Olay ^2.Bölüm^

19 8 24
                                    

  Önden Buğra ve yanında cılız kalan çırpıntı, arkadan da Efe ve Mira yapış yapış yürüyorlardı. Emre bize yakın olmaya çalışsa da Deren ile asla yanımıza almıyorduk. Bu sürekli lafta olup daha önce hiç görmediğimiz ünlü arkadaşları değerlendirme yaparken rahatsız edilmek istenmezdik. 

   Bütün avm yi herkes ayrı takılarak turladıktan sonra ortak arkadaşımız Efe ortaya bir fikir attı ve bowlinge gitmemiz gerektiğini söyledi. Aslında bu kalabalıkta eğlenceli olurdu fakat tek sorun benim berbat oynamamdı. 

   Herkes bu fikre onay verdiğinde içecek bir şeyler alıp salonun olduğu katta gittik. "O üstündeki gömlekle yırtık şort ne alaka?" Sanki bizim zevkimiz mükemmelmiş gibi herkesi eleştirmeye bayılıyorduk. Aslında bence bunu herkes yapıyordu. 

   Gerçekten Selin'in kombini felaketti. Az eğilse zaten her şeyi meydanda olması yetmiyormuş gibi bir de kıvırta kıvırta yürüyordu. 

    Neyse işte paralar ödendi sıralar alındı ve herkes kendi sırası geldiğinde atışlarına başladı. Bu grup hiç samimi gelmemişti. Efe nasıl arkadaş kalabiliyordu cidden anlayamıyordum. Tiki kızın olduğu bir gruptan ne beklenirdi ki. Aslında bu tip kızlar genelde 'bad boy' erkeklerle takılırdı ama Buğra öyle durmuyordu. 

   Her atışında dışarı attığı için yüksek sesle oflayıp pufladığı yetmiyormuş gibi bir de sürekli bayılırcasına hareketler yapıyordu. Tamam şuan en dikkat çeken sensin. Şımarık. 

  Buraları tekrar sinir krizi geçirmeden hızlıca anlatsam iyi olur. 

   Günün sonunda Emre biraz zorla telefon numarasını verdi ve iyi anlaşabileceğimizi söyledi. Buğra ile de aramızda pek bir diyalog geçmedi. Zaten yanındakinden yeteri kadar bahsettim. Onun yanında Mira bir melek kalırdı. 

   Eve gittiğimde saat dokuz civarıydı. Özellikle o kıza rağmen yine de farklı bir ortamda olmak iyi gelmişti. 

  Asli ihtiyaçlarımı yerine getirip pijamalarımı geçirdim ve sıcak bir kahve hazırladım. Evet, bugünün bir bedeli de olmalıydı. 

   Günlük derslerimi bitirdiğimde saat gecenin biri olmuştu. Hala uykum olmadığı için yatakta ki vaktimi araştırma yaparak geçirmeye karar verdim. 

  Ama ne araştırması? Tabi yeni arkadaş! Stolklama zamanı gelmiş geçiyordu. Emre hazır instagram telefon ne varsa verdiğine göre işim iyice kolaylaştı. Biraz Buğra'yı, sonra onunla ilgili pek de heyecan verici haberler çıkmadığı için Selini araştırdım.

   Üstün stolk yeteneklerimle uzun bir araştırma sonucu Selin'in sevgilisi gibi görünen bir çocuk buldum. Fake bir hesabı vardı ve götünden küçük bir beyni olduğu için kendi hesabından da takip ediyordu.

   Kalplı emojilerle hikayeler, konuşmanın ekran görüntülerini paylaşmalar derken gerçekten sevgilisi gibi duran çocuğu araştırmayı da yarına bırakıp kendimi olağanüstü rüya alemine bıraktım. 

    Rüyalar gerçekten olağanüstü.

    İlk ders başlayana kadar Derenle dünün kritiğini yapmaya devam ettik. Hoca geldi, dersler birbiri ardına geldi derken günün öğle teneffüsünü de bitirdik. 

   Normal bir şekilde hocamız sınıfa girdi ve dersi işlemeye başladı ama o da ne? Kapı tıklandı ve okul nöbetçisi başını gösterdi. Aslında buraya kadar her şey normal. Ta ki benim ismimi söyleyene kadar. "Hocam Alara Acar'ı müdür yardımcısı çağırıyor." 

   Bütün sınıf bana bakarken bende çok şaşırmıştım ve izin isteyip yavaşça sıradan kalkıp nöbetçinin yanına gittim. "Ne olduğu hakkında bir fikrin var mı?" Umursamaz kız bana bakmadan yoluna devam etti ve bilmediğini belirten bir hareket yaptı. 

   Bu zamana kadar neredeyse hiç asi Hüsnü'nün yanına çağrılmamıştım. Çok kızgın ve asabi olan sayın müdür yardımcımız Hüsnü Bey gerçekten çok korkunçtu. 

   Kapıyı tıklattım ve kafamı uzatıp içeri girdim. İçerisi tahmin ettiğimden çok daha kalabalıktı. Biri ağlıyor diğerleri de endişeli bir şekilde bana bakıyorlardı. Kapıyı kapattım ve olayı anlamaya çalıştım. 

   Coğrafya dan kurtulduğum için mutluydum ama istediğim kurtuluş bu değildi. Ağlayan kız beni iyice gerdikten sonra sonunda Hoca dile geldi. 

"Herkes burada olduğuna göre Serkan seni dinliyoruz." 

   Heyecanla atıldı ve bağırarak anlatmaya başladı. Bu çocuğun derdi neydi? Zaten oda küçücüktü ve herkes duyabiliyordu. 

"Hocam b-biz tuvaletin kapısında bekliyorduk. Şey... İçeride sigara içtikleri için..." Harika bu bir yakalanma olayıydı peki asıl soru şuydu. BENİM BURADA NE İŞİM VAR!?

"İçeride kimler vardı?" 

"Deniz, Ali, Filiz ve Alara." 

   NE? Sigara. Ben. Tuvalet. Hangisinde ben vardım. Resmen bunun için mi suçlanıyordum. Hem de bir ezik tarafından. Konuşan geri zekalı okulun en suskun ve kullanılan kişisi. Gelmiş bir de bana iftira mı atıyordu. 

"H-Hocam ben yoktum. Konuyu bile bilmiyorum. Neye dayanarak benim olduğumu söylüyorsunuz?" Herkes kısa bir süre bana dönse de sonra gözler Serkan'ı buldu. 

"Sen de içerdeydin." İyice sinirlenip sakin kalmaya çalışsam da bu pek mümkün olmamıştı. "Öyle mi? Peki bundan şeyin haberi var mı?... BENİM."

"Sakin ol Alara." Aniden müdür yardımcısına döndüm ve savunmamı yaptım. "Hocam burada hiç yoktan yere suçlanıyorum. Gerçekten merak ettim elinizde kanıt var mı? Bu olaylarda önce kameralara, sonra ağızlara güvensek çok daha sağlıklı olmaz mı? Tertemiz olan okul sicilimi bir iftira ile lekeleyemem." 

    Hoca 'Bu ne cürret' bakışları atarken ben hala kendimden emin bir şekilde cevap bekliyordum. 

   Bu öneri asi Hüsnü'ye de mantıklı gelmiş olacak ki bilgisayarına yöneldi ve bir kaç dakika hızlıca bir şeyler yaptı. O süre çok yavaş ve sessiz geçmişti.

   Ben normalde okul tuvaletlerini bile kullanmıyordum ki bu nasıl ve ne amaçlı bir suçlamaydı. Tamam Serkan ile son iki senedir kavgalıydık fakat bu kadar ileri gidip iftira atabileceğini düşünmemiştim. 

   Gergin dakikaların ardından Hüsnü Hoca ne dese beğenirsiniz. İşte bunları: "İftiran yüzünden cezan iki kat artacak Serkan Bal. Sen çıkabilirsin Alara."

   Tabi ki bu cevap beni tatmin etmemişti. "Hocam bence canım arkadaşımdan bir özrü hak ettim." Gerçekten sınırlarımı zorluyordum ama bu iftiranın karşılığı ancak onur kırıcı bir özürle olurdu. 

   Hoca başını salladı ve herkes Serkan'a bakmaya başladı. Beni öldürecek gibi bakarken yarım ağız özrünü diledi ve bende fazla durmadan çıktım. 

   Gerçekten bu kamera seçeneği hiç aklına gelmemiş miydi? Bu kadar uzaktan sallayarak da iftira atılmazdı ama. 

    Küçük bir kalp krizine neden olsa da coğrafya dersinden kaytardığım için mutluydum. Ve tabi başıma bir musibet gelmediği için de...



Bugün daha tatlı ve sıcak bir bölüm yazmak istedim. Umarım hoşunuza gitmiştir.

Fantastik bölümler çok yakında. Bunlar sadece fragman. 

DESTİNYWhere stories live. Discover now