VII | E M A R E

En başından başla
                                    

Yoldaki bakışlarını aniden çevirmesiyle göz göze geldik. Harelerine sinen o ifade bu sefer farklıydı. Tanıştığımızdan beri aşina olduğum o bakışlar yoktu. Fark ettiğim gerçekle dudaklarımda alaycı bir gülüş peyda oldu.

Traji komik bir andı. Devrim Ali Kozcu'ya her gözgöze gelişimizde zırhlarımı indirmiş ona tüm çıplaklığı ile ruhumu sunmuştum. Oysa ruhlarımızın her denk geldiği anda ruhunu savunan delinmez surları güçlendirmiş, silahlarını kuşanmıştı.

Arabadaki rahatsız edici sessizliği yabancı bir telefon sesi doldurdu. Bakışlarım teyit etmek istercesine ekranı paramparça olmuş telefonuma kaydı.

"Komutanım."

Telefonu arabaya bağlanmıştı.

"O telefonları götünüze sokmama az kaldı Atmaca!" Albay Turan Talay'ın öfkeli sesi arabaya dolduğunda rahatsızca kıpırdandım zira çok sevgi dolu hissettiği bir an olduğu söylenemezdi. Devrim'in konuşmasını beklemeden devam etti.

"Sizi yalnızca birkaç saat yalnız bıraktım. Birkaç saat! Sonunda nasıl bu kadar boka batmış olabiliyorsunuz? Sadece soruyorum denk mi getiriyorsunuz? Bıktım ulan sizin götünüzü toplamaktan."

Sesimi çıkarmazken bakışlarım Devrim Ali'ye kaydı. Bıkkınca burnunun kemerini sıkarken derin bir nefes verdi. "Komutanım.." dedi sonra. "Hesapta olmayan şeyler oluştu. Hilal ve Şahin de yanımdaydı."

"Yediğiniz her boktan haberim var Atmaca!" Dedi Turan Talay. "O yanındakinin yedikleri de buna dahil."

Bakışlarım şaşkınlıkla irileşirken Devrim Ali ile gözgöze geldik. "Benden mi bahsediyor?" Dedim fısıldayarak.

"Saye'yi ver telefona." Alaycı bir gülüş dudaklarından firar ederken bana mânalı bir bakış attı. "Senden bahsediyormuş." Benim gibi fısıldadı.

"Turan Abi.." sesim kırık çıktı. Muhtemelen dakikalarca soğukta kaldığım içindi.

"Nerdesin kızım sen, siz hepiniz bana kafayı mı yedireceksiniz? Konuşmadık mı biz Saye? Tek başımıza iş yapmak yok demedik mi?"

"Turan Abi, ben.." kendimi açıklamak isterken araya girdi. "Sebebini dinlemek istemiyorum. Hiçbir sebep gözümde seni haklı çıkarmayacak. Hiçbir sebep benim onca lafıma rağmen beni dinlemeyip yine kendi başına buyruk davranışını değiştirmeyecek. O yüzden konuşma ama Saye bu iki etti."

Albay Turan Talay'ın sabrının sınırları vardı. Zorlamamanız gereken sınırlar. Turan Talay'ın herkese verdiği üç hak olurdu. İlk hatada ki bu ne denli büyük olursa olsun sineye çekerdi. İkinci hatada sizi usulca uyarır yine sesini çıkarmazdı ama ikinci hatanın sonunda, Turan Talay hatanızı arayan bir avcıya dönüşür üçüncü hatanızda ipinizi keserdi.

"İlkini gençliğinin verdiği cesarete verdim, Ankara'dan kalkıp Kars'a geldin. Bu üç hatana bedeldi ama ben yine de sustum. Kırmadım seni. İkinci hatanı da deli yüreğine verdim. Mantığıyla değil de kalbiyle hareket etti diyorum. Ama bilirsin; benim için ikiden üç, çok çabuk olur ve bu sefer gözüm hiçbir şeyi görmez."

"Biliyorum, Turan Abi. Bir daha olmayacak." Dedim tek nefeste.

"Devrim.."

"Efendim komutanım."

"Yağan kar şehrin girişini kapatmış durumda. Tipi var. Nerdesiniz tam olarak?"

Bakışlarım endişeyle buğulu camın ardına kayarken gecenin karanlığına rağmen her yerin karla kaplanmış olduğunu gördüm.

ATMACA (ASKER KURGUSU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin