım. "Ş-şey, e-evet evet hastayım! Yani b-biraz. Başım ağrıyor b-bu kadar ses bir anda f-fazla geldi."

Gülerek cevapladı "İstiyorsan odana gidebilirsin çünkü burada biraz daha ses olacak!"

Onu başımla onaylayıp izin verdiği için teşekkür ettikten sonra büyük yemek salonundan ayrıldım. Çıktığım gibi derin derin nefesler almaya başladım. O kadar endişeliydim o kadar korkuyordum ki. Yatağıma yatıp cenin pozisyonuna geçtim. Ne yapsam ne yapsam diye düşünürken uyuya kalmışım...

bir yara bandı her şeyi geçirir mi?Where stories live. Discover now