Karşılaşma ^4.Bölüm^

14 5 17
                                    

  Yine bir süre ortadan kayboldum ama siz zaten bu duruma alıştınız. Derslerimden dolayı burayı çok boşladığımın farkındayım. 

   Üç bölümde hikayemin okunması atmışa ulaştı. Size küçük bir sayı olarak gelse de benim için çok değerli.

   Çok umutlarla yazdığım "Miyosel" istediğim okunmaya ulaşmadığı zaman gerçekten çok üzülmüştüm. Bu hikaye bana moral oldu. Eğer kalemimi sevdiyseniz kesinlikle onu da tavsiye ederim. Evet... Şimdi kendi reklamımı da yaptığıma göre artık yeni bölüme geçebiliriz. 

   Sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum hepinize...

.

.

    Uykulu gözlerimi biraz daha ovuşturdum ve bilgisayarın artık başımı ağrıtan ekranını sonunda kapattım. Yaklaşık iki haftadır deliler gibi araştırma yapıyordum ve öğrendiklerimle daha da çok korkuyordum. 

   Artık kafayı yemek üzereyken gecenin bu saatinde çalan telefonuma, sanki iğrenç bir böcek görmüşçesine bakarken ekrandaki yazıyı da gözlerimi kısarak okumaya çalıştım. 

'Deren!' 

  Bu saatte beni neden arardı ki? Kısık gözlerimi açmadan bir de saate bakmaya çalıştım. Saat iki olmuştu. 

"Efendim?" Fısıltılı ve uykulu sesimle açtığım telefondan, benim aksime çok heyecanlı ve yüksek bir ses gelince irkildim.

"Emre...Emre senden hoşlanıyormuş!" 

  Ah! Salak mıydı bu kız. Bu saatte beni bunun için mi aramıştı? Bu duruma neden bu kadar şaşırmıştı ki! Zaten son buluşmamızda bana sırıtarak bakmasından, sürekli sorular sormasından falan belliydi. 

"Uyuyor olsaydım ve bu saçma şey yüzünden beni uyandırmış olsaydın..." Evet bu tehdit bu kadar çünkü o an uykudan aklıma bir şey gelmedi. 

"Ya kızım senden hoşlanıyormuş diyorum! Nereden öğrendiğimi sormayacak mısın?" Bezmiş bir şekilde ofladım ve yatağa atladım.

"Şayet şuan Allah'ına kavuşmuyorsan... Biraz olsun umrumda değilsin." Güç bela kaldırdığım kolumdaki telefona baktım ve kapattım. 

.

.

  Gece yatağa atladığım pozisyonda uyandığım kaçıncı sabahtı bu! O kadar uykum varken yatıyordum ki, dönmeme zaman kalmadan uyuyordum.

   Okul her zamanki gibi çok normaldi. 

Not: Eğer benden bir bad boy falan bekliyorsanız. Ya da okuldaki basket takımının yakışıklı kaptanıyla flört... Yanlış adrestesiniz. Bu hikaye sizin alışageldiğiniz wattpad klişelerine benzemez!

    Dün ki haberden sonra heyecanını atlatamamış olacak ki sınıfa hoplaya zıplaya girdi. 'Şu kızda ki yaşam enerjisinin yarısı bende olsaydı...' 

   Konuşmasına fırsat vermeden aldığı nefesin arasında "Gerçekten çok daha önemli sorunlarım var ve açıkçası kimin benden hoşlandığı pek de umrumda değil. Son sınıfız..." dedim. Şuan ne kadar egoist gibi dursam da hayatımda aşka yer yok. Benim için daha önemlisi sınav. 

   Hevesi kursağında kalan Deren bana itici bakışlarını attıktan sonra peşi sıra gelen derslerde bitti ve çantamı toplamaya başladım. Telefonumu uçak modundan alır almaz bildirim paneline düşen mesaj dikkatimi çekti. 

   Aman tanrım! Bu aylar öncesinden aldığım konser için bir hatırlatma mesajıydı. Ne çabuk gelmişti zamanı. Tamamen aklımdan çıkmıştı. Bizim tayfayla aldığımız ilk konser biletimizi unutmuş olamazdık. 

    Mesajı okurken gözlerim kocaman büyümüş ve ağzım kulaklarıma varmış olacak ki, üçü de bana ne olduğunu sormaya başladı. "Bugün! Bugün konser var!" 

"Ne?" Elimde asılı kalan telefona dikkatle baktı ve zıplamaya başladı. Gerçekten unutmuştuk! Hayatımızın planını unutmuştuk! 

   Sınıftan hoplaya zıplaya çıktık ve önce Deren'nin sonra da bizim eve geçtik. Pamir ve Efe ise sonradan buluşup bizi almaya geleceklerdi. 

   Tabi ki bizi spor arabasıyla almasını isterdik fakat yürüyerek alıp durağa götüreceklerdi. Fakirlik...

   Bana koyu yeşil bir crop ve tayt seçtik. Deren'e siyah bol tişört ile tayt...

   Uzun ve dalgalı olan saçlarıma fön, çekik gözlerime keskin bir eyeliner, pek de dolgun olmayan dudaklarıma kırmızı ruj... Deren'e de gereken hazırlıkları uyguladıktan sonra artık hazırdık. Çok heyecanlıydım. Sadece ben değil aslında dördümüz de heyecanlıydık. 

   Efe ve Pamir de sportif ama şık bir kombinle gelince sanki hala arabaya binecekmişiz gibi sırayla kollarına girdik ama işte gerçekler... Durağa geldik. 

.

.

    Konser alanına geldiğimizde ilk defa gelmiş olmamın verdiği bir şaşkınlıkla ağzım açık bir şekilde her tarafı güzelce süzdüm. Gerçekten WAOW! Bu... Bu hepimizin hayali olan bir Teoman konseriydi. 

    Herkesin arasından el ele önlere doğru geçmeye çalışırken, sanki herkese çarpıp o iğrenç kokularını içime çekmiyormuşum gibi hala sırıtıyordum. 

   Geçebildiğimiz kadar öne geçtik ve beklemeye başladık. 

  Konser harikaydı! O atmosfer... Duygu... Gitar... Ve tabi ki harika sesiyle Teoman...

  Boğazım patlayana kadar bütün şarkılara bağırarak eşlik ederken aynı zamanda etrafa da bakıyordum ki. Gözüme birisi takıldı. 

   Benim boylarımda, kısa saçlı, simsiyah giyinen biriydi. Biraz önümde olduğu için arkadan görebiliyordum ama şuan sadece ona kilitlenmiştim. O... O bir yerden tanıdıktı. 

  Ve işte yüzünü döndü... Aman tanrım... BU BENDİM! 

  Saçları, gözleri, dudakları, yüzü. Birebir aynıydı. Sadece benden daha asi bir havası vardı. 

  Gözlerimi ona kilitledim ve şaşkınlıktan bayılmamaya çalıştım. Ta ki... Göz göze gelene kadar...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 08, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DESTİNYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin