3. "Veda"

6 0 0
                                    


"Gördüğün en sağlam rüyaydı. Yoksa değil miydi? Ne yedirdiler sana oğlum! Vay anasını!"

Yaşadıklarına bir anlam vermeye çalışan Red, gözlerini usul usul araladı. İçinde bulunduğu oda, tıkıldığı hücreden çok farklıydı. Her yer beyaz renkteydi. Deterjana benzeyen hoş bir koku duyuyordu. Tavanda yanan beyaz ışığın çıkardığı hafif ses dışında hiçbir ses yoktu. Yattığı yerde doğrulduğunda, Yabancı ile göz göze geldi. Yabancı duvara sırtını yaslamış, kollarını göğsünde bağlamış, sadece Red'i izliyordu. 

-Gizliliğe önem verdiğimize şahit olmuştun Red. Seni buraya getirirken bu yöntemi kullanmak zorunda kaldık. Afedersin.

Red sadece Yabancı'nın yüzüne bakıyor, ne diyeceğini bilemiyordu. Yaşadığı bunca şey normal değildi ve bir anlam bulamıyordu. Sadece açıklama bekleyen gözlerle Yabancı'ya bakmaya devam etti.

-Gizlilik meselesini an itibariyle çözdüğümüze göre, olacaklardan bahsedelim artık Red. Uzayı sever misin?

Red için bu sorunun hiçbir anlamı yoktu. Hiç ilgilenmediği bir konuydu. Cevap vermedi.

-Ben çok severim. Bana aslında ne kadar önemsiz ve anlamsız olduğumuzu hatırlatıyor. Hiçbir şey düşünmemeye çalıştığım zaman mutlaka bir şey düşünmüş olurum. Bütün insanlar böyledir. Yokluğu, hiçliği hayal edemezler. Hep bir nesne veya duygu barındırırız düşüncelerimizde. Oysa uzay öyle mi? Tam anlamıyla kocaman bir hiçlik. Muazzamlığını idrak edebilmek için sadece bu bile yeterli. Ama konumuz bu değil Red. Konumuz o hiçliğin içinde olanlar. Bizler. Başkaları. Daha doğrusu muhtemel başkaları.

Red'in canı sıkılmaya başlamıştı. Yabancı'nın sözünü sıkılmış bir ifade ile kesti.

-Varoluş felsefesi yapılabilecek son adamım. Ne olacak şimdi? Niye buradayım?

-Onu anlatıyordum işte Red. Sen burada olmamak için buradasın. Gitmek için. Başka bir yerde olmak için buradasın!

Red'in iyice kafası karışmıştı. 

-İnfazımı burada mı yapacaksınız? Bir tür deneyle mi postalayacaksınız öteki tarafa?

Yabancı gülümsedi.

-Hayır Red. Aslında evet.  Bu bir tür deney olacak ve öteki taraflardan birine postalanacaksın. Bunun bir infaz olduğu konusuna katılmıyorum sadece.

Red iyiden iyiye sinirlenmeye başlamıştı ve bağırdı.

-Birini öldürmeden öteki tarafa yollamanın yolu yok. Bir aptalla konuşuyormuşum gibi düşünmeye başladım artık. Sadede gel!

Yabancı Red'in yanına oturdu. Ceketinin iç cebinden bir telefon çıkardı. Ekranda net olmayan bir gezegen resmi vardı.

-Bu gördüğün gezegen, Güneş'e benzeyen yıldızlardan biri olan Teta yıldızının etrafında dolanan dört gezegenden biri. Onu keşfeden biliminsanları, dünya'ya olan benzerliği nedeniyle ismini Terra Teta koydu. Yapılan araştırmalara göre kayalık bir gezegen. Dünya ile aynı boyutlara sahip. Hacmini ve kütlesini kastediyorum Red. Hatta levha tektoniğine sahip. Yıldızı bizim yıldızımız ile neredeyse aynı. Yıldızına olan mesafesi ve yörüngesi, yaşanabilir bölge arasında olduğunu gösteriyor.

Red için bunlar da bir anlam ifade etmiyordu.

-Bunun konumuzla ne alakası var? Okulda mıyım yoksa? Uzay bu boktan gezegenlerle dolu değil mi zaten? Hatta bir tanesinin üzerindeyiz işte!

Yabancı anlatmaya devam etti.

-Doğru Red. Uzay bunlarla dolu. Hatta bir tanesinin üzerinde yaşıyoruz. En azından şimdilik. Bulunan bu gezegen Dünya'nın ikizi gibi neredeyse ve sen de ona gidecek ilk insansın.

Sürgün ve SavaşWhere stories live. Discover now