Bölüm 5 'Tıkırında İşleyen Planlar'

Start from the beginning
                                    

"Raporlarını inceledim..."
Bir eliyle dosyaları tutarken, diğer eli masada ritim tutar haldeydi."
Bakışlarım tırnaklarına kaydığında, onun stresten ötürü sürekli tırnak yediğini birkez daha hatırlamıştım.
"Her şey yolunda görünüyor. Bunda ilaçların payı yüksek tabii ki."

Lanet olasıca ilaçlar.

Gün içinde almam gereken belli başlı haplar vardı ve malesef onları içmediğim zaman kalbim beyaz bayrak sallayacaktı.

Ve sırf bu yüzden belli günlerde, kontrole geliyordum. Bana kalırsa iyiydim fakat etrafımdaki kimse böyle düşünmüyordu.

Uzun bir süre o anlattı, ben dinledim.
Bir kum saati tepetaklak olmuş bir şekilde, kumlarını süzdü ve ilk gözesinde hiç kum tanesi bırakmayana dek durmadı.

Pınar'ın bana verdiği bir ton nasihatten sonra ayağı kalktığımda, o da ayaklanmıştı.

İlk geldiğimde yaptığı gibi beni kolları arasına aldığında aynı zamanda konuştu.

"Aşağıya kadar sana eşlik ederdim ama..."
Eliyle camı gösterdi ve esen rüzgara bakarak devam etti.
"Üçgenim bozulsun istemiyorum."

"Üçgenin?"

Parmakları bonesi ve şalı arasında kalan küçük tepeciği bulduğunda kıkırdadım.

"Aman aman, üçgen önemli... Neyse gideyim artık."
Omzumdan düşen çantayı, düzelltiğimde arkamı çoktan dönmüştüm.

Birkaç adımda beyaz kapıya ulaştığımda, elim tam kapı kulpuna giderken Pınar'ın sesiye durdum. Ve omzumun üstünden ona baktım.

"Bu arada Efsun... Çok aşık olma olur mu? Kalbin zamanın birinde iflas etsin istemeyiz."

Oysa ne tecrübeler sığdırmıştı bu cümlesinin arkasına.

Ben anlamamıştım, zira henüz çok toydum.

Oysa nereden bilebilirdim ki, kalbimi iyileştirmeye çalışan kadının tüm söylediklerinin doğru olduğunu?

"Kimse... Buna o da dahil. Kalbimi iflas ettirecek güçte değil. İzin vermem."

Dudaklarına manidar bir gülümseme, intihar ipiyle asıldığında, ellerini beyaz önlüğünün cebine yerleştirdi.
Ve öylece gidişimi izledi.

*******

"Tolga, bak eminsin değil mi evde olduğuna."

Gözümün birini kapatmış, bir diğeriyle de kapının gözünden karşı eve bakıyordum.

"Yüz kere mi söyleyecek, sen gelmeden önce eve girdi. Bir daha da çıkmadı."

Derince ofladığımda, hemen nişanlısının yanında ayakta dikilen Nil lafa atladı.

"Aşkım, kızıyorsun ama numaranı verseydin eğer şu an kapı gözlemek yerine beraber yemek yiyor olurdunuz."

Olur muyduk?

Ah siktir!

"Hani bu adam her gece spor salonuna gidiyordu."
Nil ve Tolga fbı ajanı gibi Cihangir'in evini yedi yirmi dört izliyorlardı.
Ve gün sonunda da bana rapor ediyorlardı.

Planımızın bir diğer maddesine göre de Cihangir, her gece saat 2.00' da sitenin spor salonuna inip, kimse yokken spor yapıyordu.

Ve tesadüfün böylesi, bizimde bu gece spor yapasımız tutmuştu.

Fabrikatörün KızıWhere stories live. Discover now