23. Bölüm

18.7K 1K 425
                                    

Kötü şeylerin çağrışımları vardır. Bu bazen göğsünüzde hissettiğiniz bir baskı, bazen de önünüze çıkan bir yanılgının seçenekleridir.

Yanlış seçeneği seçmiştim.

Birinin, benim yüzümden mutsuz olmasını istememiştim. Ona verebilecek bir şansım olmasa da dostça bir yaklaşımdan zarar gelmeyeceğini düşünmüştüm.

Yine yanılmışım.

Kalbimdeki ince sızı, hatrı sayılır bir varlık edinmişti kendine. Başkasını kırmamak için, vicdanımda derin bir yarık açmıştım.

Yiğit'i kırmamak için attığım adım, birazdan Fatih'in hayal kırıklarının üzerinde gezinecekti.

Yine de, en çok kanayan bendim. Elimde olmadan yaptığım hata, belki de sorumluluk almamam gereken bir şeydi. Bildiğim en iyi şey, bu kez Fatih'ten hiçbir şey saklamam gerektiğiydi.

Benden duyması gereken şeyleri, bir başkasından duymasına izin vermeyecektim. Yiğit'in söyleyip söylemeyeceğini bilmiyordum ama ben Fatih'in gözlerine bakarak daha fazla bu saçmalığı gizlemeyecektim. O yüzden telefonu açar açmaz, yanına geleceğimi söylemiştim.

Düşüncelerimin kasvetinin bedenimi sarmasına izin vermeden kapı zilini çaldım. Saniyeler sonra kapı açıldığında, nemli gözlerimi kaldırmadım.

"Güzelim?" Fatih'in endişeli sesi kulaklarıma iliştiğinde dudaklarımı ısırdım. İç çatışmama hiç iyi gelmemişti.

Benim hareket etmeyeceğimi anlamış olacak ki kolumdan tutarak nazikçe içeri çekti beni. Kapıyı kapattığında yüzümü görmek ister gibi eğildi bana doğru. "Selin, korkuyorum hayatım. Ne oldu?"

Vücudumda kalan son güç kırıntılarını kullanarak kafamı kaldırdığımda göz göze geldik. Merak ve endişe karışımı içeren bakışları kızarmış gözlerimle karşılaştığında daha baskın bir üçüncü duyguya yenildi.

Merhamet..

Bedenimi çekip kollarını etrafıma sardığında boğazımdan bir hıçkırık kaçtı. Her sarsıldığımda daha çok kavradı belimi. Eli, sırtımda rahatlatıcı hareketlerle geziniyordu. Bir süre geri çekildiğinde sessizce salona geçtik. Koltuğa oturduktan sonra gelip yanıma oturmasını bekledim. Gözyaşlarım biraz olsun dindiğinde dudaklarımı araladım.

"Sana bir şey anlatmam gerek," dedim. Kafamı kaldırıp yüzüne bakarak konuşmak yerine kucağımdaki parmaklarımla oynuyordum.

Fatih uzanıp saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra tellerini okşayarak yüzüme indi. Gözyaşlarımın arından bıraktığı ıslak izleri baş parmağıyla sildi. "Anlat güzelim," dedi şefkatle.

Beklediğim saniyeler sonucunda kendimi asla böyle bir şeyi anlatmak için hazır hissedemeyeceğimi anlamıştım. Yine de konuşmak zorundaydım. Fatih sabırla yüzüme bakıyordu.

"Yiğit," dediğimde bedeninin gerilip dikleştiğini hissettim. "Sana bir şey mi yaptı?" dedi hızla. Gözlerimi kapatıp açtığımda ağzının içinde bir şeyler mırıldandı.

Sakin kalmaya çalışarak uzun parmaklarıyla tişörtünün yakasını çekiştirdi. "Ne oldu?" dedi, meraklı sesinin üzerine serpiştirilen öfke tozlarıyla.

Yutkundum. "Bana, benden hoşlandığını söyledi." Kaşlarını çattığında tepki vermesine izin vermeden içimdeki tüm zehri döktüm. "Biz tatile gitmeden önce, benden hoşlandığını söyledi. Olabildiğim kadar net bir şekilde onu geri çevirdim, yemin ederim Fatih. Asla ona umut verebilecek bir harekette bulunmadım."

STADYUMDA AŞK VAR! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin