Arkası dönük olan adam bize döndüğünde yüzündeki gülümseme ile selamlaştı Yunus Ali'yle. Daha sonra bakışları bana döndü, elini uzattı.

"Yusuf Taha ben, Yunus'un kuzeni."

Elini sıkıp adımı söyledim ve diğer adam ile tokalaştım. "Batuhan ben de."

Tuna elini uzatmaya bile korkuyormuş gibi bakıyordu bana ve bence öyle de bakmalıydı. Aklıma gelen şeyle şokla baktım Yunus Ali'ye.

"Yasir'de burada değil mi?"

Gözlerini sıkıca yumdu, "Maalesef kardeşim..." diye mırıldandı. Bu ikisini bir araya getirerek büyük bir hata yapıyorduk.

Yusuf Taha kaşlarını çatıp, "Noldu ki?" diye sordu merakla. Batuhan, Yüsra'yı kucağına alırken Yunus Ali kederle, "Sana Tuna'dan daha beter birinin yanına gideceğiz desem?" diye sordu ona.

"İnanmam, Tuna'dan beteri yoktur."

Tuna yalandan burnunu çekip, "Beni dışlıyorsunuz, Yasir'i görmeliyim." diyerek eliyle bizi itip Musab'ın evinin kapısına vurdu.

Yusuf Taha, omzu ile Yunus Ali'yi dürttü.

"Özledin mi beni kuzen?"

Yunus Ali sırıttı ve, "Ben değil de başkaları çok özlemiştir eminim." diyerek Musab'ın açtığı kapıdan içeri girdi.

(Özlemişsinizdir eheheheheh.)

Kısa sürede ısınan ortam, Yasir ve Tuna'ya katlanmak dışında iyi gelmişti. Bir ara Yasir yakama yapışıp Tuna'yı evlatlık alalım diye yalvarmıştı bana. Daha sonra Yasir Batuhan ile uğraşınca Batuhan dayanamayıp kafasına yastık geçirmişti.

Bunu gören Tuna, Batuhan'ın saçına yapışıp, 'Bırak benim bestimi canavar!' diye azarlamıştı onu. En sonunda Musab evi dağıtırlarsa sadece ikisine toplatmakla tehdit etmişti ve korkudan oturmuşlardı.

Yunus Ali'nin güzel bir arkadaş çevresi vardı, Yusuf Taha kuzeni gibi çok iyi birine benziyordu. Batuhan benim gibi ciddi olmayı tercih ederken Tuna'dan bahsetmeme gerek bile yoktu.

Aklım hâlâ Gül'de olduğu için sohbete pek odaklanamamıştım, Yusuf Taha'nın beni incelediğini fark edince yerimde doğruldum.

"Aklın birinde galiba, rahat edemedin bir türlü."

Keskin sesi ile kaşlarımı kaldırdım, nasıl anlamıştı ki?

"Öyle biraz." dedim düz bir sesle. Kafasını anlayışla salladı.

"Hayırlısı olsun."

Yunus Ali'den az çok dinlemiştim onun hayatını. Sevdiği kıza kavuşmak için bir çok imtihandan geçmişti fakat en sonunda sabredip istediğini almıştı. Özenmiştim açıkçası.

Kalabalık ortamlar beni bunalttığı için yerimden kalkıp balkona çıktım. İçimdeki hisler git gide büyüyordu, bazen korkuyordum.

Doğru mu yapıyordum? İlk kez kalbimi dinlemek istemiştim.

Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde kafamı çevirdim. Yusuf Taha elindeki çay bardağını bana uzatınca aldım elinden. İyi adamdı doğrusu, hemen ısınmıştım.

"İmkansız mı?" diye sordu gökyüzüne bakarken. Onun gibi kafamı kaldırıp ben de baktım eşsiz duran manzaraya.

"Değil, korkuyorum sadece."

Yukarıda olan bakışları bana döndü. "Sevmekten mi?"'

"Sevilmemekten." dedim omuzlarımı silkerek.

Yüzünde bir gülümseme oluştuğunda dostça omzuma vurdu, "Eğer gerçekten seviyorsan korkularının seni yenmesine izin verme." dedi düşünceli sesiyle. Daha sonra tekrar gökyüzüne baktı. "Ben de çok korkardım, sevgim sadece bana yeter diyordum."

"Sonra?"

Kafasını yere eğip güldü.

"Sonra, korkularımın kapısını birinin minik kalbi kırdı..."

Ellerimi korkuluklara yaslayıp nefesimi seslice dışarı verdim. "Ben onu üzerim diye çok korkuyorum."

Sonra onun gibi tekrar baktım gökyüzüne, yüzümde bir tebessüm oluştu.

"Kaybolan bir adam varmış, kalbi buz gibi olsa bile erimeye başlayan o buzun ardından bir gül onu çıkarmış..."

Yusuf Taha'nın gülümsediğini hissettim.

Ben Gül'e çok fena kapılmıştım.

***
"Korktum, hem de çok korktum. Ama onun kalbi benim korkularımı bile yendi." ~E.N.K

"Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir." (Nisa Suresi 40. Ayet.)

Yusuf Taha'yı özlemişim...

Gelecek bölümde ne görmek istersiniz, yazın bakalım buraya sizin zihninizden geçenleri merak ediyorum.

Rabbime emanet olun.

Müezzin | TextingWhere stories live. Discover now