3. Bölüm

7.9K 753 437
                                    

"Tamam şimdi git ama, yine geleceksin buraya. Koşarak kaçtığın bu eve tekrar geleceksin..." İşte bu sözler dünden beridir kulaklarımda yankılanıp duruyordu. Ve uyanır uyanmaz da aklıma gelen ilk şey olmayı başarmıştı. Yaşlı kadının söylediği son sözleri sırt üstü uzandığım yatakta düşünmeye devam ediyordum. Uyanalı yalnızca birkaç dakika oluyordu. İyice ayıldıktan sonra tavana diktiğim bakışlarımı kol saatime çevirdiğimde saatin 10:44 olduğunu gördüm. Neredeyse öğle olacaktı. Ancak hâlâ yataktan çıkmak istemiyordum. Çünkü dün gece geç saatlere kadar Gece Sitesi hakkında araştırma yaptığım için sabaha karşı anca uyumuştum. Ve bu yüzden uykumu tamamıyla alamamıştım.

İyice aydınlanan zihnimde bu kez de Gece Sitesi hakkında yaptığım araştırma canlandı. Uzun araştırmalar sonucunda yaşlı kadının bahsettiği gizemli kayıp olaylarının gerçekten de yaşandığını öğrenmiştim. Tıpkı onunda belirtiği gibi yaklaşık yirmi yıl önce -bu benim siteden ayrıldığım zamana denk geliyordu- Gece Sitesi'nde esrarengiz kayıp olayları meydana gelmişti. Ancak yazısını okuduğum blogger, dönemin savcı ve polislerinin kayıp olaylarının mafya tarafından yapıldığından şüphelendiklerini dile getirdiklerini yazmıştı. Bahsi geçen mafyaların kaçırdıkları insanları vahşice kaltederek organlarını çaldıkları ve ölü bedenlerini ormana attıkları yazılıydı. Ayrıca güncellemesi iki yıl önce yapılan yazıda bazı kayıpların izine halen ulaşılmadığı da belirtilmişti. Konuyu olayla bizzat ilgilenen savcıdan öğrendiğini yazan blogger, savcının bir yıl önce öldüğünü de belirtmişti. Ve bahsi geçen mafyaların her hangi bir izine rastlanmadıği için yakalanmadığı  da yazılıydı. Ancak yaşlı kadının bahsettiği yaratıklarla veya vampirlerle ilgili her hangi bir yazı yoktu. Ve yazının sonunda blogger, altı çizili bir şekilde olayı dinlediği savcının ölüm ve kayıp olaylarından tam emin olmadığından şüphe duyduğunu da yazmıştı. Bloggera göre bu işin içinde başka bir iş vardı. Tabii bu ihtimal sadece bloggerın düşüncesiydi. Bu yüzden savcının doğru söylediğini ve bloggerın yanıldığı umuyordum.

Yazıyı okuduktan sonra yaşlı kadının oğlunun da organ mafyası tarafından öldürüldüğünü ve oğlunun kaybından sonra aklını kaybeden kadının, halüsinasyonlar görerek oğlunun ölümünü dünya dışı yaratıklar tarafından gerçekleştiğini düşündüğünün kanattine vardım.

"Umarım yanılmıyorum," diye mırıldanarak yataktan doğruldum ve araştırmayı yaptığım laptopu açarak en son okuduğum sayfaya tekrar göz gezdirdim. Hatta emin olamak için bu kez de arama motoruna Gece Sitesi'nde vampir, diye yazarak arattım. Ve hiçbir sonuç elde edemedim.

"Evet kesinlikle doğru düşünüyorum," diye mırıldandım bu kez. "O kadın çatlak bir şizofreni."

Kendimi söylediklerime iyice inandırdıktan sonra yataktan çıktım. Pijamalarımın üstüne yaklaşık iki yıldır giydiğim puantiyeli sabahlığı geçirdim. Ve sert bir kahve içmek için aşağıya indim. Ancak mutfağa varamadan ilk defa kapım çaldı.

Kapının zili arızalı olduğu için kapının ardındaki kişi, kapıyı sertçe tıklatıyordu. Önce iki daha sonra üç defa tıklatılan kapının sesi beni ürkütmüştü. Elbette kapının çalması ürkütücü bir şey değildi. Ancak yaşlı kadının söylediklerini ve Gece Sitesi'nde kapımı çalacak kimsenin olmadığını düşününce korkmakta haklı olduğumu düşünüyordum.

Kapı, ben tam mutfağa girecekken çalmıştı. O yüzden mutfağın önünde duraksamıştım ve endişeli bakışlarımı kapıya çevirmiştim. Ve kapının ardındaki her kimse kapıyı yumruklamaya devam ediyordu. Orta da hiçbir şey olmamasına rağmen yavaş ve temkinli adımlarla kapıya yaklaştım. Üzerimde tarif edemediğim bir gerginlik vardı. Kesinlikle korkumun yaşlı kadının bahsettiği vampirlerle bir alakası vardı. Her ne kadar kabul etmek istemesem de yaşlı kadının söyledikleri beni korkutmuştu. Buna okuduğum internet haberleri bile engel olmamıştı. Ve şimdi de kapımı yumruklayan kişinin bir vampir olmasından korkuyordum.

Vampir Sokağı Sanguinarius Serisi [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin