Otobüsten inip iki sokak ötede olan kafeye doğru yürüdüm. Gördüğüm şeyle durdum. Bu neydi? Kafenin önüne parkedilmiş 5 tane özel siyah araba ve bir lamborghini. Şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalıştım ama olmuyordu,ne işi vardı bu arabaların bizim kafenin önünde?. Daha fazla beklemeyip kafeye doğru hızla yürüdüm. Kapıya yaklaşınca 7 tane dev gibi adamların kapının önünde beklediğini gördüm, korkuyla kalbim hızla atmaya başladı kesin birşey olmuştu. Adamlardan biri beni farkedince hemen konuşmaya başladı.

"Kafe kapalı hanfendi,içeri giremezsiniz." Adamın söylediği şey ile iyice korkum artarken sakinleşmek adına derin bir nefes aldım dilimi yutmuş gibiydim.
Al işte takılı kaldı yine gerizekalı. Saçma sapan anlarda çıkan iç sesim beni yine yanıltmadı,adam hala bana bakmaya devam ediyordu muhtemelen biraz daha susarsam deli zannedicekti. Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.

"Neden kapalı?"
Paşamın gönlü öyle istemiş de ondan, söylediğim şeyin saçmalığına vararak hemen konuşmaya devam ettim. "Ben bu kafenin çalışanlarındanım ve kafe bugün açık olmalı. anladığım kadarıylada açık noluyor içerde?

"Çalışan mısınız?" Dedi adam sorduğum soruya cevap vermeyerek,"evet çalışanım şimdi çekilinde içeriye gireyim." Tam yanından geçerken adamın kolumu tutması ile anında bende kolumu tutan bileğini tutup ters çevirdim. Diğer adamlar saniyesinde bana silahını doğrulturken.ben kolumu tutan adama bağırdım."SAKIN DOKUNMA BANA!" Okadar yüksek sesle bağırmıştım ki İçeriden ne zaman çıktıklarını bile bilmediğim umut, mavi ve ahmet amcanın yanıma geldiklerini gördüm.

"Alin! Noluyor kızım" ahmet amcanın endişeli sesi ile ona doğru döndüm ama konuşamadım. Ben hala az önceki temasta kalmıştım. Bana kimse iznim olmadan dokunamazdı, bunu bana annem söylemişti, kimsenin bana izinsiz dokunmasına izin veremezdim, vermezdim.

İçeriden çıkan tanımadığım 4 takım elbiseli adam çıkarken, ilk çıkan adamda takılı kaldı gözlerim, uzun boyu,yapılı vücudu,kemikli çenesi ve koyu gözleri ile noluyor dercesine etrafa bakıyordu, etrafa bakmayı bırakıp bana doğru baktı, göz göze gelince anında gözlerimi diğerlerine çevirdim. Aralarında onunla aynı boyda olan bir adam daha vardı.

Uzun bo-. Napıyorsun salak hepsi şuan sana bakıyor incelemeyi bıraksan da açıklama mı yapsan. İç sesim yine kendini belli ederken. Umuta baktım endişeli bir şekilde bakıyordu bana. "MURAT!NOLUYOR BURDA!" Dedi az önce göz göze geldiğim adam. Kolumu tutan diğer adama sormuştu bunu, demek adı murat'tı. Tek sorun şimdi bumu peng sence?

"Abi." Dedi adam korkuyla "hanfendiyi içeriye girmemesi için uyarıyordum, ama zorluk çıkardı."
Adamın söylediği ile gözlerim kocaman olurken,anında ateş küpüne dönüşmüştüm."BEN BURANIN ÇALIŞANIYIM! SEN KİMİ İÇERİYE ALMIYORSUN!?" Diye bağırdım adama doğru, konuşmasına izin vermeyerek bağırmaya devam ettim. "AYRICA SEN BANA DOKUNAMAZSIN!"
Tamam çok büyük tepkiler veriyor olabilirdim ama elimde olan şeyler değildi, kimse bana dokunamazdı.

"Ne dokunması? Ne yaptı sana." Dedi umut hemen bana doğru, ona cevap veremeden murat denen adam konuştu. "dokunmadım abi içeriye girecekti. girmesin diye kolunu tuttum,olan bunlar işte." Dedi murat.

"Hanfendiden özür dile.konu kapansın onca işimin içinde uğraştığım şeye bak amına koyayım ya." Dedi adam sondaki küfürü yavaş söylemişti ama hepimiz duymuştuk. Terbiyesiz! Aynen zaten sen çok masumdun.

"Özür dilerim." Dedi murat ama gözlerindeki siniri görebiliyordum. Adama bakmayı bırakıp hepsini arkada bırakarak kafeye girmeye başladım, girmeden koyu gözlerle göz göze gelince hemen bakışlarımı kaçırdım ve içeri girdim. Hiç durmadan lavaboya girdim ve kapıyı kilitledim aynadan kendime bakınca kıpkırmızı olduğumu gördüm. Kendime bakmayı bırakıp suyu açtım ve soğuk suyu yüzüm ile buluşturdum.
Çok büyük tepki vermiştim. Senin bir suçun yok peng. İç sesim ile kendime geldim evet benim bir suçum yoktu, bunu bana yaşatanların suçu vardı.

SİLLAGE +18Where stories live. Discover now