Kulüp başkanı bize bu yıl da dergi satmamız gerektiğinden söz edince kendi kendime gülümsedim, bol bol geçmişe dönmeli bir gün yaşayacağım an itibariyle tescillenmişti. "Aramıza yeni katılanlar da satış yapamazsa sorun etmesin, mutlaka alışacaksınız arkadaşlar. Unutmayın siz buraya gelerek saatlerinizi kimsesiz çocuklara yardım etmek için harcıyorsunuz, çabanız yeter."

Kulüp başkanı diye kafama kodladığım kişi yeni katılanları tanıyor gibi bir bir gözlerimizin içine baktığında diğer insanlar da başkanın bakışlarını takip etmişti. Sonra da gözlerin benim üstüme döndüğünü, bakışlar çekildiğinde ise tanıdık gözlerin bedenimden ayrılmadığını fark etmiştim. "Herkes masadan on tane dergi alsın arkadaşlar, kolay gelsin."

Cengiz kafa selamı verdiğinde ben de aynı şekilde karşılık verdim ve gülümsedim, daha sonra da yanıma doğru adımlamasını izlemiştim. O, ben ve Furkan'dan başka tanıdık birini şimdilik göremiyordum. "Selam Ahu."

Benimle ilk konuşan Furkan olurken "Selam," dedim, beni burada gördüğüne şaşırmış bir hali vardı. "Sen de mi kulübe katıldın?"

Sorusuna cevap olması için kafamı aşağı yukarı salladım. "Hep bir kulübe gireyim diye düşünüyordum ama seçim konusunda kararsızdım, geçen gün Cengiz bizim kulübe gel deyince aklıma yattı." Furkan iki kaşını da kaldırıp Cengiz'e baktı ve "Sen biliyor muydun Ahu'nun bugün geleceğini?" diye sordu.

Cengiz masaya konan dergilerden kendine on tane alırken Furkan'ın sorusuna "Kulübe katılacağını biliyordum ama bugün geleceğini bilmiyordum," dedi. "Anladım," diyen Furkan'ın gözleri de tekrar bana döndü. "E çok iyi bir haber bu," demesi beni hafiften şaşırttığında Furkan tepkimi boşa çıkartmak ister gibi cümlesini hızlıca tamamlamıştı. "Yani bu kulüpte bizden kimse yok, bütün fakülte İİBF tayfasıyla kariyer kulübünde, tanıdık olunca birbirine yardım ediyorsun ve işler baya kolaylaşıyor, öyle değil mi Cengiz?"

Cengiz odaklanmış bir şekilde elindeki dergilerin üstüne bir tane daha koydu ve Furkan'a "Aynen," derken bana da onlu hale getirdiği desteyi uzattı. "Ahu al bakalım bunları," dediği an hiç beklemeden dergileri kucaklamıştım. "Başkanın dediği gibi satış yaparken kendini kasmana gerek yok, bugün ilk günün. İstersen birlikte satış yaparız?"

Tam bir görev adamı gibi davranıyordu, ilk defa onu bu kadar hedefe kitlenmiş görüyordum. "İsterim. Açıkçası insanlara gidip ne diyeceğimi düşünüyordum dünden beri, kabalaşıp beni kovan olur mu sizce?"

Furkan söylediğime gülerken kendine de on tane dergi ayırmakla meşguldü. "Genelde kızları kovan çıkmıyor."

Onların yürümeye başlamasıyla ben de hemen peşlerine takıldım ve "Neden?" diye sordum. Aslında cevap az çok belliydi, yine de bir an sorasım gelmişti. "Kızlara asılmak varken neden kovsunlar?"

Furkan benim sorularımı gülümseyerek cevaplamaya devam ediyordu, bense ona karşı aynı sevecenlikte değildim. "Furkan, abartmasan mı kardeşim ilk günden?"

Cengiz tamamen bana döndü ve rahatsız olduğumu anlamış gibi yumuşak bir tonda konuşmayı tercih etti. "Satış yapan kız arkadaşlarımız nadiren de olsa kendilerine asıldıklarını söylüyorlar ama tek başımıza bu işe kalkışmıyoruz. Yani yirmi kişi satış yapmaya geldiyse beş kişi aynı bölgeyi alıyor, bir sorun çıkarsa anında müdahale edebiliyoruz. Zaten şimdiye kadar sadece bir kez bu tarz olayla karşılaştık."

Cengiz'in söylediğine kafamı salladım. En azından o benim gerginliğimi anlıyordu, Furkan gibi salak salak sırıtmıyordu. "Anlayacağın, için rahat olsun Ahu zaten biz senin yanından ayrılmayız," derken bile tuhaf bir tonlamayla konuşmuştu. "Teşekkür ederim."

Ahu ile CengizNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ