İnanması için yalvaran göz bebeklerimi yüzüne çıkardığımda ifadesiz yüzüyle karşılaştım. Yutkunduğunu hareketlenen adem elmasından anlamıştım. "Neden söylemedin?"

"Kavga etmenizi, böyle bir şeyin ilişkimizi etkilemesini istemedim." Derin bir nefes daha aldım. "Korktum," dedim ağlamamaya çalışarak.

"Sadece bu değil," dedi kafasını iki yana sallayarak. "Başka bir şey var."

Yumruk yaptığı elini dizinin arkasına saklamaya çalıştığını gördüm.

"Beni öptü," dedim tek solukta.

Stresle sallanan dizi durdu. Göz kapakları kapandı. Hiçbir şey demedi. Sadece durdu, konuşmadı.

Konuşmadığı her saniye, ömrümden manidar gülümsemeler çaldı.

Gözlerini yeniden açtığında yüzüme bakmayı reddetti. Dirseklerini dizlerine yaslayarak önüne eğildi. Çok fazla sakin hareket ediyordu.

Fazla sakin.

Belki de ondan beklediğim, bağırıp kızmasıydı. Böyle bir şeyi kabullenmemesi, sinirlenip karşı çıkmasıydı. Belki de kendimi bunları yaptığında iyi hissedecektim.

Hiçbirini yapmadı, sustu.

"Işıl," dedim titreyen sesimle. "Bugün yanıma geldi, abisinin kötü olduğunu söyledi. Çok üzgündü, gerçekten acı çekiyor gibi görünüyordu. Kendimi kötü hissettim. Bir an için bir insanın duygularının küçümsenmesinin ne kadar yıpratıcı olduğu düşündüm."

Cevap vermemesi rağmen ısrarla konuşmaya devam ettim. "Aklımda farklı hiçbir şey yoktu, ben sadece seni seviyorum," dedim.

Sustu.

"Bana en azından onunla arkadaş olabileceğimi, ona zarar vermemesi istemediğini söyledi. O an için mantıklı gelmişti," gözlerimi kolumun tersiyle sildikten sonra devam ettim. "Konuşmak istedim sadece. Onunla aramda hiçbir şey olmayacağını, seni sevdiğimi söyledim. Ona karşı olan kırıcı tutumun için üzgün olduğumu ama elimden bir şeyin gelmeyeceğini anlatacaktım."

Aniden ayağa kalktığında irkilerek oturduğum yerde kıpırdandım. Bakışlarını bana çevirmeden, "Konuşmak istemiyorum," dedi.

Onu tanıdığımdan beri ilk defa benimle bu denli hissiz konuşmuştu.

"Fatih," dedim ağlayarak. "Gerçekten böyle olacağını düşünmedim, düşünmezdim. Birden sinirlendi, ben ne olduğunu bile fark etmed-"

"Selin, konuşmak istemiyorum!" diye bağırarak sözümü kesti. Ardından bedenini bana çevirip "Karşıma geçip benim sevdiğim kadını, benim," duraksadı. Önündeki sehpayı sinirle tekmelediğinde üzerindeki cam kaselerle birlikte yere düştü. "Benim lan," diyerek saçlarını çekiştirdi. "Benim sevdiğim kadını öptü."

Sonra, tüm anlattığım şeyleri yeni fark ediyormuş gibi kaşlarını kaldırdı. Yüzünde inanamayan bir ifade oluştu. "Ve sen, buna izin verdin."

Kucağımdaki çantayı sıkarak ayağa kalktım. "İzin vermedim," dedim itiraz ederek.

Titreyen ellerini yüzüne bastırıp çekti. "Özür dilerim," dedim hıçkırarak. "Sana daha önce anlatmadığım için özür dilerim ama bu yaşanan şeyin suçlusu ben değilim. Ona izin vermedim, bunu ben istemedim." Konuşmayacağını anlayınca ileri atılıp sarılmak istediğimde iki adım geriye gitti.

"Git Selin," dedi soğuk sesiyle. "Şimdi, hemen git."

Hayır, hayır..

"Gitmeyeceğim," dedim tüm gururumu göz ardı ederek.

STADYUMDA AŞK VAR! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin