Two|The Night We Met

Comenzar desde el principio
                                    

"Ha... tabii." genç, üzerinde oturuğu büyük kayada yana kayarak oturması için Yuji' ye yer açmıştı. "İtadori Yuji ben! Şuradaki evde oturuyorum." işaret parmağıyla evini gösterdi.

Oğlan yavaşça kafasını çevirip eve baktıktan sonra komşu olduklarını fark edince şaşırmıştı. "Fushiguro Megumi."

"Hmm sana Fushiguro mu demeliyim, yoksa Megumi mi?"

Oğlan kafasını tekrar dizlerine gömerken boğuk sesiyle cevap verdi. "Fark etmez."

"Tamam öyleyse Megumi! Sen de bana Yuji deyebilirsin."

Yuji yakından görme fırsatı bulduğu bu suratın güzelliğinden çok etkilenmişti. Karanlıkta çok belli olmasa da gece mavisi gözleri ve up uzun, incecik kirpikleri vardı oğlanın. Çene hatları oldukça belirgindi ve kalkık, şekilli bir buruna sahipti. Uzun ve yoğun kirpikleri, ince kaşları, kulağının arkasına ve ensesinin üzerine düşen siyah saçları sanki çok ünlü bir ressamın kaleminden çıkmış gibi özenli ve dikkat çekiciydi.

Her şekilde çekici bir çocuk olduğunu söylemek yalan olmazdı.

"Uhm... ben her gece buraya gelirdim de. Seni de görünce tanışmak istedim. Garipsememişsindir umarım. Kanım biraz hızlı kaynar!" diye bir yalan fıydırdı ortaya hemen.

"Hayır, önemli değil."

Yuji kayadan aşağı sallayıp durduğu ayaklarındaki terliklerin düşmemesi için çaba gösterip dururken sohbet başlatmays çalışıyordu sürekli. "Yeni mi taşındınız Megumi?"

"Evet. Babamın yeni karısı yazlık isteyince arkadaşından bir şeyler ayarlamasını istemiş babam. O da burasını ayarlamış. Yazın burada kalacakmışız."

"Öyle mi? Komşu olduğumuza sevindim öyleyse Megumi! Ben de her yaz arkadaşlarımla burada kalıyorum."

"Ben de ailemden kopup arkadaşlarımla kalmak için nelerimi vermezdim..." oğlan çenesini kollarının arasına sıkıştırdığı bacaklarına bastırdı. Canını sıkan şeyin ailevi meseleler olduğu belliydi ve Yuji fazla üzerine gitmek istememişti. Belki de kafasını dağıtmak daha iyi olur diye düşünerek konuyu değiştirmeye çalıştı. "O köpekler senin miydi Megumi? Çok sevimliydiler! Bahçenizin önünden geçerken gördüm."

"Evet. Küçüklüğümden beri en yakın dostlarım köpeklerimdir."

"Bu harika! Ben de hep köpeklerim olsun istemişimdir ama ailem izin vermiyordu."

"Benimkileri sevebilirsin." Megumi kafasını kaldırınca göz göze gelmişlerdi. Yuji onlara yakından bakmayı sevmişti. Gerçekten güzel gözleri vardı ve etkilenmeden edemiyordu insan. Dudaklarını yukarıya kıvırıp gözlerini kıstı Yuji. Ellerini ısıtmak için cebine sokarken gülümsemeye devam etti. "Teşekkür ederim Megumi."

Megumi önemli olmadığını söylerken avucuna topladığı minik taşları denize doğru savurdu yine yerinden kalkmadan. "Uzunca sektirebiliyor musun?" diye sordu Yuji. "Hayır, pek sayılmaz." cevabını aldıktan sonra kalkıp en uygun taşı aramaya çalıştı. "Sana nasıl olduğunu göstereyim!"

Yuji sol ayağını, sağ ayağının önüne atıp kolunu geriye çekti ve yarım yarım sallayarak kuvvetini aldıktan sonra taşı denizin sığ yüzüne fırlattı. Taş sekmeye başladı denizin yüzeyinde. Bir kez sekti... iki kez... üç... dört... beş... beşincide Megumi şaşkınca Yuji' ye baktı. "Vay canına. Beş kere sekti sanırım. Ben ikiden fazla yapamıyorum asla."

"Bak elini denizin hizasında sallaman lazım. Denize paralel gibi. Böyle normal olarak atarsan çok sekmez." Yuji az önceki duruşunu tekrar edip kolunu sallamaya başladı yine. "Beni tekrar et bak!" deyip, Megumi' nin de aynı şeyleri yapmasını bekledi. Sol ayağını aynı şekilde yapıp büyük dikkatle Yuji' yi izleyen oğlan, aynı şekilde kolunu savurmuş olmasına rağmen iki kez sekentaş cup diye denizin dibini boyladığında Yuji küçük bir kahkaha atıp başka taş aramaya başladı.

Megumi' nin hafif dudak kıvırışı da gözünden kaçmamıştı tabii.

"Senin kadar iyi yapamıyorum."

"Hayır sadece elinin alışması gerekli. Ve uhm... duruşunun düzelmesi."

"Ama aynı senin gibi durdum işte!"

"Tanrım... hayır Megumi!" Yuji arkasına geçip çocuğun ayaklarını ittirerek istediği duruşu elde ettikten sonra eliyle bileğini kavrayıp avucuna bir tane taş verdi. "Kendini bana bırak da sana nasıl durman gerektiğini iyice göstereyim."

Oğlan kendini tamamen Yuji' nin kollarına emanet ettikten sonra kendinden biraz daha büyük ve uzun olan bedeni eğiltti Yuji. Bileğini sıkıca tutup aynı kendisinin yaptığı gibi sallamaya başladı. "Bir..." elini biraz daha hızlandırdı. "İki..." diğer elini Megumi' nin omzuna atıp destek aldı. "Üç..." son vuruşu yapmak için hızını tamamen alıp kontrol ettiği bedeni sıkıca tuttu. "Vee atış!" savurduğu taş dört kez sektikten sonra denize düştü.

"Bak! Dorğu duruşu yakaladığında nasıl oluyormuş gördün mü?"

Megumi "evet" anlamında kafasını sallarken yerden başka taş aramaya başladı. "Şimdi de kendin dene hadi!"

Aynı şekilde durmaya çalışıp eğildikten sonra üç kez salladı kolunu oğlan. İçinden üçe kadar sayıyordu ama hafifçe hareket eden dudaklarının farkında değildi ve bu Yuji' ye komik gelmişti. Dudakları "atış" derken biraz daha aralanmıştı ve küçük, alçak bir ses çıkarıvermişti. Ama taş tekrar iki kez sekip dibe çaktıktan sonra suratını buruşturmuştu Megumi. Yuji gülümseyip ellerini beline koydu ve canı sıkılmış oğlana baktı.

"Hey, hey üzülme! Birden öğrenebileceğin bir şey değil bu ya! Elinin alışması lazım. Zamanla alışır merak etme."

Megumi denemekten vaz geçince tekrar kayaya oturup sohbet etmeye başladılar. Saat sabah dörde yaklaşırken esnemeye ve gözlerini ovalamaya başlayan oğlan az kalsın uyuya kalırken Yuji artık eve gitmenin zamanı geldiğini düşünmüştü. Megumi eve girerken gülümseyip Yuji' ye el salladığında, Yuji gerçekten gülümsemesini çok hoş bulmuştu.

Eve gidip yatağına uzandığında yarın gece yine aynı şeyi yaşayabilmeyi umarak gözlerini kapattı.

[✓] ᴍɪᴅᴅʟᴇ ɴɪɢʜᴛ ʟᴏᴠᴇ » 𝘪𝘵𝘢𝘧𝘶𝘴𝘩𝘪Donde viven las historias. Descúbrelo ahora