17. Bölüm

25.7K 1.1K 176
                                    

Ayağımdaki yüksek tabanlı spor ayakkabılara şüpheci bir bakış atıp şirketten içeri girdim.

Üzgünüm topuklular, bütün gün üzerinizde duramam.

Güvenlik görevlisine selam vererek koridora yürüdüm. Asansörün gelmesini beklerken gümüş rengi kapılarından yansıyan bedenime baktım. Siyah yüksek bel dar bir kumaş pantolon ve lacivert gömlek giymiştim. Lacivert uçlarını dalgalandırdığım saçlarımla tatlı bir uyum yakalamıştı.

Asansör açıldığında iki temizlik görevlisinin çıkması için geri çekildim. Yeniden hareketlendiğimde asansöre binip kat düğmesine basmıştım. Çantamın içinden telefonumu çıkarıp saate baktım. Vaktinde gelmiştim.

Evet, bugün ilk iş günüm.

Kata geldiğimde kapıların açılmasını bekledim. Adımlarım tanıdık koridorla buluştuğunda gözlerimle etrafı kolaçan ettim.

Daha önce geldiğimde boş olan sekreterlik masasında oturan genç kadın ayağa kalktı beni görünce. Minyon tipi ve kemik gözlükleriyle sekreterden daha çok öğrenci izlenimi veriyordu.

"Hoşgeldiniz Selin Hanım," dedi. Baş selamıyla karşılık verdiğimde masasının ardından çıkıp yanıma ulaştı. "Size ofisinizi göstereyim."

Yan yana iki kapının bulunduğu, Emrah amca'nın odasının karşısında kalan kısma yürüdü. Sağdaki kapıyı es geçerek yanındaki kapının kolunu tuttu. "Buyurun."

Gülümseyerek odaya girdim. Girer girmez ferah bir hava karşılaşmıştı bedenimi. Odanın sağ kısmında kalan duvar tamamen camdan oluşuyordu ve şirketin önünde işlek caddeye bakıyordu. Camdan duvarın hemen önünde üç kişinin rahatça sığabileceği siyah deri bir koltuk vardı. Koltuğun yaklaşık iki metre uzağında, büyükçe bir çalışma masası vardı. Üzerinde çizim alanı ve minyatür binalar olduğunu görebilmiştim. Kafamı önüme çevirdiğimde kapıyla bakışan masayla karşılaştım. Bilindik dikdörtgen şekline yerine yamuk bir elips şeklindeydi. Hemen sağında büyükçe bir bilgisayar ekranı, telefon ve isim kartlığı duruyordu.

Mimarlık Departmanı Sorumlusu

SELİN KORKMAZ

"Herhangi bir şeye ihtiyacınız olduğunda #2'yi tuşlayabilirsiniz. Telefon bana bağlanacaktır. Emrah Bey #1, Yiğit Bey'se #32'yi kullanıyor. Mutfak içinde #3'e basmanız yeterli," diyerek açıklama yapan kadına döndüm.

"Teşekkürler. Bu arada isminiz?"

Nazik bir tebessüm sundu. "Rana efendim, Yiğit Bey'in asistanıyım. Sizin kişisel asistanınız bugün raporlu, o yüzden herhangi bir şey olduğunda bana seslenebilirsiniz."

"Tamamdır," dedim. Rana odadan çıktı. Birkaç saniye odanın sol tarafında kalan duvara yapışık kütüphaneye baktım. Raflarda dizilmiş kırmızı, siyah dosyalar vardı.

Çantamı kapının yanındaki askılığa astım. Masaya ilerlemiştim ki kapı tıklatıldı.

"Gelebilirsiniz," diye seslendim.

Açılan kapıya döndüğümde Yiğit'le karşılaşmıştım.

Bedenimde ufak bir sinir dalgası gezindi. Onu en son gördüğümden beri kendisinden pek haz etmiyordum.

Yine de "Günaydın," diyerek gülümsemesine karşılık verdim. "Günaydın."

Elindeki iki kupadan sarı olanını bana uzattı. "İlk iş gününü kutlayayım dedim."

"Ah, sağol," dedim kupayı alarak. İçindeki kahvenin dumanı tütüyordu.

Boşalan elini takımının cebine koydu. Dudaklarını ıslattıktan sonra konuştu. "Babam söylemiştir, beraber çalışacağız."

STADYUMDA AŞK VAR! Where stories live. Discover now