[TAMAMLADI]
Kara denize benimle yüzmeye gel..Benimle gel,benle düş,bırak buna değsin..
Abis
-Deniz veya okyanuslarda güneş ışığının ulaşamadığı en derin kısım,yer.
"Ekim..Gitmek zorunda mısın annem?Baksana hava çok kötü,bugünlük sörf yapmasan?"Turuncu saçlı kadın endişeli bakışları ile son kez oğlunu vazgeçirmeye çalıştı ama pekte başarılı olamamıştı.
Yazın ortasında, hava dehşet kötüydü ve kendisi gibi turuncu saçlı biricik oğlu tutturmuştu, sörf yapmaya gideceğim diye.
"Annee lütfen, zaten gelecek hafta istesem bile gidemeyeceğim."Diyerek alt dudağını büzdüğünde annesi sıkıntıyla bir nefes vermiş "Çok derinlere,tehlikeli yerlere gitmek yok ve bir saati geçmeyeceksin."Diyerek isteklerini kesin bir dille söylemişti.Ekim kocaman gülümseyerek annesine sarıldı ardından ceketini giydi,sörf tahtasını alarak evden çıkarken aşırı heyecanlı hissediyordu.
Dalgalar çok büyüktü, bu da harika bir sörf deneyimi demekti.
Müstakil evin bahçesinden çıkarak koşar adımlarla, elindeki sörf tahtası ile bir sokak ötedeki deniz kenarına ilerledi.Yağmur atıştırmaya başladığı için sokaktaki insanların bazıları evlerine gidiyordu koşar adımlarla, sahil zaten dalgaların malum haliyle bomboştu bu Ekim'in işine geliyordu.İnsanlarla bir arada olmayı sevmiyordu, özellikle yaşıtları ile beraber olmaktan nefret ediyordu.
Sahile geldiğinde şezlong parasını ödemiş ceketini ve telefonunu koymuş ardından hiç beklemeden suya koşmuştu.
.
Dalgayı yakaladığı an hızlıca ayağa kalktı.Sörf tahtasının üzerinde dengesini korurken,zaten büyük olan dalgaların gittikçe daha çok büyümesi onu ciddi anlamda heyecanlandırıyordu.
Daha önce, bu kadar büyük dalgalarda sörf yapmamıştı!
Bir süre her şey harika gitti.Dalganın bıraktığı boşluklardan geçti,bolca ıslandı bazen suya düştü ama her seferinde tahtanın üzerine çıkarak, aynı heyecanla suda dans etti ta kii denizlerin ve havanın sinirlenmeye başlaması,dalgaların artması,yağmurun şiddetlenmesi ile beraber dengesini temelli kaybederek suya düşüne kadar.
Yüzeye çıkarak vakit kaybetmeden, ileriye doğru sürüklenen tahtasına doğru kulaç atmaya başladı ama başarılı olabildiği söylenemezdi.Boğazına kaçan su ile öksürmeye başlarken hemen arkasından gelen dalganın etkisi ile başı suya girmişti. Kısa sürede toparlanıp, tekrardan yukarıya doğru yüzmeye çalıştı ki bacağına giren kramp ile bu girişimi başarısız oldu.
Bu sefer çırpındıkça daha çok derine batmaya başlarken 'Seni dinlemeliydim annem..Özür dilerim.'Diye geçirdi içinden,bacağının ağrısı ile hareketleri dururken nefes alamıyor oluşu ile ağzından hava üflemişti böylelikle baloncuk oluşmuştu.Gözlerini kapatarak ölmeyi bekledi,başka bir seçeneği yoktu zateb.
Aslında çok bir hedefi yoktu hayatta,sadece anne ve babası için yaşıyordu arkasında bırakacağı tek kişiler onlardı bu yüzden üzülüyordu...Çok ağlayacaklardı ve onları ağlamaktan nefret ediyordu.Yüzmeyi seviyordu,vakitleri denizde veya havuzda geçerdi hep.Okulda durumu pek iyi değildi belki ama yüzmekte bir numaraydı.
Ama tam o anda beklemediği bir şey oldu.Belinde hissettiği eller ve hemen arkasından kendisini suyun dışında bulurken gözlerini açmış, öksürerek yuttuğu suları kusmuştu.Ciğerleri havayla dolarken üzerine doğru gelen dalga ile başını, sudan çıkan önündeki bedenin göğsüne yapışık bir şekilde bulmuştu aynı saniyede.
Su, uzun ve yapılı bedene çarparken Ekin'in sadece dalganın etkisiyle ağzına kadar deniz suyu girmişti.Yanan gözlerini yağmur suyu temizlerken açık turkuaz renkli tene,aynı şekilde siyaha yakın turkuaz uzun saçlara,parlayan sarı gözlere ve sivri dişlere sahip adama baktı dehşet içerisinde.
Sanırım, çok fazla su yuttuğu için hayal görüyordu.
∘˚˳°∘˚˳°
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ekim,kaldırmadan önce okuduysanız Gökatta'daki Marcail'e benziyor..Karakterlere isim kalmadı,dış görünüşleride birbirlerine benzemeye başladı ama kurgu fikirleri bitmiyor.
