Hayvanları bu kadar seviyor olması içimi kıpır kıpır ediyordu. Fiziksel olarak benzemese de karakter özellikleri bana benziyordu, en azından şimdilik.

''Sen nasılsın Leyla?'' diye sordu Ryan, Deniz'in saçlarını okşayıp alnına dudaklarını bastırdıktan sonra ekrana dönerek.

''Aynı.''

Hasret dolu, çaresiz, köşeye sıkışmış...

''Sen nasılsın?'' diye sordum gözlerim Ryan ve Deniz arasında mekik dokurken.

Omuz silkip geçiştirircesine gülümsedi.

''Ben de bildiğin gibi işte. Döndüğünde daha detaylı konuşuruz zaten.''

Hayatımın en zor anlarında yanımda olan Ryan, belki de kendi hayat döngüsündeki en zor zaman dilimini yaşıyordu ve buna rağmen Deniz'i mutlu etmekle uğraşıyordu sürekli. Yaşanan tüm aksiliklere karşın iyi insanlar, iyi ki dedirten insanlar da vardı. Ve onlar şüphesiz ki hayatı yaşanılır kılıyordu.

*

Deniz ve Ryan ile konuşmak, Barış'ın okuduğunu bildiğim o kağıda rağmen biraz olsun mutlu ve dirayetli kalabilmemi sağlamıştı. Hatta kahvaltıda Barış'ın yüzündeki geniş tebessümle sürekli beni izlemesine bile aldırmamış, masadakilerle sohbet etmiştim. Kahvaltıdan sonraysa Rüya öğrencilerine online olarak keman dersi vermeye odasına çıkmış, Kadir abi ile Erdal amca işe gitmiş, Emel teyze ve Berrin hala da polis gözetimi şartıyla çocukları okula yolcu edip mutfağa geçmişlerdi.

Şimdiyse Senem abla, Nil, Damla, Sarp ve Barış ile salonda yalnızca bizler kalmıştık.

''Buse'lere ne zaman gideceğiz?''

Damla kahvaltı boyunca dile getirdiği sorusunu tekrarlayınca Nil, Senem ablanın yanında oturan Barış'a kaydırmıştı gözlerini.

''Murat abilere geçebilir miyiz ortak bahçeden?'' diye sorarken Barış'ın bakışları Nil'i bulmuştu. ''Hem Leyla'ya da biraz değişiklik olur.''

Barış'ın bakışları bana çevrilse de bakmadım ona, zaten o da fazla beklemeden Nil'e döndü tekrar. Komşuya gitme fikri şu an buradan biraz olsun uzaklaşabilmek adına mantıklıydı doğrusu.

''Ortak bahçe de gözetiliyor, geçebilirsiniz ama Sarp da gelsin yanınızda.''

Masanın başındaki sandalyeye oturmuş ve dirseğini masaya çenesini de eline yaslamış vaziyette melül melül Nil'i izleyen Sarp, duyduğu şeyle kelimenin tam anlamıyla canlanmış ve neşeyle olduğu yerden ayağa fırlamıştı.

''Tabii tabii.'' dedi dünden razı bir şekilde onaylarcasına sırıtarak. ''Hemen gidelim.''

Nil, Sarp'ı süzüp kıkırdarken, o anda  ayağa kalkıp ona sarılan Senem ablayla başını önüne çevirmişti.

''Nil çok teşekkür ederim, çeviriler Ankara'ya gidip gelince çok aksadı yetiştiremiyordum.''

''Ne demek, Buse'yi ben de özlemiştim zaten.''

Minnetle gülümseyerek Nil'i yanağından öptü Senem abla ve arkadaşına gideceği için mutlulukla kıkırdayan kızına dönüp onun da başına uzun bir öpücük kondurdu.

''Ben yukarı çıkayım o zaman burada çalışamıyorum.''

Senem ablaya başını sallarken Nil'in adımları da kapıya dönmüştü.

''Ben de yüzüme bir şeyler süreyim. Evdeyiz diye makyajı unutacağım.'' dedi ve yengesinin koluna girdiğinde ikisi de gülüşerek çıktılar salondan.

Beyaz GeceWhere stories live. Discover now