ı love you

1K 65 11
                                    

"Jungkook beni dinle lütfen."

"Artık gitmeliyim Lalisa. Sana bunu yapamam." Kafamı salladım. "Bana bunu da yapamazsın. Asıl ben sensiz ölürüm Jungkook."

Kafasını sallarken ellerini yanağıma koydu. "Bunu yapamayız Lalisa. Ben, gideceğim."

Dünyam aniden başıma yıkılırken gözümden bir damla yaş düştü. "Ama, ama gidemezsin."

Kendisi de ağlamamak için zor duruyordu. Burnunu çekti. "Senden ancak böyle vazgeçebilirim Lisa."

Kafamı hızlıca sağa sola sallarken ona doğru fısıldadım. "Yapma Jungkook, ikimiz de ölürüz."

Yavaşça saçımdaki tokayı çıkartırken eline aldı. "Bunun sayesinde ölmeyeceğim. Ve bunu sayesinde." Derken telefonundaki fotoğraflarımızı gösterdi.

Kafamı hızlıca göğsüne yaslarken ağlamaya başladım. "Jungkook, yapmak zorunda mıyız?"

Kafasını sallarken burnunu çekti. Ardından kollarını belime sardı. "Zorundayız Lalisa, ama inan bana, yine bir gün buluşacağız."

"Ben ne yapacağım, kimsem yok. Ailem beni dinlemiyor, bir abim var, onun da beni dinlemesi pek beklenmez. Sen yokken ben kime derdimi anlatacağım."

"Ben onu da düşündüm." Arkasından bir defter çıkardı. "Sen bana anlatamazsın ama buna içini dök. Bir gün geleceğim. Okuyacağım, beraber çözeceğiz."

Burnumu çekerken konuştum. "Ya ikimizden birine birşey olursa." Kafasını salladı. "Olmayacak, olmayacak."

Son kez saçımdan öperek kokladı. "Seni seviyorum."

O sıra seni seviyorum diyemedim, büyük bir yumru oluştu boğazımda. Ağzım açılamadı, dilim dönmedi.

Dudağıma minik bir öpücük bırakıp arkasını dönerek koşarak gitti. Elimdeki defter ile yere düşerken ağlıyordum da.

Saçlarım yere değiyor, önümü kapatıyordu. Ayak sesleri tamamen kesilirken ilk kez öyle hissettim.

Ben de seni seviyorum Jungkook.

•••

died • liskookWhere stories live. Discover now