Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Şunu söylemeliyim bu kitap sanırım en fazla 25 bölüm olacak gibi. Yani sanırım :'
----------------------------------------
"İlaçlarını aksatmadan ve düzenli alırsa birkaç güne hiçbir şeyi kalmaz. Geçmiş olsun."
Doktor odadan çıkarken Bakugo elimi sıkmıştı. Aynı şekilde bende onun elini sıktığımda gülümsemişti.
"Duydun işte doktoru. Dün akşamdan dolayı biraz üşütmüşsün sadece." Elini alnıma koymuştu. "Ateşin düşmüş. Gerçekten iyi mi-"
"Ben iyiyim Bakugo. Bugün buradan çıkacağım zaten."
Tebessüm edip alnıma küçük bir buse kondurmuştu. Sağ eli ile saçlarımı okşarken odanın kapısı çalmıştı. Sonrasında açılan kapı ile görüş alanıma giren arkadaşlarım ile gülümsemiştim.
"İyi olduğuna sevindim Yuna-chan."
"Teşekkür ederim Uraraka."
Hepsi sırayla bana geçmiş olsun derken Jirou onların en arkasında kalmıştı. Göz göze geldiğimizde beni görmezden geleceğini düşünsemde yanıma ilerleyip bana sarılmıştı.
Şaşkınlığım bütün vücuduma yayılırken Jirou benden birkaç adım uzaklaşmıştı.
"İyi olmama sevindim. Cidden... Her ne kadar sana sinirli olsam da, arkadaşımsın."
"Sinirli olmanı anlayabiliyorum, merak etme." Bir şey demeden Kaminari'nin yanına ilerlerken ikisinin birbirine buruk bir şekilde bakması göğüs kafesimin sıkışmasına sebep olmuştu.
"Şey...peki ya sizin düğününüz?"
Kaminari 'sorun yok' dercesine başını sakladıktan sonra konuşmuştu.
"Şimdilik ortada hiçbir şey yok. İnsanları davet edip onları bir daha tehlikeye atamayız. Kendi aramızda yapsak...yani bilemiyorum. Yıllarca böyle özel bir günü bekleyip sade tutmak bana mantıklı gelmiyor."
"Kısacası ne olacaksa en iyi şekilde olmalı düşüncesindeyiz."
Onları başımla onaylayarak diğerlerine bakmıştım. Kirishima-Mina ve Deku-Uraraka ikilileride öylece duruyorlardı. Deku en sonunda dayanamayıp defterini çıkarmıştı.
"Yuna-san, villianların laboratuarını anlatır mısın? Nasıl bir yer olduğunu? Kimlerin sürekli girip çıktığını? Seni nerede tuttuklarını? Özel belgelerin olup olmadığını? AFO-"
"O çeneni kapatıp sorularını neden sakin ve teker teker sormuyorsun?"
"Deku..." Derin bir nefes almış ve bana dikkatle bakan yeşil gözlere dönmüştüm. "AFO'nun babası hakkında bir şeyler öğrenebilir misin?"
"Ne?" Deku ile birlikte Bakugo'da dahil herkes tuhaf bir şekilde bana bakıyordu.
"Deku, benim gücümün kökü onun babasından geliyor. AFO bu yüzden peşimde."
"Sen ciddi-" Deku heyecanla konuşacakken Kirishima onu susturmuştu. Yorgun bir şekilde gülümseyip bana bakmıştı.
"Neden biraz olsun dinlenmiyoruz. Hem biz hem Yuna oldukça yorgun. Hep bir kaos hep bir dram. Gerçekten gına geldi." Ağlamaklı bir ses tonu ile son cümlesini tamamlamış ardından boğazını temizleyip tekrar konuşmuştu.
"Yarın, UA'ya gittiğimiz zamanlardaki gibi bütün bir gün boyunca gezsek, eğlensek ne kaybederiz ki?"
"Aslına bakarsan bu harika bir fikir. Hepimiz için çok iyi olur!" Mina Kirishima'nın koluna girip ilk Kaminari-Jirou ikilisine ardından Deku-Uraraka ikilisine bakmıştı.
Deku başını aşağı-yukarı hareket ettirip bana dönmüştü. "Fakat ondan önce, Yuna-san. Bana her şeyi anlatmalısın."
"Elbette, Deku." Birbirimize gülümseyip Mina'nın sesi ile ona dönmüştük.
"Peki, Bakugo. Sen ne diyorsun? Yaomomo ve Todoroki'de kabul eder bence. Normalde onlarda geleceklerdi ama devriyeye çıkmaları gerekiyordu."
"Emin değilim, Yuna'da dahil herkes tehlikede, bilemiyorum. Hiçbir şeyi riske atamam." Bakugo'ya bakarken kırmızı gözleri bana dönmüştü. Yüz ifadesi endişeliydi. Gerçekten korkmuyormuş gibi gözüksede belki de içimizden en çok o korkuyordu.
"Bence fena fikir değil Bakugo. Sadece bir gün bazı şeyleri kafaya takmadan güzelce geçirebiliriz?" Mina Bakugo'nun ikna olup olmadığını doğrulamak istercesine ona bakıyordu.
Onun kadar bende endişeli ve kararsızdım. Bu yüzden hiçbir tepki vermemiştim. Ama sanırım hayır demesini istiyordum.
"Pekâlâ, ama sadece bir gün."
Tanrım...
Kızlar birbirlerine bakıp göz kırpmışlardı.
"Yarın için nereye gideceğimize karar vermeliyiz!" Mina pembe saçlarını düzeltirken konuşmuştu.
"Hey, sahile ne dersin? Deniz, kumsal, açık mavi gökyüzü... Harika bir ortam!"
"Oh, hattâ akşamda orada kalırız. Bir kamp ateşi de yakmaya ne dersiniz? Ben gitar çalabilirim."
"Evet! Marshmallowda harika olur!" Kızlar sırasıyla konuşurken planı çoktan yapmışlardı.
Hepimiz ağzımız açık üçlüye bakarken Kaminari kollarını göğsünde çapraz bir şekilde bağlamıştı.
"Bize de mi fikrimizi sorsaydınız. Hani biz de geliyoruz ya?"
"Siz karışmayın, plan mahvolur yoksa." Mina Kaminari'yi başından savmak istercesine elini sallamıştı. Kaminari gülüp devam etmişti.
"Hadi ama, niye mahvolsun ki plan?"
Deku, sağ elini yeşil saçına koymuştu. "Unuttun herhalde Kaminari. Bir ara planı biz yaptığımızda yine sahile gidecekken kendimizi Amerika'daki bir sahilde bulmuştuk."
Kirishima sağ kolunu Bakugo'nun omzuna koyarken memnuniyetsiz bir ifadeyle konuşmuştu. "Bize hangi sahil olacağını söylememiştiniz ki."
Şaşkın bir şekilde onlara bakarken kahkaha atmıştım. Benimle birlikte Bakugo dışında herkes kahkaha atmıştı. Bakugo'nun öylece bana baktığını fark ettiğim anda kahkahamı durdurup ona bakmıştım.
"Hey, ne oldu?"
"Bilmem. Sadece kahkahanı duymayalı uzun zaman olmuştu."
-------------------------------
Diğer bölüm gerçekten eğlenceli olacak gibi (T▽ T)
Bu arada Kirishima bi iç sesimiz oldu gibi; 'hep bir kaos, hep bir dram...' djxndinxienzjenjx
