Ülkü Celil: Muhtemelen Murat, o tutamadığı çenesini kırdı memfnfmenwksbd

Ceren Ulaz: Murat abi ne alemde? Yani seninle uğraşıyor mu?

Ülkü Celil: Ay sorma, Efe'yi tembihleyip duruyor

Ülkü Celil: Gece canı bir şey çekerse bana söyle, veya istemeye gelen olursa haberim olsun gibi şeyler yazıyor

Papatyanın Sapı: Yaaa

Gül Terzi: Ammar da böyle düşünceli midir ki?

"Ay sen baya baya bu adamdan hoşlanıyorsun?" diye sordum şaşkınlıkla. Telefonu masaya bırakınca o da bıraktı. Yanakları hafiften kızardı ve ellerini yanaklarına bastırdı.

"Aşırı hemde Mihra." dedi utana sıkıla. "Ne ara böyle oldu bilmiyorum..."

Düşünceli bir şekilde ona bakarken, "Acaba o da bir şeyler hissediyor mudur?" diye mırıldandım. Bunu da Musab'a sorabilirdim, elim ayağım olmuştu benim resmen.

"Beni neden sevsin ki?"

Saçma sorusuyla kaşlarım çatıldı. "Sen sevilmeyecek kız mısın Gül?"

"Şuan sadece Ammar sevsin yeter aslında." dedi hülyalı hülyalı. Önümdeki çay kaşığını hafifçe fırlattım ona.

"Sus kız, ilk ben evleneyim sonra bakarız size."

Gülmeye başladı. Onunla bende gülerken birden sustu ve masada bana yaklaşıp, "Musab'ın ağzını arasan?" dedi boynunu bükerek. Bıkkın bir nefes verip Musab'a mesaj attım.

Mihra: Musab, müsait misin?

Müezzinim: Sana her zaman müsaitim

Müezzinim: Ne oldu?

Mihra: Fazla uzatmayacağım, Ammar ile ilgili soru sormam lazım

Müezzinim: Üf

Müezzinim: Evlenme dairesi müdürü gibi hissediyorum kendimi artık

Müezzinim: Sen sormadan söyleyeyim, Ammar baya baya yanık Gül'e

(Görüldü.)

"Ya canım benim, nasıl da hemen anladı..."

İç çekerek ekrana baktığım sırada Gül elimden çekip aldı telefonu. Yazılanları okurken gözleri kocaman açıldı.

"Koca cüsseli dev, benden mi hoşlanıyor yani?"

Kaşlarımı çattım ve bana uzattığı telefonumu aldım. "Sen iyice delirdin."

Biraz daha oturduktan sonra kafeden çıktığımızda evimin son halini gözden geçirmek için oraya doğru çevrildi adımlarımız.

Sonunda İyem ve Hilal ile aynı sokakta olan evimin önüne vardığımda Gül, Hilal'i çağırmak için kapısına giderken ben de İyem'in kapısına gicektim ki, ben gitmeden açıldı evlerinin kapısı.

"Ay Yunus Ali! Tuna ben yokken nasıl dağıttıysa evi, canım çıktı! Başka yerde buluşun canım, kızımın sütlerini içmiş." dedi İyem sinirle kapıdan çıkarken. Arkasından Yunus Ali'de çıktığında güldüm bu hallerine.

"Tamam hayatım, nasıl istersen öyle olsun."

Yunus Ali, alttan almaya çalışan tarafını konuşturduğunda taktir ettim içten içe. İyem kucağındaki Yüsra'yı eşine uzatıp sonunda fark ettiği bana döndü.

"Mihra! Hoşgeldin güzelim."

Bana sarıldığında karşılık verip, "Hoşbuldum." dedim gülümseyerek. Yunus Ali, kızı ile içeri geçtiğinde Hilal ve Gül'de gelebilmişti sonunda.

"Ben de mi evlenince bu sokağa taşınsam?" dedi Hilal evimin kapısına bakarak.

Kaşlarımı çattım yalandan. "Sen üşengeçsin, yemeğe sürekli bana gelirsin. Malum, Yasir'de obur anlattığına göre. Musa'bın katil olmasına izin veremem."

Hepsi gülmeye başlayınca Hilal suratını astı.

"Ben memnunum ondan. Herkese öylesi nasip olmaz."

Gül onunla dalga geçmeye devam ettiği sırada cebimden anahtarımı çıkardım ve besmele çekerek kilidi çevirdim. İçimde öyle bir huzur vardı ki, resmen benimsemiştim şimdiden evimizi. Hayatım çetrefilli yollardan geçmişti, böylesini asla tahmin etmezdim.

Evin içine adım attığım an telefonuma mesaj geldi.

Müezzinim: Evimize hoşgeldin gün ışığım...

***
"İnan ki çok soğuk burası. Kalbimin içi gibi yıpranmış bazı kısımları..." ~E.N.K

"Bunlar, iman edenler ve Allah'ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah'ı zikrederek huzura kavuşur." (Ra'd Suresi 28. Ayet)

Allah'a emanet olun...

Müezzin | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin