BÖLÜM 11: ÖYLE YALNIZ ÖYLE SIRADAN

360 254 61
                                    

DİKKAT!!
Bölümü geçmeden bazılarını uyarmak istiyorum. Bazı arkadaşlarımız bazı bölümleri okumadan atlıyor. Her ne kadar bu beni biraz üzüyor olsa da herkesin kendi kararı saygı duyarım. Fakat kitabın akışından dolayı bir uyarıda bulunmam gerekiyor. eğer bu bölümü okuyayım sonra öncekilere bakarım gibi bir kafadaysanız bu bölümde önemli şeyler ortaya çıkıyor. Yani önceki bölümlerle ilgili spoiler yemiş olacaksınız. Bu yüzden önceki bölümleri okuyup buraya gelmenizi öneririm. Yine de herkesin kendi düşüncesi, siz okurlarım biliyorsunuz tabii ki.

Neyse, çok konuştum. Hemen okuyun bölümü. Bol bol yorum yapmayı da unutmayın. Çünkü özellikle bu bölüm benim için çok değerli ve bu bölümdeki tepkilerini özellikle merak ediyorum.

İyi okumalar herkese...

***

BÖLÜM  11: Öyle yalnız, öyle sıradan

Doruk’tan                                                          14.08.2019–11.44
                                                                           İzmir

Yine bir hayal kırıklığı… Yine! Tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamaktan çok bunaldım. Küslüklerden, kırgınlıklardan artık çok bunaldım. Hayatımda yaşadığım çoğu şeye belki alışmam gerekirdi ama yok! Olmuyordu kolay kolay alışmak! En zoru ayrılıklardı, özellikle de sevdiğiniz kişilerden ayrılıklar!

Sanat evinden Ece’ye ve Ege’ye berbat bakışlar atarak çıktığımda Yağız’ın da peşimden gelip o aptal sarışın ve işbirlikçisiyle muhatap olmasını istememiştim. Yağız’la birlikte hızla pansiyonun içine dalıp ikinci kata çıktığımızda koridorda gördüğüm manzara beynimin birkaç saniye donmasına yetti. Aybüke yere diz çökmüş, duvara dayanmış ağlıyordu.  Bu kızın, kardeşlerimden birinin bu halde olması midemi bulandırırken Yağız da benimle aynı şoku paylaşıyordu. Hızla koşup Aybüke’nin yanına diz çöktüğümde bacaklarının arasında kalan başını avuçlarımın arasına aldım. Bu hale gelmesinin sebebi Görkem’se eğer, ki öyle görünüyor, ağzını burnunu dağıtacaktım. Yağız hızlı hareketlerle bir şişe su bulup getirdiğinde Aybüke’nin narin çenesini kibarca tutup suyu içirdim. Bu halde ne yapacağımı düşünürken Aybüke’den gözlerimi alıp bizim kaldığımız pansiyon odasına baktım. Görkem yapmıştı, bu kızı bu hale Görkem getirmişti! Allah’ın aptalı, yine kim bilir ne yapmıştı, ne demişti! Bu kızın durumunu, geçmişini bildiği halde kim bilir nasıl laflar etmişti! Üstelik de Aybüke ilk defa Görkem’e abi demişken…

Aybüke’yi Yağız’a emanet edip hızla odanın kapısına doğru yürüdüm. Tam kapıyı açacağım sırada Yağız’ın bağırışlarıyla hızla kapı kolunu bırakıp Aybüke’ye doğru koşmaya başladım. Kusuyordu! Ama hiç olmayacak bir şekilde! Kanlı kusuyordu! Hızla Aybüke’yi kucağıma alıp hastaneye götürme kararı aldığımda Yağız da koşa koşa peşimden geliyordu. Hızla merdivenlerden inip dışarı doğru koştum. Yağız’ın arabamın kapısını açmasını bekledim. Hızla hareket edip Aybüke’yi arka koltuğa yatırdım ardından anahtarları Yağız’a verip ben de arka koltuğa geçtim. Yağız’a hızla hastaneye sürmesini söyledikten sonra panikle Aybüke’nin elini tuttum. Buz gibiydi. Bu soğukluk bana garip geldiğinden elimi alnına koydum. Ateşi vardı! Hem de çok yüksekti! Bu hali beni iyice endişelendirirken çalan telefonumla gözlerimi Aybüke’den aldım. Arayan Ece’ydi, hala yüzsüz yüzsüz arayabiliyordu! Telefonu hızla kapatıp Aybüke’ye döndüğümde ateşine odaklandım ve çok yüksek olduğunu fark ettim. Arabadaki ağır koku yüzünden camları açtığımda hastaneyi görmüştük bile! Yağız hızla acile kıvırdığında girişin önünde durdu. Aybüke’yi kucağıma alıp telaşla doktor arayan Yağız’a baktım. Bu kadar ciddi telaşlanması dikkatimi çekmiş olsa da önüme gelen sedyeye hızla Aybüke’yi yatırdım ve onun durumuna odaklanmaya çalıştım. Bu hale en yakın arkadaşlarım yüzünden gelmiş olması daha da moralimi bozarken çatık kaşlarımın hiç düzelmediğine eminim. Yağız arabayı düzgün bir yere park etmek için tekrar dışarı çıktığında tekrar arayan Ece’nin çağrısını tekrar reddettim. Telefonu sessize alıp cebime attığımda acilde Aybüke’nin zayıf bedenine serum bağlandığını gördüm. Doktorlara neyi olduğunu sorup da cevapsız kalmak ayrı sinirlerimi hoplatırken Görkem’in ne söylediğini de aşırı merak ediyordum. Hırsımı duvarı yumruklayarak çıkardığımda yanıma gelip omzumdan destek olan kişinin Görkem yerine Yağız olması da sinirlerimi bozmuştu. Hırsımı birilerinden çıkaracaktım ama kimden olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Aybüke’yi yatakla birlikte bir yere götüren doktorları fark ettiğimde peşlerinden koşup yetiştim. Tetkiklerinin yapılacağını söyleyip beni geçiştirdikleri sırada düştüğümüz hale gözyaşı dökmeden edemedim. Telefonumu sessize aldığımdan olacak ki bu sefer Yağız’ı aradı Ece. Yağız’ı engellemek için uğraşamayacağımdan açmasına izin verdim ve tek yönlü muhabbetlerine şahit oldum.

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin