0.2- the boy w gun

Start from the beginning
                                    

"Kendi dediklerini kulakların duyuyor mu bilmiyorum ama ben de seninle aynı gruptayım. Yani benim de burada olmamın bir nedeni var. Depresyonda olman da şu an umrumda değil. Aşağı sokaktaki kafeye gidelim ve bir şeyler içelim, daha ilerisi hiçbir şey teklif etmedim, eğer birkaç saat içinde birbirimizi sıkarsak gerisini sonra düşünürüz. Ne dersin?"

"Israrcısın ama inan bana, bu hiç iyi bir şey değil."

"Öyle mi? Bunu başka bir yerde tartışmaya ne dersin?"

Harry onunla birlikte gülümserken kafasını iki yana sallayıp "Bilmiyorum..." diye söylendi. "Gerçekten suratsızın tekiyim, ilk dakikadan masadan kalkıp gideceksin ve buna hiç kalkışmamız daha iyi."

"Şu an gülüyorsun ama. Pek sandığın gibi birisi olduğunu sanmıyorum."

"Ya öyleysem?"

"O zaman bunun çaresine sonra bakarız. İki terapiye ihtiyacı olan insan olarak belki birbirimizi nötrleriz ve ortaya pozitif bir şeyler çıkar? Yalnızlığımı ve mutsuzluğumu yüzüme vurup bunu sürdürmeye devam ettirmekten de sıkıldım açıkcası, iki eksi  yolu iyi bir yol olabilir."

Harry kafasını sallayarak fikrinin mantıklı olduğunu onaylamadan edemedi. Düşündüğünü belli edercesine dudaklarını büzerken karşısındaki arabasına bakıyordu. Louis'nin bir cevap bekleyerek kendisine baktığını bilse de "Hey," diyerek konuyu değiştirdi. "Senin konuşma haftan gelmedi sanırım, burada olma sebebini önceden öğrenmemin bir sakıncası var mı?"

"Yani... Yok galiba, sonuçta topluluk önünde konuşmak için buraya geldim." Omuzlarını silkmişti. "Hayat gittikçe zorlaşıyor, ben içinde olduğum bunalımdan asla çıkamıyorum. Hiç arkadaşım ya da ailem diyebileceğim kimsem yok. Sadece, düşündüm ki... Asla düzelmeyecek. Aptal bir grup terapisi, orada yalnız bile olmayacaksın. Ne kaybedersin ki?  Ve işte buradayım."

"Bunun aptalca olduğunu mu düşünüyorsun?"

"Sen düşünmüyor musun?"

"Kesinlikle aptalca."

"Gördün mü? İlk ortak noktamızı bulduk. Aptalca olduğunu düşünmene rağmen senin neden burada olduğunu kahve içerken dinlemeyi çok isterim."

"Bir arkadaşım her gün zorla beni buraya yolluyor" dedi Harry. Onun beklentisinin farkında olarak, bunu uzatmak istemeden açıklamıştı kendisini hemen. "İntihar edeceğimden şüpheleniyor ve psikoloğumla hiçbir şey olmadığını fark ettikten sonra sanırım benim gibi insanlar olduğunu, yalnız olmadığımı göstermek istediği için beni grup terapisine yollama kararı aldı bir bakıma. Suçlayamıyorum da. Artık bildiğinde göre..."

Louis onun gitmeme inadına gözlerini devirken kabul ettiremeyeceğinin farkında olarak tamamen merdivene yaslandı ve pisleneceklerini umursamadan kollarını bir üst basamağa dayadı. "Haklı mı?" diye sordu onun ima ettiği şeyi görmezden gelerek. Louis de o gibi karşısındaki arabayı izlemeye başlamıştı. "Arkadaşın, şüphelerinde haklı mı?"

"Sanırım."

"Ben hiç bunun hakkında düşünmedim." derken omuzlarını silkip dudaklarını büzen bu sefer o olmuştu. "Ama yaşamak istiyorum sanırım. Bok gibi bir hayatım da olsa, hiçbir şey iyiye gitmese de... Bu bok çukurunun içinde boğulmaya alıştım işte. Kendi kendime şakalar yaparak görmezden gelmek ve her şey normalmiş gibi davranmak artık o kadar da anormalmiş gibi gelmiyor. Buraya gelirken bile aklımda olan tek şey ne olacak ki  düşüncesiydi."

Harry'yi tekrar gördürdüğünü -olayın trajikomikliği yüzündendi- duyduğunda bakışlarını ona çevirdi. Üzerine hiçbir şey eklemeden bekledi ve onu izledi.
Belki ona içini açarken onun gülmesine kızmalıydı ama tek düşünebildiği, eğer artık yalnız olmazsa ve bu eğer onunla birlikte olursa belki de artık bok içinde çırpınmayacağı ihtimaliydi. Hangi sebeple olursa olsun, bu gülüşün her şeye değebileceği düşüncesi ilk andan aklına sızmaya çalışıyordu .

Lost His Mind || Larry Where stories live. Discover now