24: tomorrow's mystery

1.5K 178 50
                                    

story

nerede kalmıştık? ah, evet! 5 yıl sonra...

"İşte ki son günüm çok yorucuydu..."

Sızlanışlarıma karşı kıkırdayan Jeno ile gülümsedim hafifçe. Kafamı iyice boynuna gömerken burnumu sürttüğümde belime dolalı kollar hareketlendi. Tişörtümün altına dalan kollar sarin ve sıcacıktı. Dokunuşları hem gıdıklıyor hem de mayıştırıyordu.

Akşam sıcağı etrafı sarmışken televizyon arkadaki tek ses idi. İkimizin de dikkat etmediği televizyon şovundan sesler yükseldiğinde kafamı gömdüğüm boyundan kaldırdım. Ellerim kahveye boyanmış saçlarında gezerken hareketlerimi takip edip gözlerini kapattı. Parmakları belimde daireler çizerken huzur verici bir ortamdı.

"Güzelim televizyonu kapatır mısın?"

Gözleri ile yastığın dibindeki kumandayı işaret ettiğinde hızla başım göğsüne düştü. Elleri belimden süzülerek iki yana açılmış bacaklarıma indi.

"Çok yorgunum..."

Gülüşü kulaklarıma dolduğunda üstünde ki kolsuz tişörtün yakasıyla oynamaya başladım.

"Üç yıldır üniversite de felsefe öğretiyorsun, alıştığını sanıyordum?"

"Alışmış olduğum yorucu olmadığı anlamına gelmez."

Elimi koluna geçirdiğinde acı dolu sesler çıkardı. Tebessüm edip başımı göğsünden kaldırdım. Yüz yüze geldiğimizde yanağına koydum elimi.

"Numara yapma, hafif vurdum."

Kucağından kalktığımda televizyon kumandasını bir çırpıda alıp kapatma tuşuna bastım. Ortam sessizliğe kavuştuğunda adımlarımı mutfağa sürükledim.

"Numara yapmıyordum. Elin gerçekten ağır."

"Biliyorum. Bu yüzden vuruyorum."

Gülüşü etrafa yayıldığında bar tezgahında olan sürahiyi elime alıp su bardağını doldurmaya koyuldum. Karşımda olan bar saldalyesine oturdu ve dirseklerini tezgaha yasladı.

"Bu gece uyuyabilecek misin?"

Gözlerim kısıldığında etrafa bakışlar attım. Ardından başımı salladım.

"Çok yorgun olduğumu ele alırsak, evet?"

"Sen öyle diyorsan..."

Gözlerim iyice kısıldığında su bardağını dudaklarımın arasına götürdüm. Tebessümü yüzüne yerleşirken aklımı karış karış arayıp bir sonuca varamadım.

"Jaemin, yarın..."

Ağzımdaki suyu hızla dışarı püskürttüğümde sırılsıklam olan Jeno ile bakıştım. Gülmem ile şaşırman birleşirken tişörtünü kaldırıp yüzünü silemeye başladı. Gülüşüm yavaşlarken ağzımı kapattım hızla.

"Aman tanrım! Yarın!"

Alayla gülümsedi. "Güzel! Anlamışsın!"

Sırılsıklam üstünü gösterdiğinde kahkaham sardı etrafı. Ellerimi saçlarımdan geçirdim. Etrafta gezindim hızlı adımlarla.

"İşte şimdi uyuyamayacağım!"

Etrafta telaşla gezinmemi gülümseyerek izleyen Jeno'ya baktığımda gülmesi büyürken yanıma yaklaştı.

"Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun?"

Yönelttiğim soruya karşın düşünür gibi yukarı baktığımda yüz ifadesini izledim dikkatle.

Seahorse › nomin Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt